Gündem

TSK'yı 38 kişiyi öldürülmek değil, AİHM'nin suç maddesi rahatsız etti!

1994'te iki köyün bombalanmasına ilişkin davada Türkiye'yi rekor tazminata mahkûm eden AİHM'nin kararına, 'Terörle mücadele eden komutanlarımız ileride savaş hukuku ihlalinden yargılanır' endişesiyle itiraz edildi

24 Şubat 2014 12:05

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 1994’te Şırnak'a bağlı iki köyde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) hava bombardımanı sonucu 38 kişinin ölümü hakkında verdiği rekor tazminat cezasını temyiz etti. AİHM’nin tarihinde bir ülkeye verdiği en yüksek ceza olan 2 milyon 305 bin Euro tazminata yapılan itirazın gerekçesi dava dosyasında Cenevre Sözleşmesi’ne yapılan atıf ve PKK’dan ‘özgürlük savaşçısı’ olarak söz edilmesi oldu.

Adalet Bakanlığı'nın karara itiraz ederek dosyayı Büyük Daire’ye taşımasının Genelkurmay'ın talebi olduğu beliritlirken TSK'yı AİHM’nin kararında savaş hukukunu düzenleyen Cenevre Sözleşmesi’nin ilk 3 maddesine atıfta bulunulmasının endişelendirdiği belirtildi. Genelkurmay hukukçularına göre, "Bu atıf gelecekte terörle mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin uluslararası ceza mahkemelerinde sanık yapılmasının önünü açabilir ve kabul edilemez."

AİHM'de görülen dava sürecinde AKP hükümeti, Türkiye'yi "1994'te yaşanan katliamı PKK yaptı" diyerek savunmuştu. Ancak, bombardımanı yapanın TSK olduğu, 2012'de Hava Kuvvet Komutanlığı'na bağlı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün (SGHM) verdiği bir uçuş defteriyle ortaya çıktı. Genelkurmay kaynaklı deftere göre, TSK, katliamın olduğu gün mağdurların belirttiği saatte bölgede uçmuş ve bomba atmıştı. Bu resmi defter sonucunda AİHM, Türkiye'yi 2 milyon 310 bin 700 Euro'ya mahkum etti. 

Deniz Zeyrek'in Hürriyet'te "'Özgürlük savaşçısı' ne demek?" başlığıyla yayımlanan haberi şöyle:

26 Mart 1994 günü Şırnak’ın 2 köyünde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait F-16 uçaklarıyla yapılan bombardımanda 38 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı. Köyler gördüğü büyük hasar nedeniyle yaşanılamaz hale gelirken, çok sayıda hayvan da telef oldu. Göç eden köylüler, bir daha köylerine dönemedi. Konu mahkemeye taşındı. 2004 yılında köylüler bombalamanın askeri uçaklardan yapıldığını bildirdi ve soruşturmanın bu şekilde derinleştirilmesini istedi. Ancak dosya 10 yıl, Şırnak Savcılığı, Diyarbakır Askeri Savcılığı ve Özel Yetkili Mahkeme arasında gidip geldi ve sonuç alınamadı. Köylüler, konuyu 2006’da AİHM’ye taşıdı.

 

Hükümet: PKK yaptı

 

AİHM’de savunma yapan hükümet, köyün Nevruz’u kutlamaya karşı çıktıkları için PKK tarafından bombalandığını ileri sürdü. Ancak köylülerin avukatı bombardımandan az önce uçak sesleri duyulduğunu ve o sırada köylerde PKK’lıların bulunmadığını iddia etti. 2012’de Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, olayın yaşandığı saatte, 2 uçağın bölgede olduğunu kanıtlayan belgeleri de AİHM’e gönderdi. AİHM, 11 Kasım 2013 günü davayı karara bağladı ve Türkiye’ye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2’nci (Yaşam Hakkı), 3’üncü (İnsanlık Dışı ve Aşağılayıcı Muamelenin Önlenmesi), 38’inci (Davanın Esasının İncelenmesi ve Dostane Çözüm) ve 46’ncı (Yargının Uygulanması) maddelerini ihlal ettiği gerekçesiyle tarihi bir ceza kesti. Başvuru sahibi 38 kişiye toplam 2 milyon 305 bin Euro tazminat ve 5 bin 700 Euro mahkeme masrafı ödeme cezası, AİHM tarihinde bir ülkeye verilen en yüksek cezaydı.

 

Genelkurmay'dan iki gerekçe

 

AİHM cezasının ardından geçmişle hesaplaşma atmosferi nedeniyle Türkiye’nin cezayı kabullenip tazminatı ödemesi bekleniyordu. Ancak geçen hafta Adalet Bakanlığı karara itiraz ederek dosyayı Büyük Daire’ye taşıdı. Adalet Bakanlığı yetkililerinin verdiği bilgiye göre itiraz talebi Genelkurmay’dan geldi. Genelkurmay’ın itirazının da 2 nedeni var:

Dava dosyasında PKK’lılardan ‘özgürlük savaşçısı’ olarak söz edilmesi,

AİHM’nin kararında savaş hukukunu düzenleyen Cenevre Sözleşmesi’nin ilk 3 maddesine atıfta bulunulması; sıcak çatışmalarda uyulması gereken asgari kurallara işaret edilmesi. Genelkurmay hukukçularına göre bu atıf gelecekte terörle mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin uluslararası ceza mahkemelerinde sanık yapılmasının önünü açabilir ve kabul edilemez.

 

Zamanaşımına 32 gün var

 

AİHM kararında trajik olayda rolü olan dönemin aktörlerinin tamamına işaret etmişti. Davanın zaman aşımına, olayın üzerinden 20 yıl geçmesine de 32 gün var. Dava dosyası hâlâ Diyarbakır’da.