Gündem

Trump, vizeleri askıya almaya nasıl ikna oldu?

"Metin Topuz'un tutuklanmasının son olmayabileceği kaygısı ağır bastı"

12 Ekim 2017 15:20

Ankara ile Washington arasındaki en sıkıntılı dönemlerinden birinden geçilirken patlak veren vize restleşmesinin arkasındaki detaylar ortaya çıkmaya başladı. Hürriyet'ten Cansu Çamlıbel'in haberine göre, ABD Başkanı Donald Trump, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun Ankara'da ağırlanması ve Türkiye'den İran'a yapılan üst düzey ziyaretlerden rahatsız oldu.

Habere göre, Trump yönetimi Türkiye'deki göçmen olmayan vize hizmetlerini askıya alma kararını, doğrudan yerel personeline yönelik tutuklama ve gözaltı vakalarının bir trende dönüştüğü kaygısıyla aldı. Ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile 3 hafta önce New York'taki görüşmesinde, "Şu anda hiç olmadığımız kadar yakınız" ifadesini kullanan ABD Başkanı Donald Trump'ın bu görüşmeden sonra Ankara'nın kendisinin net tavır aldığı Venezuela ve İran'la yakın ilişki içinde olmasından rahatsız olduğu belirtiliyor.

Çamlıbel'in aktardığına göre, Trump'ın Türk hükümetinden isimlerin 15 Temmuz darbe girişimine ABD'nin destek verdiği yönündeki imalarının sürmesinden de hoşnut olmadığı sızan kulis bilgileri arasında.

"Beyaz Saray'daki yemeğin ana gündem maddesi Türkiye'ydi"

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert'in salı günü vize kararının Beyaz Saray ve Dışişleri'nin koordinasyonunda alındığını açıkladığı saatlerde Başkan Trump, Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ve Savunma Bakanı James Mattis ile çalışma yemeğini yeni tamamlamıştı.

Nauert, Beyaz Saray'daki yemeğin gündemini 'Türkiye, İran, Kuzey Kore' olarak sıraladı. Washington'ın Ankara'daki Büyükelçi John Bass'e güçlü ifadelerle sahip çıkan açıklamasının Beyaz Saray'da Ankara ile son durumun değerlendirildiği toplantının arkasına gelmesi tesadüf değildi.

"Ulusal güvenlik ekibi kararda kritik rol oynadı"

Habere göre, İstanbul Başkonsolosluğu'nda ABD Adalet Bakanlığı'nın narkotik birimi Drug Enforcement Agency (DEA) için çalışan Metin Topuz'un tutuklanması karşısında verilecek tepki, Beyaz Saray bünyesindeki Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC) ve Dışişleri koordinasyonunda hazırlandı.

Dışişleri'ne vize hizmetlerinin durdurulması için yeşil ışık yakılmasında Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster ile Yardımcısı Fiona Hill kritik rol oynadı. Bu iki isim 21 Eylül'de New York'taki Trump-Erdoğan görüşmesine de katılmışlardı.

"Topuz son olmayabilir kaygısı"

Kararı hızlandıran faktörlerden biri de yine İstanbul Başkonsolosluğu'nda görevli olan N.M.C.'nin İstanbul Başsavcılığı tarafından FETÖ davasında ifadeye çağrılmış olmasıydı. Yani ABD, Türk kamuoyu öğrenmeden önce N.M.C.'ye gelen celpten haberdardı. Topuz'un tutuklanmasının son olmayabileceği, tutuklama dalgasının gerisinin gelebileceği kaygısı ağır bastı.

"Türk yetkililer: Ön koşul kabul etmeyiz"

Çamlıbel, ABD yönetiminin temel beklentisinin personeline yönelik hukuki süreçlerin şeffaf olarak işletilmesi ve en nihayetinde serbest bırakılmaları olduğunu belirtti. Habere göre, Amerikalı yetkililer Topuz'un serbest bırakılmasını vize hizmetlerinin yeniden başlaması için bir önkoşul olarak telaffuz etmekten de kaçınsa da Ankara'dan en azından güveni yeniden tesis edecek adım bekliyor. Nauert de "Tutuklu personelimizi avukatlarıyla görüştürmek iyi bir başlangıç olabilir" dedi.

