İstanbul'un Tekirdağ’la buluştuğu sınırda 5 bin 450 dönümlük bir alan, termik santral tehdidi altında. Termik santral sadece tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan Çayırdere köyünü değil, Çerkezköy’ün tek nefes alma noktasını da bitirecek. Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberine göre, bölgede yaşayan köylüler, çiftçiler ve villa sahipleri yaşam alanlarına yönelik bu tehdide hep birlikte ‘Hayır’ diyor.
Çoğunluğu tarım arazisi olan 5 bin 450 dönümlük santral alanının 4 bin 850 dönümü İstanbul, Silivri, 600 dönümü ise Tekirdağ, Çerkezköy sınırlarında kalıyor.
Greenpeace Hukuk Derneği ve Silivri Çevre Derneği ile 21 köylü, acele kamulaştırma kararına karşı Danıştay’da dava açtı. Yürütmenin durdurulmasını ve projenin iptalini istiyorlar. Greenpeace İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu avukat Deniz Bayram, ‘acele kamulaştırma’nın, sadece “yurt savunması, savaş ve acil durumların gerektirdiği” durumlarda uygulanabileceğine dikkat çekiyor. Bayram, “Termik santral kararında ne bir ÇED, ne tarım dışı kullanım izni ne de kamu yararı var. Karar, kişilerin mülkiyet haklarının ihlali anlamına geliyor. Yırca kararı örnektir. Enerji projelerinde acele kamulaştırmanın, yasalara aykırı olduğu açıktır. Dileğimiz, Yırca’daki hukuksuzca kesilen 6 bin zeytin ağacının ve köylülerin yaşadığını Silivri ve Çerkezköy’de yaşamamamız” diyor.
Santral mı yaşam mı?
İstanbul’un Tekirdağ’la buluştuğu sınırda 5 bin 450 dönümlük bir alan, termik santral tehdidi altında. “Acele kamulaştırma” kararı, Silivri’nin tarım arazilerini yok edecek. Termik santral sadece tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan Çayırdere köyünü değil Çerkezköy’ün tek nefes alma noktasını da bitirecek. Villaların olduğu 600 dönümlük araziyi de yutan proje alanı, Çerkezköy’ün havası en temiz bölgesi. Köylülerin tarım yaptığı arazilerin üzerine kurulan santral, bölgede tarım yapılmasına imkân vermeyecek. Köylüler, çiftçiler ve villa sahipleri isyanda. Birlikte projeye hayır diyorlar: “Yaşam alanımıza kıymayın.”
"Bizi yaşatan havası"
Silivri’ye girer girmez İstanbul’un tarım arazileri boylu boyunca uzanıyor. Silivri’nin köyü Çayırdere’de, meydandaki kahveye termik santral haritası çoktan asılmış. Köylüler, santral kararını şaşkınlıkla karşılamış. 67 yaşındaki Ahmet Arıkan, “Biz mektepte okumadık ama görüyoruz televizyonlardan, termik santral zehir getiriyor” diyor. Doğma büyüme Çayırdereli. Arıkan’ın tarlası, o haritaya göre, santrala komşu oluyor. Buğday ve ayçiçeği yetiştirdiği tarlası için endişeli: “Buranın havasını İstanbul’la kıyaslayamazsın. Bizi yaşatan buranın temiz havası. İstanbul’a 1972’de abime giderdim. İkinci akşam kömür kokusundan kalamazdım. Biz burada odun yakıyoruz. Tarım ve hayvancılıkla geçiniyoruz. Termik santral gelirse buranın havası kirlenecek.”
Ne çiftçilik ne bir şey...
Ramiz Yayık’ın (76), oğluyla birlikte yaşadığı evi santral alanının içinde kalıyor. Arazisini üç yıl önce almış. Yayık, “Burada artık ne çiftçilik olur ne de başka bir şey. Her şey mahvolacak. Tamamen öldürecekler” diyor.
Oğul Şevki Yayık da şöyle devam ediyor: “Sorun para değil. Buranın tek doğal ve güzel yeri burası. Bizim buraya yerleşmemizin sebebi, ben burada güvercin bakıyorum, tavuk, ördek, köpek bakıyorum. Organik meyve, sebze ekiyoruz. Burası bizim dinlenip huzur bulduğumuz yer. Apartmandan kurtulmak için burayı yaptık. Tüm dünya yeşil enerjiye giderken bizimkiler kömür santralı yapıyor. Diyecek bir şey yok başka. Halk birlik olup tepki vermeli. Yazık günah...”
"Ekmeğimiz gidecek"
76 yaşındaki çiftçi Hamit Erkan’ı evinin bahçesinde çapa yaparken yakalıyoruz. Acele kamulaştırma kararına karşı dava açan köylülerden biri olan Erkan’a arazisi babasından kalmış. Erkan, oldukça üzgün, şunları anlatıyor: “Doğduğumdan beri bu araziyle karnımızı doyuruyoruz. Bugüne kadar da çoluk çocuk baktık. Hayvancılık yapıyorum. Santral yapılırsa başımıza çare arayacağız. Hayvanlarıma arazi arayacağım. Bize ekmek kalmayacak. Devlet 5, 10 kuruş verir, vermez. Onu da bilemeyiz. Arazisi olmayan köylümüz zaten ne yapacak? Termik santral kurulursa bizim köy buradan dağılır. Hatta birçok köy dağılır.... Devlet inşallah ‘ellerinden ekmeklerini almayalım’ diye düşünür.”
"Hayatımız biter"
Kahvedekilerle vedalaşıp 20 yıldır Çayırdere’nin muhtarlığını yapan 78 yaşındaki Mustafa Dönmez’in yanına gidiyoruz. Dönmez, bizi neşeyle karşılıyor. Köye gelme nedenimizi anlatır anlatmaz, “Biz santrala karşıyız” diyor. 6 çocuğunu da tarlasından kazandıklarıyla büyütmüş. Dönmez’in 4 çocuğu da çiftçi olmuş. Dönmez, tarım arazilerinin köy için önemini şöyle anlatıyor: “Santral alanını kapsayan bölgeyi es geçtik diyelim, kalan topraklarımız da kullanılmaz hale gelecek. Termik santral yapılan yerlere giden arkadaşlar şu an oraların çok kötü durumda olduğunu anlatıyor. Rahatsızız.” Dönmez’le birlikte santral alanını dolaşıyoruz. Bölge, uçsuz bucaksız tarım arazisi. Mısır, buğday ve ayçiçeği ekilen araziler, yeni sürülmüş. Dönmez, “Burası bizim hayatımız. Santral hayatımızı yok edecek” diyor. Dönmez, daha sonra bizi evine davet ediyor. Tek katlı kerpiç evin, küçük bir serası, tavukları ve küçükbaş hayvanları var. Dönmez’in, 60 yıllık eşi Kadriye Dönmez (77), bizi uğurlarken, hayat sırrını da veriyor: “Sebzeni, meyveni yetiştireceksin. Çocuklarını organik besleyeceksin.”