Afrin operasyonuna ilişkin “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” açıklaması yapan Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) 2016-2018 dönemi Merkez Konsey üyeleri hakkında açılan davanın üçüncü duruşması bugün Ankara Adliyesi’nde, 32’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Duruşmaya çok sayıda milletvekili ve meslek örgütü temsilcisi katıldı.
Mahkeme heyeti karar vermek üzere saat 16:00’ya kadar ara verdi. Mahkeme 10 sanığa 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi. Sanık Hande Arpat ise toplam 3 yıl 3 ay 22 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Gazete Duvar'dan Serkan Alan'ın haberine göre, ilk duruşmada ifade veren hekimlerin, ifadelerinin tamamlanmasının hemen ardından savcı mütalaasını açıklamıştı. Hekimlerin avukatları savcının mütalaasını ifadelerden önce hazırlandığını belirterek itiraz etmişlerdi. Üçüncü duruşma sanık koltuğundaki hekimlerin mütalaaya karşı savunmaları dinlenerek başladı.
"Hekimlerin insana yapacağı en iyi şey onu yaşatmaktır"
2016-2018 dönemi TTB Başkanı Raşit Tükel ilk ifade veren hekim oldu. Tükel yaptıkları açıklamaların bilimsel olduğunu savunarak, “Suçlamaya konu edinen açıklamalarımız suç teşkil etmemektedir beraatimizi talep ediyorum” dedi.
Savcının mütalaasını önceden hazırladığını belirten ve buna tepki gösteren Mustafa Tamer Gören ifadesinde, “Biz hekimlerin insana yapacağı en iyi şey onu yaşatmaktır. Savaş insanların toplu olarak ölümüne neden olan bir felakettir. Biz hekimler insanın fiziksel ve ruhsal açıdan tam iyilik hali içerisinde olması için uğraşırız. Etik kurallarımızın başında önce zarar vermemek kuralı gelir” dedi ve beraatini talep etti.
Funda Barlık Obuz da ifadesinde, “Biz hekimler sağlıklı yaşam koşullarını bozan her şeye karşı çıkarız. Bana ve arkadaşlarıma yöneltilen suçlamaları kabul etmiyor beraatimi talep ediyorum” dedi.
Savcılık mütalaasını kabul etmediğini belirterek sözlerine başlayan Şeyhmuz Gökalp, “Açıklamalarımızın özü kimseye ayırmadan herkese sağlık hakkıdır. Bu tutum hekimlik etiğinin ve anayasanın bize verdiği yetkidir. Öznesi farketmeksizin tüm silahlı çatışmaları olumsuz sağlık koşullarını eleştirmek ve bunu kamuoyuna açıklamak suç olabilir mi? Barış ortamını koruyarak daha kazançlı olacağımızı düşünmek kabahat olabilir mi?” dedi ve beraatini talep etti.
"Anayasa'nın bize verdiğini savunduk"
Hande Arpat da, “Savaşların hepsine karşı bulunuyorum. Dünyadaki tüm terör örgütlerine karşı bulunuyorum. Suçlamaların tamamını reddediliyorum beraatimi talep ediyorum” ifadesini kullandı.
Yaşar Ulutaş ifadesinde, “Görüş ayrılıkları ne kadar farklı olursa olsun evrensel ilkeler ve adalet penceresinden bakmak gerekiyor. Adalet toplumların düzen içerisinde yaşaması için vazgeçilmezdir. Bizlere istinat edilen suçları işlemediğimizi beyan edip beraatimizi talep ediyorum” sözlerini kaydetti.
Diğer konsey üyelerinin ifadelerine katıldığını belirten Selma Güngör, “Yaşanan süreci anlatan açıklamalarımızda amacınız insanları barışa çağırmak barışa ikna etmektir. Barış ölüm yerine yaşam zafer yerine insan demektir. Dava konusu olan açıklamalar mesleğimizin bize sunduğu yaşam için yapılmıştır. Anayasanın bize verdiği barışı savunduk” sözlerini kaydetti.
"Savaş engellendiğinde felaketler de engellenebilir"
Açıklamayla kimsenin propagandasını yapmadık diyen Sinan Adıyaman, “TTB kimseden talimat almaz almamıştır. Savunduğu değerlerle örtüşen insanlarla hareket eder. Biz ne birileri istedi diye bir şey yaparız ne de birileri istedi diye söyleyeceklerimizi söylemeyiz. Beraatimizi istiyorum” dedi.
Savaşın engellenebileceğini belirten Bülent Nazım Yılmaz, “Savaşlarda başta bebekler, çocuklar ve kadınlar olumsuz etkilenmektedirler. Hastalanmakta ölmektedirler. Savaş insanların temiz suya ulaşmalarını zorlaştırır, beslenme bozuklukları artar. Savaş yaşanan ülkelerde sağlık sistemi bozulur, düzenli sağlık hizmeti sunulamaz. Savaş engellendiğinde bu felaketler de engellenebilir. Savaş insan eliyle ortaya çıkan ve engellenebilir halk sağlığı sorunudur. Sorun ortaya çıkmadan engelleyebilmek hem aklın hem bilimsel bilginin hem de insan olmamızın gereğidir” diye konuştu.
