Spor

Tokyo, en başarılı olduğumuz Olimpiyat Oyunları mıydı?

Türk sporcular 2 altın, 2 gümüş ve 9 bronz olmak üzere toplamda 13 madalya kazanarak oyunlara katılan 206 ülke arasında genel klasmanda 35. sırada yer aldı

24 Ağustos 2021 16:31

İstanbul Bilgi Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokul Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Cem Tınaz

 

Modern dünyada elit sporda elde edilen başarı, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi içinde olan birçok ülke için bir “yumuşak güç” unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle 1970’li yıllardan günümüze değin ülkelerin elit spora verdikleri önem, sporda başarı kazanmak için yaptıkları yatırımlar arttı ve birçok ülkede merkeziyetçi politikaların önemi sürekli bir artış gösterdi. 

İzmir Bakırçay Üniversitesi’den Dr. Öğretim Üyesi Ümit Kuvvetli ile hazırladığımız analizde Tokyo Olimpiyatlarını yakın mercek altına aldık. Modern olimpiyat oyunlarının ilki olan 1896 Atina Olimpiyatlarında 9 farklı sporda 14 farklı ülkeden hepsi erkek olan 241 sporcu yarışmıştı. Geçtiğimiz günlerde tamamlanan Tokyo Olimpiyatlarına ise 33 farklı sporda 206 ülkeden 11037 sporcu yarıştı. Bu sporcuların 5386’sı kadındı. Yalnızca bu rakamların arasındaki farka bakmak bile 125 yıllık modern olimpiyat tarihindeki gelişimi ve küresel rekabetin ne denli artmış olduğunu gözler önüne seriyor. 

Tokyo Olimpiyat oyunlarına ve Türkiye’nin bu olimpiyatlarda almış olduğu sonuçlara dair birçok yorum yapıldı ve yapılıyor. Ancak bu yorumlar yapılırken gözden kaçırılmaması gereken birçok unsur var. Elit sporda başarı, birçok farklı değişkenin birbiri ile uyumlu şekilde ve yapısal durumlara uygun olarak bir araya gelmesi sonucunda elde ediliyor. Elit sporda elde edilen başarıyı getiren değişkenleri inceleyen birçok bilimsel araştırma mevcut. Bu araştırmalardan elde edilen bulgular finansman, doğru yapılandırılmış spora katılım politikaları, geniş bir sporcu havuzu, doğru işleyen yetenek tespiti ve gelişimi sistemi, uygun tesis altyapısı, nitelikli antrenörler ve destek personeli ile benzeri bazı değişkenlerin gerekliliğini ortaya koyuyor. Öte yandan bu araştırmaların bize söylediği iki önemli nokta daha var. Bunlardan ilki, bir ülkede başarı sağlayan bir stratejinin başka bir ülkede de başarı sağlama garantisinin olmaması. İkincisi de daha fazla yatırım yapmanın daha fazla başarılı olunacağı anlamına gelmemesi. 

Türkiye, 2000’li yıllardan bu yana politik öncelikleri içinde elit spora önem veren ve spora eskiye nazaran daha fazla kaynak ayıran bir ülke görünümü veriyor. Bu girişimlere paralel olarak elit spor gelişim sisteminin merkezi bir yapıya kavuştuğunu da söylemek doğru olacaktır. Ancak ülkemizde genelde yapıldığı gibi spordaki başarıyı yalnızca madalya sayısı üzerinden değerlendirmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Örneğin, birçok mecrada Türk sporcuların 2020 Tokyo Olimpiyatlarında almış oldukları 13 madalya ile 1948 Londra Olimpiyatlarında alınan 12 madalyayı geride bırakarak en başarılı sonucu aldığına yer verildi. Alınan sonucun büyük bir başarı olduğu konusunda hemfikiriz ancak 13, 12’den büyüktür diyerek bir sonuca varmak hata olur. Tokyo Olimpiyatlarında 33 sporda 50 disiplinde 339 tane yarışma gerçekleşti ve toplam 1080 madalya dağıtıldı. 2020 Tokyo Olimpiyatlarına 11000’den fazla sporcu katılırken Türk sporcular 2 altın, 2 gümüş ve 9 bronz olmak üzere toplamda 13 madalya kazanarak oyunlara katılan 206 ülke arasında genel klasmanda 35. sırada yer aldı. 1948 Londra Olimpiyatlarına ise 19 farklı sporda toplam 411 madalya dağıtıldı. 4100 sporcunun yer aldığı Londra Olimpiyatlarında ise Türk sporcular 6 altın, 4 gümüş ve 2 bronz madalya alarak oyunlara katılan 59 ülke arasında genel klasmanda 7. sırada yer almıştı. Özetle bundan 70 sene önceki rekabetle bugünün rekabetini karşılaştırmanın pek gerçekçi ve mümkün olmadığını söyleyebiliriz. 

