Pelin Ünker
Trump son dönemde Türkiye'ye dostluk mesajları veriyor. Peki bu mesajlar ekonomik ve ticari ilişkilere olumlu yansıyacak mı? Uzmanlar ticaret savaşlarının olduğu inişli çıkışlı bir dönem bekliyor.
ABD'nin 47. başkanı seçilen Cumhuriyetçi Donald Trump, 20 Ocak'ta Beyaz Saray'daki görevine resmen başlayacak.
Kongrede yemin ederek göreve gelecek yeni ABD yönetimiyle Türkiye arasında ekonomik ilişkiler açısından hem risk hem de fırsatlar mevcut.
ABD ve Türkiye arasındaki dış ticaret hacmi 30 milyar dolar civarında. Daha önce uyguladığı ek gümrük vergileri ve ülkelerle olan ilişkilerinde beklenmeyen refleksleriyle bilinen Trump'ın ikinci başkanlık döneminde küresel ticaret savaşlarına kaldığı yerin bir adım ötesinden başlaması bekleniyor.
Uzmanlar yeni dönemde Türkiye ABD ilişkilerinin daha iniş çıkışlı bir yapıya gireceği ve bunu yönetmek için de stratejik açılımlara ihtiyaç olduğu görüşünde.
Ek gümrük vergileri ve yaptırımlar
Ocak 2017-2021 arasında görevde olan Trump yönetimi, Mart 2018'de ulusal güvenlik kaygısı ve ülke içi sanayinin korunması motivasyonu ile demir çelik ithalatına yüzde 25, alüminyum ithalatına yüzde 10 ek vergi getirmişti.
Ağustos 2018'de ise Türkiye'den ithal edilen çelik ve alüminyum için gümrük vergileri iki katına çıkarıldı. Trump, o dönem Rahip Brunson krizi nedeniyle alınan kararı "Alüminyumda bu oran artık yüzde 20, çelikte de yüzde 50 olacak. Türkiye ile ilişkilerimiz bu dönemde iyi değil" sözleriyle duyurdu.
Söz konusu uygulama 20 Mayıs 2019'a kadar devam etti. ABD, bu tarihten sonra Türkiye'den ithal edilen çelik ürünlerinde uyguladığı ilave vergileri yüzde 50'den yüzde 25'e düşürdü. Dünya Ticaret Örgütü, Aralık 2022'de ek gümrük vergilerinin küresel ticaret kurallarını ihlal ettiğine hükmetti.
Türkiye'nin ticaret fazlası var
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı dış ticaret verilerine göre Ocak-Kasım 2024 döneminde ABD'ye olan ihracat yaklaşık 14 milyar 851 milyon dolar, ABD'den ithalat ise 14 milyar 840 milyon dolar oldu. İki ülke açısından Türkiye'nın 10 milyon dolar civarında bir ticaret fazlası olurken toplam ticaret 29,7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
ABD ile Türkiye arasında gerçekleşen ticaret 2023'te yaklaşık 30 milyar 660 milyon dolar seviyesindeydi. Bunun 15,8 milyar doları ithalat, 14,9 milyar doları ihracat olarak kayıtlara geçti.
Trump'ın üç yıllık dönemiyle 46. ABD Başkanı Joe Biden'ın üç yıllık dönemi kıyaslandığında ise ticaretin Biden döneminde arttığı görülüyor.
TÜİK verilerine göre iki ülke arasındaki ticaret Trump'ın son üç yıllık döneminde toplam 64,6 milyar dolar iken, Biden'ın üç yıllık döneminde toplam 90,6 milyar dolara ulaştı. Trump döneminde Türkiye'nin ABD'ye olan ihracatı, ABD'den yaptığı ithalattan daha düşük olurken, Biden döneminde ihracattaki artışla açıktan fazlanın verildiği bir döneme geçildi.
"Ticaret Trump'sız dönemde arttı"
DW Türkçe'ye konuşan Kırklareli Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, beş yıl öncesiyle bugün karşılaştırıldığında ABD ve Türkiye arasındaki dış ticaret hacminin 20 milyar dolardan 30 milyar dolar düzeyine çıktığını işaret ediyor. Alçın, "Bu beş yıllık sürecin yaklaşık 4 yılı Trump'sız olan dönem. Yani Demokratların iktidarında geçen dönemdi" diyor.
Trump'ın, Türkiye'nin de dahil olduğu Brunson krizi ve CAATSA (ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası ) yaptırımlarını hatırlatan Alçın, diğer yandan bu dönem Çin Halk Cumhuriyeti başta olmak üzere dünya genelinde yassı çelik ve birçok ürüne getirilen ek gümrük vergilerine dikkat çekiyor
"Şimdiden sinyallerini vermeye başladı"
Sinan Alçın'a göre Trump şimdiden 20 Ocak sonrasına ait adımlarının sinyallerini vermeye devam ediyor.
