Gündem

"Trump, Erdoğan'ı o notu beklemeden aramış"

"Trump - Erdoğan görüşmesi yapılırken ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'un da haberdar olmaması muhtemel"

21 Nisan 2017 13:39

Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek, Türkiye'de parlamenter sistemi bitiren "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"ne ilişkin yapılan halk oylamasının ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı ilk arayan liderlerden birinin ABD Başkanı Donald Trump olduğunu hatırlatarak "Trump, 17 Nisan günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradığında, Ankara’daki Amerikan elçiliği ve Amerikan Dışişleri Bakanlığı henüz 16 Nisan halkoylamasıyla ilgili nihai değerlendirmesini tamamlamamıştı" dedi. "Büyük ihtimalle, YSK ile ilgili tartışmalar, itirazlar dikkate alınmıştı ve Washington’a ‘Bu sürecin sonuçlanması beklensin’ telkininde bulunulmuştu" diye yazan Zeyrek, "Trump-Erdoğan görüşmesi yapılırken ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın da haberdar olmaması muhtemel" ifadesini kullandı.

Deniz Zeyrek'in "Trump o notu beklemeden aramış" başlığıyla yayımlanan (21 Nisan 2017) yazısı şöyle:

16 Nisan’da yapılan halkoylamasından hemen sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ilk arayan liderlerden biri de ABD Başkanı Donald Trump oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN International televizyonunda “Öncelikle bu bir tebrikti ve üstelik de Paskalya Bayramı’nı yaşadıkları bir anda araması, gerçekten ayrıca beni de mutlu etti” diyerek duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Beyaz Saray’ın 17 Nisan’daki açıklamasında da “Trump, bugün Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’la konuştu ve son referandum zaferinden dolayı tebrik etti” denildi. 

Halkoylaması gündemi görüşme içinde kapladığı süre bakımından kısa sürse de Türkiye-ABD ilişkileri, Amerikan siyaseti ve diplomasi tarihi açısından çok önemli bir ilklere işaret ediyordu. 


Büyükelçiliğin notu yönlendirilir
Şöyle ki:

Diplomaside bir ülkenin başka ülkedeki seçimlere ilişkin değerlendirmelerinde bazı noktalara dikkat edilir. 

Öncelikle bir ülkedeki seçimler o ülkenin iç işi sayılır. 

Seçimlerin ne kadar adil bir ortamda yapıldığı, seçmenlerin demokratik haklarını ne kadar kullanabildiği yakından izlenir. Bunun için Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ya da BM gözlemcilerinin raporlarına bakılır. 

Ancak, sonucu değiştirecek ya da uluslararası toplumun seçim sonuçlarına şüpheyle bakmasına neden olacak bir ihlal tespiti yoksa, tavır bu raporlara göre belirlenmez. 

Ülkenin asıl tavrını, bu tavrın zamanlamasını, seçim yapılan ülkedeki büyükelçiliğin değerlendirmeleri ve tavsiyeleri belirler. Büyükelçilikten gelen not doğrultusunda dışişleri bakanlığı tarafından resmi bir açıklama yapılır ve ülkenin lideri seçim yapılan ülkede, seçimin galibini arayarak kutlar. Sonuçlara duyulan saygı özellikle vurgulanır.

Trump inisiyatif kullandı

ABD’de de gelenek üç aşağı beş yukarı böyledir. Yıllardan beri, dünyanın herhangi bir yerinde bir seçim yapılırsa, o ülkedeki ABD büyükelçiliği ABD Dışişleri Bakanlığı’na, bakanlık da Beyaz Saray’a görüşlerini ve tavsiyelerini iletir ve Amerikan Başkanı bu tavsiyeler doğrultusunda hareket eder.
Ancak, Trump, 17 Nisan günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradığında, Ankara’daki Amerikan elçiliği ve Amerikan Dışişleri Bakanlığı henüz 16 Nisan halkoylamasıyla ilgili nihai değerlendirmesini tamamlamamıştı. Büyük ihtimalle, YSK ile ilgili tartışmalar, itirazlar dikkate alınmıştı ve Washington’a ‘Bu sürecin sonuçlanması beklensin’ telkininde bulunulmuştu. Beyaz Saray’ın asıl resmi açıklamayı sonra yapacağını duyurması da bu telkinin sonucu olsa gerek.

Trump-Erdoğan görüşmesi yapılırken ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın da haberdar olmaması muhtemel. 


‘TRUMP STYLE’ TÜRKİYE’NİN LEHİNE
Hürriyet’in dünkü sayısında bir haber vardı. Trump’ın, Kuzey Kore krizi üzerine 8 Nisan’da “Bölgeye gönderdim” dediği USS Vinson uçak gemisi Hint Okyanusu’nda çıkmış. Bakanlık ‘İletişim kazası’ dese de yaşanan, Başkan Trump’ın, Dışişleri gibi Savunma Bakanlığı ile de pek iletişim kurmadığını gösteren başka bir olay. 

Trump’ın bir işadamı pragmatizmi içinde ortaya koyduğu bu siyaset tarzı, Türkiye-ABD ilişkilerinde ilerleme kaydedilmesini sağlayabilir. 

Zira, Amerikan kurumlarının, demokratikleşme ve temel insan hakları konusundaki itirazlarını ve kaygılarını çok dikkate almayacak, sadece ülkenin çıkarlarına odaklanacak bir Beyaz Saray yönetimi, Ankara ile ilişkileri eski günlerine döndürebilir.

Ankara, ‘Bombaların Anası’ denen cehennem silahının Afganistan’da kullanılmasına tepki göstermeyerek, Suriye rejimine ait bir hava üssünün vurulmasını alkışlayarak, Suriye’de PYD/YPG meselesini ABD ile kan davasına dönüştürmeyerek, Trump yönetiminin avantajını kullanma eğiliminde olduğunu gösterdi. 

Haliyle, mayıstaki olası Trump-Erdoğan buluşması Türk-Amerikan ilişkilerinde kıymetli bir dönüm noktası olabilir.