Türk tarafı ise vize meselesiyle Türk mahkemelerin aldığı tutuklama kararları arasında bir bağ kurulmasını reddediyor. Türk yetkililer "Bizim için iki konu tamamen ayrı. Hukuki süreçlerle ilgili bir dayatma olamaz. Böyle bir önkoşul kabul etmeyiz" diyor.

Çamlıbel haberinde, iki ülke diplomatları arasında krizi aşmaya yönelik temasların ilk andan beri sürdüğünü ancak 'hükümetten hükümete' temasın ancak üç gün sonra gerçekleşebildiğini de vurguladı.

"Tillerson'la görüşme geciktirildi"

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu pazar günü daha krizin ilk saatlerinde ABD'li mevkidaşı Tillerson'a telefonda görüşme talebini iletmişti. Ancak Tillerson, Çavuşoğlu'nu aramak için 3 gün bekledi. Tillerson'ın görüşmeyi geciktirmesinin arkasında Büyükelçi Bass'in Türkiye'de hedef haline getirilmesinden duyduğu rahatsızlığın yattığı konuşuluyordu. Daha da önemlisi ABD tarafı siyasetçiler arasında görüşme gerçekleşmeden önce Türkiye'de tutuklu personeline ilişkin net tavrını kamuoyunda kayda geçirmeyi tercih etti.

ABD Dışişleri Sözcüsü Nauert, Amerikan ve Türk Dışişleri Bakanları Tillerson ile Çavuşoğlu arasında çarşamba günü gerçekleşen telefon görüşmesine ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada Washington'ın Türk mahkemelerince tutuklanan ABD konsolosluklarında görevli Metin Topuz ve Hamza Uluçay'a yöneltilen suçlamalar konusunda Ankara'dan delil beklediği vurgulandı.

"İki bakan yakın temas içinde olunması hususunda mutabık kaldı"

Sözcü Nauert'in açıklaması şöyle: "Bakan Tillerson Türkiye'deki misyonlarımızda çalışan Türk vatandaşlarının ile bir grup Amerikan vatandaşının alıkonulmasından duyduğu derin kaygıyı iletti. Türk hükümetinin bu kişilere yönelik suçlamalarının şeffaf olmasının önemine ve hükümetin bu suçlamaların arkasındaki delilleri sunması gereğine vurgu yaptı. İki bakan ABD'nin tutuklamalarla ilgili kaygılarının giderilmesi için yakın temas içinde olunması hususunda mutabık kaldı".

"Bass'in yerine gelecek diplomatı kimse konuşmuyor"

Çamlıbel yazısında ABD yönetiminin hafta sonunda Türkiye'ye veda edecek olan  Bass'in yerine yeni bir büyükelçi gönderme aşamasına ne zaman geleceğinin de ayrı bir muamma olduğunu belirtti. Çamlıbel şu ifadeleri kullandı:

"Bass'in Afganistan'a tayin edildiğinin açıklandığı temmuz ayında Ankara'ya gönderilecek büyükelçi için kariyer diplomatı Daniel B. Smith'in ismi bir süre dolanıp gündemden düşmüştü. Trump yönetimi vize krizi patlak vermeden hemen önce kariyer diplomatı yerine siyasi bir atama yapma noktasına gelmişti. Ancak vize krizinin Türkiye'ye yeni büyükelçi atamasını geciktirmesi muhtemel. Bugün bir isim belirlense bile yeni elçinin kongre tarafından onaylanıp gönderilmesi en az 2-3 aylık bir süreç ki Washington'da bugün kimse bunu konuşmuyor bile."