Dünya

Trump, NATO ve Rusya dönemi

Müttefikler arasındaki görüş ayrılıkları NATO’yu Rusya politikasını yeniden belirlemeye zorluyor. Emekli Alman ve Amerikalı büyükelçiler çatışma tehlikesinin savuşturulması uyarısında bulunuyorlar.

15 Şubat 2017 21:38

On yıllardır Kuzey Atlantik İttifakı NATO’yu reformlarla yenileme planları yapılıyor. Ancak ABD Başkanı Donald Trump’ın ittifakın güvenlik politikasındaki rolüyle ilgili çelişkili tutumu Avrupa’nın uzun zamandır taşıdığı değişim beklentilerini boşa çıkaracağa benziyor. Trump bir yandan NATO’nun ‘demode’ olduğunu söylerken diğer yandan da müttefiklerinden savunma harcamalarını arttırmalarını istiyor ve izolasyoncu dış politika izleyeceklerinin sinyallerini veriyor.

Soğuk Savaş ve sonrasının yol açtığı sonuçlar konulu birçok kitap yazan ABD’nin eski Moskova büyükelçilerinden Jack Matlock, NATO’nun eskidiğini söylüyor. Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlayan Matlock ‘NATO’nun, Sovyetler Birliği’nin Batı Avrupa’ya saldırmaması için kurulduğunu’, hatırlattı. Rusya Batı Avrupa ülkeleriyle karşı karşıya gelip, hâkimiyeti altına alamazdı. Ancak Matlock Başkan Trump’tan farklı olarak, savunma harcamalarının arttırılmasının yanlış yönde atılmış bir adım olacağını söylüyor.

Jack Matlock anlaşmazlıkların göstermelik savaşlarla halledileceğini sanmanın hayal olduğu görüşünde. Mattlock 1987 – 1991 yılları arasındaki büyükelçilik görevi sırasında Başkan Ronald Reagan’ın Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki gerginlikleri azaltma girişiminde önemli rol üstlenmişti.

Emekli büyükelçi NATO ile Rusya arasındaki askeri güç çekişmesini Birinci Dünya Savaşı öncesinde büyük devletler arasında cereyan eden jeopolitik çekişmelere benzetiyor ve soruyor: “Liderler neden tarihten ders almıyorlar?”

Almanya’nın yükselişi

1949 yılında kurulan NATO’nun ilk Genel Sekreteri Hastings Ismay ittifakın ‘Rusya’yı dışarıda, ABD’yi içerde, Almanya’yı ise altta tutmak amacıyla kurulduğunu’ söylemişti. Sovyetler Birliği tarihe karıştı. ABD ittifaktaki rolünü sorguluyor. Almanya ise Avrupa Birliği’nin tartışmasız lideri ve küresel diplomasinin büyük aktörlerinden biri oldu.

1990’lı yılların sonlarında Almanya’nın NATO Büyükelçisi olan Joachim Bitterlich Almanya’nın güvenlikle ilgili konuları başkalarına bırakmaktan memnun olduğunu söylüyor. Bitterlich dışişleri bakanlığındaki görevi sırasında Alman dış politikasının en önemli otoritelerinden biri sayılmaktaydı ve Başbakan Helmut Kohl’un en yakın danışmanları arasındaydı.

Bitterlich, Deutsche Welle’ye verdiği mülakatta, ABD’nin değişmeye başlamasından sonra Avrupalı müttefiklerin daha fazla savunma yükünü omuzlanmak zorunda kalacaklarını belirtti ve Trump’ın ‘NATO demodedir’ şeklindeki sözlerinin, ‘NATO ıslah edilmelidir’ anlamına geldiğini söyledi.

Trump Mayıs ayında Avrupa’ya geliyor

Joachim Bitterlich Trump yönetiminin savunma gayretlerini arttırmaları için Avrupalı müttefiklerine yaptığı baskıyı arttıracağını ve AB çevresindeki müdahaleleri onlara bırakacağını tahmin ediyor.

Bu trendin orta vadede NATO’nun ‘Avrupa ayağının’ kurulmasına ve NATO ile AB arasında daha sıkı işbirliği yapılmasına vesile olacağı da emekli diplomatın tahminleri arasında. Bitterlich, “Almanya yakın geçmişinin ipoteği altında olduğu için askeri konularda liderliğin Fransa’ya verilmesini tercih edecektir”, diyor.