"Mütalaa adil yargılanma hakkını gaspetmektir"
Hekimlerin ifadelerinin ardından avukat Ziynet Özçelik söz aldı. Mahkeme savcısının hekim ifadelerinin hemen ardından mütalaaya okumasına tepki göstererek beyanlarını sıralayan Özçelik, “Biz mütalanın bu şekilde sunulmasının müvekkillerimizin haklarını gasp ettiğini belirterek 29 Nisan’da Hakimler ve Savcılar Kurulu’na suç duyurusunda bulunduk. Bu mütalaa adil yargılanma hakkını gaspetmektedir” açıklamasında bulundu.
“Yakın dönemin popüler sözünü aktararak başlayayım. Burada bir şey var ama ne olduğunu bulamadık” sözleriyle konuşmasına başlayan TTB avukatı Mustafa Güler TTB’nin suçlamaya konu olan açıklamasını okudu. Güler, “Bütün kıyamet bu metin üzerine koptu. Bu açıklamayla İçişleri Bakanı suç duyurusu bulundu. içişleri Bakanlığının şikayetçi olduğu soruşturmayı İçişleri Bakanlığı’nın polisleri yaptı. Ortaya iki açıklama çıkardılar ve burada suç var dediler. TTB iktidarların sağlığı etkileyecek politikalarına karşı objektif dengeli ve eleştirel yaklaşan kurumdur . İktidarın erka bahçesi olmayan kurum olması TTB’nin terörle anılmasını gerekli kılmaz. Sağlıkla yaşatmakla görevli kurulun terörle anılması haksızlıktır” ifadelerini kaydetti.
ANKARA BAROSU BAŞKANI: MÜVEKKİLLERİMİN BERAATİNİ TALEP EDİYORUM
Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, “Soruşturmanın başlamasına sebebiyet veren açıklamanın hangi cümlesinde, virgülünde TSK’nın operasyonunun sivil halka dönük olduğu algısına cumhuriyet savcısı nasıl ulaşmış anlamış değiliz” dedi.
Ankara Barosu sitesinde insan haklarıyla ilgili açıklamaların olduğunu hekimlerin de halk sağlığıyla ilgili konuşması gerektiğini belirten Sağkan da şunları belirtti:
“İfade özgürlüğü sadece herkesin üzerinde mutabık olduğu olaylar üzerinden beyan açıklamak olamaz. İfade özgürlüğünün bazen toplumun bir kesimini rahatsız eden açıklamalar da olması gerekir. Müvekkillerimin beraatini talep ediyorum."
"Nerede olursa olsun bunu söyleyeceğim"
İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, hekimlerin ‘Savaş Halk Sağlığı Sorunudur’ açıklamasının suç olmadığını belirterek, “Bu duruşma salonda savaş bir halk sağlığı sorundur diyorum. Nerede olursa olsun bunu söyleyeceğim. Ceza verecekseniz sayın hakim bunu da dikkate alın. Yarın da sitemizde bu açıklamayı yayınlayacağız ve ‘Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur’ yazacağız” dedi. Yücel’in konuşmasının ardından salondaki katılımcılar Yücel’i alkışladı. Mahkeme başkanı alkışlayanları salondan atacağını söyledi.
Yargılanan hekimlerin isimleri
2016-2018 yıllarında TTB Merkez Konsey’de yer alan isimler şöyle:
Mehmet Raşit Tükel, Sinan Adıyaman, Ayfer Horasan, Bülent Nazım Yılmaz, Dursun Yaşar Ulutaş, Funda Barlık Obuz, Hande Arpat, Mehmet Sezai Berber, Mustafa Tamer Gören, Selma Göngür, Şeyhmuz Gökalp.
"Suçlamaları kabul etmiyoruz"
Mahkeme heyeti verilen aranın ardından “Terör örgütü propagandası yapmak” ve “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ile suçlanan hekimlerin son sözlerini dinledi. 11 hekim de son söz olarak “Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimizi talep ediyorum” dedi. Mahkeme 10 sanık 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi. Sanık Hande Arpat ise toplam 3 yıl 3 ay 22 gün hapis cezasına çarptırıldı.
TTB Başkanı: Bu kararı iptal ettirmek için elimizden geleni yapacağız
TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Selçuk Adıyaman, mahkemenin kararına tepki gösterdi. Adıyaman, "Biz uluslararası evrensel tıp etiğinin bize öğrettiği şeyi uyguladık. Vazifemizi yaptık, savaşın bir halk sağlığı olduğunu söyledik. Bunu 3 duruşmada da avukatlarımız ve kendimiz yaptığımız savunmalar ile ortada bir suç olmadığını, tamamen bizim işimiz olduğunu, bizim yaşam hakkı için çalıştığımızı, yaşamsal değerleri savunduğumuzu söyledik. Fakat bugün mahkemede 11 arkadaşımız 20’şer ay, bir arkadaşımız 20 ay artı 16 ay civarında bir ceza aldı. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bu kararı iptal ettirmek için elimizden geleni yapacağız, sonuna kadar mücadele edeceğiz. Türk Tabipleri Birliği, savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu söylemekten hiçbir zaman vazgeçmeyecektir. Bu böyle bilinsin" dedi.