34 bin nüfuslu San Marino, 5 sporcu ile temsil edildiği Tokyo'da 3 madalya kazandı

2020 Tokyo Olimpiyatlarına biraz daha yakından bakmak günümüzde elit spordaki uluslararası rekabeti daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunlarına 206 ülke katıldı, en az 1 madalya alan ülke sayısı 93 iken en az 1 altın madalya alan ülke sayısı ise yalnızca 65 idi. Toplamda 11000’den fazla sporcunun katıldığı oyunlarda Amerika Birleşik Devletleri 613 sporcu ile en fazla sporcuyla temsil edilen ülke oldu. 101 ülke, 10 veya daha az sayıda sporcu ile katılım sağladı. Katılımcı sayısına göre alınan madalya sayısına baktığımızda, yalnızca 5 sporcu ile temsil edildiği halde 3 madalya kazanan San Marino en başarılı ülke oldu. Bermuda ise 2 sporcu ile temsil edilip 1 madalya aldı. Gürcistan ve Ermenistan ise bu ülkeleri takip ediyor, Gürcüler 30 sporcu ile temsil edilip 8 madalya aldı, Ermeniler ise 17 sporcu ile temsil edilip 4 madalya aldılar. 

100 sporcudan daha fazla sayıda sporcu ile Tokyo Olimpiyatlarına katılan ülke sayısı ise 32. Bunların içinde Çin ve Rusya, katılımcı başına düşen 0.216 madalya ile diğer ülkelerin önündeler. ABD ve Büyük Britanya ise sırasıyla 0.184 ve 0.173 madalya ile bu iki ülkeyi takip ediyorlar. Bu 4 ülkeden sonra benzer madalya sayısına sahip olan 5 ülke var. Hollanda, İsviçre, Ukrayna, Macaristan ve Türkiye. Bu ülkelerin katılımcı başına madalya sayıları 0,131 ile 0,120 arasında ve birbirine çok yakın. 

Ülke nüfuslarına göre değerlendirildiğinde ise, yine San Marino ilk sırada yer alıyor, yaklaşık 34 bin nüfusa karşılık 3 madalya kazandılar. Milyon nüfus başına kazanılan madalya bazında yapılan bu sıralamada 2. sıradaki ülke yine Bermuda, 3. sırada da Grenada yer alıyor. Nüfusu daha büyük olan ülkelere baktığımızda ise milyon başına düşen madalya sıralamasında 1 milyon nüfus için 4.15 madalya kazanmış durumda olan Yeni Zelanda ilk sırada yer alıyor. Jamaika 3,04, Slovenya 2,4, Hollanda 2,1, Macaristan 2,07, Gürcistan 2,0 ile üst sıralarda. Bizim bu kriter için değerimiz ise 0,15 ve bu kritere göre, olimpiyata katılan ülkeler arasında 69. sıradayız. Bu kriterde benzer olduğumuz ülkeler Ekvator, Tunus, Türkmenistan, Özbekistan, Venezuela. Nüfusu bizimle benzer olan Iran (84 milyon nüfus ile 7 madalya, Almanya 83,7 milyon nüfus ile 37 madalya kazanmış. Tokyo Olimpiyatlarında İran 66, Almanya ise 425 sporcu ile temsil edildi. Bu kritere göre en büyük hayal kırıklığı dünyanın en kalabalık ülkesi olmasına karşın sadece 7 madalya kazanmış olan Hindistan. Yine bu kritere göre 1 milyon nüfusa 0,34 madalya ile ABD 60., 0,487 madalya ile Rusya 41., 0,06 madalya ile Çin ise 78. sırada yer alıyor.  

Anlaşılacağı üzere ülkeleri başarılı veya başarısız addedebilmek, dikkate alınan kriterlere bağlı olarak değişiklik gösterebiliyor. Ülkeler sosyal, kültürel, coğrafi ve ekonomik açıdan çok farklı özelliklere sahipler ve sadece kazanılan madalya sayısına bakarak ülkeleri karşılaştırmak ve aynı tabloda sıralamak her şeyi göstermeyebilir. Türkiye açısından son bir değerlendirme yapacak olursak, genç nüfusumuzun potansiyelini tam olarak ortaya çıkartabilecek sistemlerin geliştirilmesine devam edilmesi gerekiyor. Sporcularımız son yıllarda çok daha sistemli bir programın içinde yer alıyorlar. Gençlik ve Spor Bakanlığı Federasyonlarla yakın ilişki içinde ve işlevsel denetleme mekanizmaları var. Ancak spor branşlarının kendine has özellikleri göz önüne alınarak uygulamada farklılaşması gereken noktalar da mevcut. Olumlu girişimlerin sonuçlarını görmeye başladık; modern olimpiyat tarihinde toplam 66 madalya kazanmış olan Türk sporcular bu başarılarını 9 farklı branşta elde ettiler. 2016 Olimpiyatlarına kadar bu sayı 6 idi, olimpik spor statüsüne yeni kavuşan karatenin yanı sıra okçuluk ve jimnastikte ilk kez madalya kazanmış olmamız geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. Bu sonuçlar alışılagelmiş sporların dışında başarılı olabildiğimizi gösteriyor. Birçok branşta kadın sporcularımızın elde ettiği sonuçlar, kadın güreşi ve boksunda ilk kez alınan madalyalar büyük takdiri hak ediyor. Öte yandan madalyaları bir kenara bırakıp sporcularımızın genel klasmanda aldıkları derecelere baktığımızda da belirgin bir iyileşme görüyoruz. Elit spor gelişimi, sistemli, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir yaklaşım ve medya, sponsorlar gibi önemli paydaşların sürece katılımını gerektiriyor. Bu kritik unsurları göz önünde bulundurarak sistemli çalışmaya devam edersek yalnızca madalya sayısının değil spor sayesinde hayatına değer katan çocukların ve gençlerin sayısının artması da kaçınılmaz olacaktır.