Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu’ndan Dr. Aslı Davas, deprem bölgesindeki kötü koşullar ve travmalar nedeniyle erken doğumlar, düşükler, düşük doğum tartılı bebekler ve anne-bebek ölümleri beklediklerini söyledi.
Diken'in haberine göre, TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu’ndan Dr. Davas Kahramanmaraş merkezli depremin etkilediği bölgelerdeki organizasyonlarda gebelere öncelik verilmesi gerektiğini vurguladı. Bölgedeki gebelerde erken doğum riskinin arttığını söyleyen Davas, “İklim koşulları, gıda ve suya erişimdeki sorunlar, sağlık kurumlarının çökmesi; erken doğumları, düşükleri, anne ve bebek ölümlerini beraberinde getirecektir. Deprem bölgesinden doğum haberleri gelmeye başlardı. Araç içinde, enkaz altında doğumlardan bahsediliyor” diye konuştu.
"Yeterli sayıda kadın hastalıkları ve doğum uzmanı yok"
Davas Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay’da doğum hizmetlerinde sıkıntıların yaşandığını belirtirken, “Bölgede yeterli sayıda kadın hastalıkları ve doğum uzmanı yok. Uzmanların telefon desteğinin bile kurtarıcı olabileceği unutulmamalı. Doğumhane, sezaryen ünitesi yok. Bazı yerlerde epizotemi (doğumda cerrahi) setleriyle ilgili eksiklikler bildiriliyor. Hatay’da özellikle, birçok ilçede acil ihtiyaç bildirimleri var. Doğum sonrası için acilen tetanos aşısına ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
Davas, Sağlık Bakanlığı’nın sahadaki doğumlar için revirlere, sahra hastanelerine, çadır bölgelerine ve hatta mobil ekiplerle doğum kitlerini dağıtması gerektiğini belirtti. Davas, Sağlık Bakanlığı’nın her gün doğum yapılabilecek merkezlerin yerlerini ve oralara nasıl erişilebileceğini vs. paylaşabileceğini ifade etti.
"Hepsinin nedeni belli değil ama"
Adana’da hekimlik yapan Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Cansun Demir ise, depremin travma etkisini gebelerde görmeye başladıklarını vurgulayarak, “Adana depremden daha az etkilendi. Ama hem Adana ve çevre illerden hem de depremin yaşandığı bölgeden gebeler geliyor. Karnındaki bebeği ölen de var, erken doğum yapan da. Hepsinin nedeni belli değil ama depremden sonra artan hatta ciddi bir sıkıntı gözlüyoruz” dedi.
"Cinsel şiddete karşı önlem alınmalı"
Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Türkan Günay da, kadınların, çocukların, engellerin ve yaşlıların güvenliği ve cinsel şiddetin önlenmesi için çadırlı geçici barınma yerlerinde, yerleşim alanı planlaması, tasarımı ve planın uygulanması aşamalarında kadınlara danışılması gerektiğini ifade etti. Daha önceki afetlerden sonra yaşanan deneyimlerin bazı önlemleri öğrettiğini kaydeden Günay, şu kuralları hatırlattı:
"Güvenlik, özel yaşam, yakıt bulma imkanları ve yakıt kaynakları (yemek pişirmek, ısınmak için), adil bir şekilde malzeme bulunması konularında kadınlara danışılmalı,
Çadırların girişi ortak alana bakacak şekilde planlama yapılıp mahremiyet korunmalı,
Gıda ve diğer malzemelerin dağıtımında sadece erkekler değil, kadınlar da rol almalı,
Güvenlik olmadan su, gıda, odun, yakıt temin etmek; yemek pişirmek gibi eylemler için uzak mesafelere gidilmemeli, ilgili kaynaklar yakında olmalı,
Çadırlarda aşırı kalabalık yaşamdan kaçınılmalı,
Güçlü ve şeffaf olmayan barınma malzemeleri kullanılmalı,
Barınma alanında kapılar ve pencereler kilitlenebilmeli,
Çadırlar ailelere ve cinsiyete göre ayrılmalı,
Kadınlar, kız çocukları ve risk altındaki gruplar için ayrı, kişisel bir çadır sağlanması düşünülebilir,
Çadırların, tuvaletlerin ve banyoların içerisinde ve çevresinde yeterli aydınlatma sağlanmalı, bireysel aydınlatma için kişilere ışık kaynağı verilmeli,
Mümkünse güvenlik devriyeleri dolaştırılmalı,
Tuvaletler ve duşlar cinsiyete göre ayrılmalı,
Tuvalet ve duş kapıları içeriden kilitlenebilmeli,
Tuvalet ve duşlarda kapılar ve duvarlar sağlam olmalı, yer ile arasında boşluk olmamalı."