Avrupa ülkeleri Trump’ın Mayıs ayında İtalya’daki Yediler ile Brüksel’deki NATO zirveleri için mayıs ayında yapacağı ilk resmi ziyarete iyi hazırlanmak zorundalar. Bitterlich, Avrupa ülkelerinin savunma gücünü arttırma planı hazırlamak, ortak askeri birlikler kurmak ve ortak silahlanma programlarına geçmek zorunda kalacaklarını söylüyor.

Bu bağlamda Avrupa Silahlı Kuvvetleri kurulmasıyla ilgili temasların anlamsız kaldığını vurgulayan Joachim Bitterlich, “Her zaman ABD ile işbirliği yapacağız ama daha fazla sorumluluk almamız, yani daha güçlü ve etkili olmamız gerekecek”, diyor.

‘Çılgınca bir düşünce’

ABD, AB ve Rusya arasında hissedilen rahatsızlıklar, ABD’nin Rusya sınırında asker üslendirdiği ve süper güçlerin nükleer imha kapasitesini arttırdığı bir döneme rastlıyor. 2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi NATO’da alarm zillerinin çalmasına yol açmış ve Rusya Doğu Ukrayna’daki anlaşmazlığa askeri müdahalede bulunmakla suçlanmıştı. ABD ‘Rus saldırganlığına tepki olarak’ Ocak ayında Polonya, Macaristan, Romanya ve Baltık ülkelerine binlerce asker ile yüzlerce savaş tankı gönderdi.

Rusya’nın NATO ülkelerine saldırabileceğine Bitterlich ve Matlock ihtimal vermiyor. Matlock ABD’nin Rusya ile savaşmasının çılgınlığın zirvesi olacağı uyarısında bulunuyor.

Ukrayna krizinde Moskova’nın Rusya’nın çıkarlarına zarar verdiğini belirten emekli büyükelçi Matlock "Avrupa ve ABD Ukrayna'daki Maydan hareketine müdahale etmeseydi Rusya muhtemelen Kırım’ı ilhak etmez ve Doğu Ukrayna’daki ayaklanmayı desteklemezdi”, diyor. NATO’nun doğu kanadında askeri üsler kurulmasının, ABD’nin Doğu Avrupa’da asker bulundurmamasını öngören NATO-Rusya antlaşmasının ruhuna aykırı olduğunu da sözlerine ekliyor.

Putin’in kırmızı çizgileri

Joachim Bitterlich Moskova’nın stratejik planlarını ise şöyle değerlendiriyor: “Putin Baltık ülkelerini kaybettiğinin farkında. Polonya ve Baltık bölgesi onu pek ilgilendirmiyor. Rusya Devlet Başkanı asıl Kafkasya ve Ukrayna’yı ‘kırmızı çizgisi’ olarak görüyor. ABD ve Avrupalı müttefikleri Putin’in önceliklerini yanlış yorumluyorlar.”

“Kanımca yeni yüzyılın başlarında ABD ve Avrupa ülkeleri Rusya ile ilişkiler konusunda büyük hatalar yaptılar. Rusya’yı yanlış anlayıp, köşeye sıkıştırmak istediler. NATO’nun doğuya genişlemesi ile Gürcistan ve Ukrayna meseleleri ile ilgili uyarılara kulak vermediler.”

Amerikalılar aynı zamanda bir dizi psikolojik hatalar da yaptılar. Obama ‘Rusya’ya bölgesel güç’ olmayı yakıştırdı. Avrupalılar da Rusya ile Ukrayna’yı içinden çıkılmaz duruma soktular.”

NATO’nun Rusya ile akla yakın ilişkiler kurması gerektiğini belirten Joachim Bitterlich, “Bu bir günde olmaz. Zor meselelerin çözümü zaman gerektirir. İki taraf da prestijini kurtarmak ister. Ama irade gösterilirse, çözüm bulmak da mümkün olur. Trump Amerika’sının bu yolu tutmak istemesi Avrupa’ya örnek olmalı ve Avrupa Rusya ile arasını düzeltmeye çalışmalıdır” diyor.

Emekli Amerikan Büyükelçi Matlock da ‘Avrupa’nın güvenliğinin ABD’ye bağlı olmadığını belirtiyor ve ekliyor: “Avrupa ülkeleri ve Rusya geçmişteki trajedileri yeniden yaşamak ve birbirleriyle savaşmak isterlerse, ABD Avrupa’yı kurtaramaz. Ancak bu ihtimalin gerçek olacağını sanmıyorum. Şunu da eklemeliyim: Rusya’yı dışlayan ya da Rusya’ya düşman kesilen bir Avrupa hiçbir zaman özgür olamaz ve barış içinde yaşayamaz.”

© Deutsche Welle Türkçe

Darko Janjevic