Tunceli'nin Ovacık ilçesi Bilgeç köyü Çakılyayla mezrasında 15 Temmuz’da meydana gelen askeri mühimmat patlamasında 8 yaşındaki Ayaz ve 4 yaşındaki Nupelda Güloğlu kardeşler yaşamlarını yitirdi. Cismi henüz belirlenemeyen bir patlayıcı nedeniyle can veren kardeşlerin ölümüyle birlikte gözler yeniden toprağa saklı mayınlar ve benzeri patlayıcılara çevrildi. İçişleri Bakanlığı verilerine göre, 1984-2009 yıllarında mayınlar ve patlayıcı maddeler nedeniyle 1269 kişi yaşamını yitirdi, 5 bin 91 kişi de yaralandı. Mayınsız Bir Türkiye Girişimi’ne göre toprağa gömülü 1 milyondan fazla mayın var.
Mezopotamya Ajansı'ndan Semra Turan'ın haberine göre Mayınsız Bir Türkiye Girişimi’nin verilerine göre, sadece 2004 ile 2017 yılları arasında Bin 138 kişi anti-personel kara mayını ya da savaş artığı patlayıcılar nedeniyle yaşamını yitirdi, sakat kaldı. Hale toprağa gömülü olduğu tahmin edilen mayın sayısı ise, 1 milyon 3 bin 943. Toprağın altında gizli bu tehlikenin en çok bulunduğu kentler ise Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Antep, Hakkari, Hatay, Iğdır, Kars, Mardin, Siirt, Urfa, Şırnak, Tunceli ve Van.
Türkiye’de mayın kullanımına ilk kez 1956 yılında başlandı. Bu tarihten sonra özellikle 1991 ve 1998 yılları arasında sınır bölgeleri başta olmak üzere iç bölgelere de anti-personel kara mayınları döşendi.
Toprağa gömülü 1 milyondan fazla mayın var
Kısaca “Ottawa Sözleşmesi” olarak da bilinen “Anti-Personel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının, Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme”, 4 Aralık 1997 tarihinde Ottawa’da (Kanada) imzaya açıldı, 1 Mart 1999’da yürürlüğe girdi. Türkiye, Sözleşme’ye 2003 yılında taraf oldu. Sözleşme Türkiye açısından 1 Mart 2004’de yürürlüğe girdi.
İmzaladığı bu sözleşme ile 2008’e kadar stoklarındaki 3 milyon mayını imha etmesi gereken Türkiye, bunun çeşitli nedenlerle uzatarak ancak 2011 yılında stoklarındaki bu mayınları imha etti. Yine 2014 yılına kadar toprağa döşeli 1 milyondan fazla sayıdaki mayını çıkarma konusunda taahhütte bulunan Türkiye, bu taahhüdünü yerine getirmeyerek, 2022’ye kadar ek süre istedi.
Türkiye’nin elinde bugün araştırma ve eğitim için 9 bin 303 adet anti-personel kara mayını var. Patlamamış savaş gereçleri (UXO) ile birlikte savaştan arta kalan patlayıcılar (ERW) da önemli bir diğer sorun.
25 yılda 1269 kişi yaşamını yitirdi
İçişleri Bakanlığı'nın 1984-2009 yıllarını kapsayan raporuna göre, mayınlar ve patlayıcı maddeler nedeniyle 1269 kişi yaşamını yitirdi. Bunlardan 625’ini güvenlik personeli, 644’ünü siviller oluşturdu. Bu nedenle yaralananların sayısı ise, 5 bin 91 kişi.
"Mayın temizliği sınırda sürüyor"
Mayınsız Bir Türkiye Girişimi Koordinatörü Muteber Öğreten, son olarak Tunceli'de 2 kardeşin hayatına mal olan toprağa gömülü bu tehlikeler hakkında konuştu.
Türkiye’de mayın temizliğine 2017’de başlandığını, bunun da Doğu ve Güneydoğu’da sınır güvenliğinin yeniden düzenlenmesine ilişkin bir çalışma olduğunu söyleyen Öğreten, Irak ve İran sınırlarına yayılan çalışmaların 3 bölgeye ayrıldığını, bu çalışmaların 1. etabının tamamlandığını diğer etapların ise henüz başlanmadığını kaydetti.
Suriye sınırında ise hem mayınların temizlendiğini hem de sınır güvenliği için bir duvar örüldüğünü dile getiren Öğreten, buradaki çalışmaların hem mayın temizliği hem de sınır illerinin yeniden düzenlenmesi ile iç içe girdiğini kaydetti.
"Temizlik faaliyetleri oldukça yavaş"
Öğreten, “Türkiye öncelikle sınır bölgelerindeki mayınları temizleyip buradaki tecrübe ve deneyimlere dayanarak iç bölgedeki mayınların temizleyeceğine dair yeni bir program sunacağını belirtmişti. Ancak henüz daha böyle bir program için bildirimlerde bulunulmadı. Türkiye sözleşmedeki son tarihler itibariyle 2014’e kadar toprağa döşeli tüm mayınları temizleyeceğini söylemişti. 2013’te uzatma talebinde bulundu ve bu sürenin 2022’e kadar uzatılmasını istedi. Yapılan mayın çalışmalarına baktığımız bu temizlik faaliyeti oldukça yavaş. Türkiye’nin böyle giderse 2022’yi de yakalayamayacağı görülmekte. Bundan dolayı kaygılarımız artıyor” diye belirtti.
"Riskli alanların etrafı çevrilmiyor"
Ottawa Sözleşmesi'nde mayın temizliği ile birlikte şüphe duyulan bütün yerlerin tespit edilmesini salık verdiğini anımsatan Öğreten, “Sözleşme, bu alanlara sivillerin girişinin engellenmesi, yörede yaşayan halka farkındalık kazandırma, risk ve patlayıcı eğitimleri vererek bilinçlendirmeye yer verir. Ancak Türkiye’de yaygın bir şekilde şüphelenen mayın bölgelerinin çevrilmediği bilgisini alıyoruz. Talebimiz özelikle bölge okullarında çocuklara yönelik mayın risk ve patlayıcı eğitimlerinin bir müfredat dersi olarak verilmesidir. Mayın ve diğer patlayıcılar için de çalışmalar sürmelidir” dedi.