Alçın, "Öncelikle Çin'e ek yüzde 10 gümrük tarifesi ve iki sınır komşusu Kanada ve Meksika'ya yüzde 25 gümrük vergisi artışı mesajı sonrasında, Kanada'nın ABD'nin 51. eyaleti olması gerektiği ve Panama Kanalı'nın kontrolü için 'askeri seçenek' dahil her ihtimalin masada olduğunu açıklaması, Trump'ın ikinci başkanlık döneminde küresel ticaret savaşlarına kaldığı yerin bir adım ötesinden başlayacağını gösteriyor" diye konuşuyor.
Alçın, Trump'ın elektrikli araçlarla ilgili gümrük vergisini Kanada ve Meksika'ya karşı -Çin'e göre- daha yüksek tarife artışı uygulayacağını açıklamasının sebebinin son yıllarda ABD içindeki üretimin hızlı biçimde Kanada ve Meksika'ya kaymış olmasından kaynaklandığına dikkat çekiyor.
Her ne kadar Trump'ın ilk başkanlığının sona ermesinin üzerinden dört yıl geçmiş olsa da Trump'ın küresel sermaye birikimine yön verme konusundaki iştahının azalmadığını vurgulayan Alçın, aksine etrafına biriktirdiği müstakbel bakan adaylarının "proaktif iş insanı" profillerinin de bu iştahın yoğunluğuna işaret ettiği görüşünü paylaşıyor.
Suriye'nin yeniden imar süreci
Alçın'a göre Trump'ın pragmatik dış politika anlayışında değişen Suriye rejimi sonrasında yeni bölgesel paylaşımda Türkiye'ye de "kredi açmaya" hazırlandığı verdiği dostluk mesajlarından anlaşılıyor.
Suriye'nin yeniden imarı sürecinde Dünya Bankası ve EBRD benzeri fonların hareketlerinin Trump'ın bölgeye bakışına göre biçim ve şiddet değiştirebileceğini söyleyen Alçın, "Türkiye açısından da Trump'lı ABD'nin Biden'lı ABD'den en önemli farkı 'bedeli ne olursa olsun' ticari ilişki kurmanın mümkün olabileceği gerçeği. Bu durum da içeride iktidar koalisyonunun gevşek para ve genişlemeci maliye politikası uygulaması konusunda elini güçlendiriyor" diyor.
Bunun olası referandum ve/veya seçim arifesinde iktidar koalisyonu açısından bir fırsat olduğunu düşünen Alçın, "Elbette Trump ve ABD'in Suriye'nin geleceği konusundaki samimi düşünceleri Türkiye'nin de bölgedeki uzun vadeli risk ve çıkarlarını belirleyecektir" diye ekliyor.
"İnişli çıkışlı bir yapıya girecek"
DW Türkçe'ye konuşan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Merkez Direktörü Prof. Dr. Hakkı Hakan Yılmaz ise Türkiye-ABD ilişkilerinin daha iniş çıkışlı bir yapıya gireceğini öngörüyor.
Bunu yönetmek için de stratejik açılımlara ihtiyaç olduğu vurgusu yapan Yılmaz, "Ticaret hacmimiz artarken ticaret dengemiz belirgin bir şekilde iyileşiyor. Bunun devamına yönelik olmak üzere ilişkilerimizi geliştirecek yeni yaklaşımlar ve adımlar gerekiyor" diye ekliyor.
Yılmaz'a göre izleyen dönemde gündeme gelecek olan yaptırımlara ilişkin (vergi tarifeleri ağırlıklı) Türkiye'nin nasıl açılımlar geliştireceği konusunda hesap kitaplar yapılması, bir anlamda hazırlıklı olması gerekiyor.
Türkiye-ABD ticareti için hem risk hem fırsatlar olduğunu düşünen Yılmaz, "ABD'nin Çin ve AB ile muhtemel gerilimi sonucunda Türkiye'de otomobil, dayanıklı tüketim malları gibi sektörlerin önü açılabilir" diyor.
"Çin'e karşı tutum pozitif yansıyabilir"
Çin'in ABD'nin toplam ticaret hacmi içindeki payının 2023 yılı itibarıyla yüzde 10,8, ithalatın içindeki payının ise yüzde 13'ler seviyesinde olduğunu ifade eden Yılmaz, dolayısıyla buradaki değişimin Türkiye'yi de etkileyeceğini vurguluyor.
"Ama burada kritik husus çelik ve alüminyum ticaretine ilişkin karbon bazlı düzenlemelere ne kadar hazırlıklı olunduğu" diyen Yılmaz'a göre ABD ile Türkiye arasında stratejik çerçevede yürütülen görüşmeler çerçevesinde yeşil teknoloji, enerji ve iklim odaklı projelere yönelik atılacak somut adımlar burada belirleyici olacak.
Diğer yandan Yılmaz, kritik sanayi ürünlerinin ABD'de üretilmesine dönük politikalar neticesinde Türkiye kökenli sanayi şirketlerinin (özellikle demir-çelik, cam gibi sektörlerde faaliyet gösteren), yatırımlarını ABD tarafına kaydırmak isteyebileceğine dikkat çekiyor.
Yılmaz, "Bunun etkisi katı tutumun ne seviyede ısrarla devam edeceğine bağlı" diye ekliyor.