Gündem

TİP'li Erkan Baş: Cumhurbaşkanı 46 yaşında emekli oldu mu? Herkesi 46 yaşında emekli yapalım

“Bu Parlamentoda zaten işçiler, emekçiler adına pek bir şey yapılmıyor”

18 Ekim 2018 13:06

TBMM Genel Kurulunda dün gece yarısından sonra kabul edilen Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Torba Kanun teklifi görüşmelerine emeklilikte yaşa takılanlar düzenlemesine sıcak bakmadığını “Dünyanın hiç bir yerinde 38 yaşında emeklilik diye bir uygulama yoktur. 48 yaşında emekli olan bir kişi dahi yaklaşık 30 yıl sistemde kalacak” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın emeklilik yaşı damgasını vurdu. Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Erkan Baş,   kürsü konuşmasında Google’de yaptığı aramaya dikkat çekti ve “Bir baktım ki 46 yaşında emekli olmuş.  Elinizi vicdanınıza koyun. Cumhurbaşkanı 46 yaşında emekli oldu mu? Herkesi 46 yaşında emekli yapalım. Niye bundan kaçınıyorsunuz” diye sordu. Baş, iktidara, “Yönetenleri zenginleşen toplumlar fakirleşir. Yönetenleri zenginleşen toplumlar acı çeker. Şimdi, siz zenginleşiyorsunuz ve zenginleştikçe halkımız acı çekiyor” dedi.

 TİP Milletvekili Erkan Baş’ın Genel Kurul konuşması şöyle:

''Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, değerli arkadaşlar, yine önümüzde bir kanun teklifi var, onun üzerine konuşuyoruz. Ben de hepiniz gibi kanun teklifini elime alınca önce bakmaya çalışıyorum, sonuçta buraya ciddi bir görevle geldik. Tabii, kim ne için geldi bilmiyorum ama ben kendi adıma seçim döneminde bu ülkenin işçilerine, emekçilerine, yoksullarına söz vermiş bir arkadaşınızım. Dedik ki: "Biz o Parlamentoya gideceğiz, sizin sesiniz olacağız, sizin sözünüzü o Parlamentoya taşıyacağız, o Parlamentoda size karşı, sizi hedef alan yasalar çıktığında elimizden geldiğince bunun karşısında durmaya çalışacağız, hani karşısında duramıyorsak da tarih önünde bunları mahkûm etmeye, bunların adını koymaya çalışacağız

Şimdi, arkadaşlar, bu teklifi de elime alınca aynı şeyi yaptım. Yani bu teklif, Türkiye'deki milyonlarca işçi için, emekçi için, yoksul için ne ifade ediyor? Bakın, açık söyleyeyim, hiçbir şey ifade etmiyor. Şaşırtıcı bir şey mi? Değil. Ya, bu Parlamentoda zaten işçiler, emekçiler adına pek bir şey yapılmıyor, tam tersi yapılıyor hep, her türlü yasa önerisi patronların, zenginlerin çıkarları için uygulanıyor.

Tabii, siz bundan mutlu olabilirsiniz, belki bazı arkadaşlarımız "Ben patronlar için bu Parlamentodayım, onları zengin etmek için buradayım." diye düşünüyor olabilirler ama açık bir şey söyleyeceğim, baştan söyleyeceğim bunu, Türkiyeli emekçiler, işçiler, yoksullar da bu Parlamentoyu izliyorlar ve bunları unutmayacaklar.

Bakın, biz burada kanun tartışıyoruz, bu ülkede gencecik bir öğretmen kardeşimiz, cebinde 10 lira parasıyla ve bir mektupla canına kıyıyor. Niye canına kıyıyor? Atanamadığı için, işsiz olduğu için canına kıyıyor. Biz neyi tartışıyoruz? Ben, biliyorsunuz yeniyim bu Parlamentoda, geldiğim günden beri önüme gelen toplam yasalara bakıyorum, hepsinde aynı şey var arkadaşlar. Alelacele, panikle önümüze gelen yasalara bakıyorum. Ne gelmiş önümüze? Bedelli askerlik gelmiş, Kalkınma Bankası gelmiş, kumar yasası gelmiş, bu trafik cezası gelmiş. Hepsinin mantığı aynı; Meclis hiçbir şey yapmıyor, "para", "para", "para" diye bağırıyor. Yani memleketi götürdünüz uçurumun kenarına bıraktınız, yıkımın eşiğine getirdiniz ekonomik krizle, ondan sonra "Vatandaşın parasını nasıl alacağız da bu ekonomik krizden kurtulacağız?" diye burada sabahlara kadar çalışıyoruz. Keşke daha çok çalışsak da memleketin yoksullarına, halkına bir faydamız olsa, çalışmaktan şikâyetimiz yok ama patronlar için çalışmaya isyan ettiğimizi açık açık söyleyeceğim.

Şimdi, bakın, Trafik Yasası tartışıyoruz. Bir kere buradan gelen parayla ekonomik kriz falan çözülmez de işin mantığını anlamanız için söylüyorum. Trafikte insanların hayatını kaybetmemesini istiyorsak, bir kere otomotiv patronlarına hizmet etmekten vazgeçeceğiz. Yani siz, dünyanın en mantıksız ulaşım biçimini sadece patronlar daha fazla para kazansın diye insanların önüne getirirseniz, kentleri sadece ve sadece betonlarla yığarsanız, trafik kazaları olacak ve insanlar ölecek arkadaşlar. Patronlar kâr etsin diye trafikte insanlarımız ölüyor bizim. Bunları konuşmamız gerekirken cezayla, sopayla insanları eğitmeye çalışıyoruz. Olacak şey değil. Bunu burada açıklıkla ifade etmek istiyorum.

Şimdi, arkadaşlar, aslında bir tek faydası oldu bu kanun teklifinin gelmesinin. Ne oldu? Emeklilikte yaşa takılanları da tartışma şansımız oldu.

Şimdi, ben, tabii, o komisyon toplantısında yoktum. Dışarıdan izledim ve halkımızın büyük bir talebi var emeklilikte yaşa takılanlar diye, onu izliyoruz, onun sesi olmaya da çalışıyoruz. Tartışmaları izledik, sonra Cumhurbaşkanı çıktı bir konuşma yaptı. Ne dedi Cumhurbaşkanı? "Ekonomik bir kurtuluş savaşı veriyoruz." Buradan yola çıkarak da diyor ki: "Biz ekonomide bir kurtuluş savaşı verirken böyle büyük bir yükü ülkemizin, milletimizin sırtına bindirmeye hakkımız var mı?"

Bakın, samimiyetle söylüyorum. Dün gece saat on bir buçukta bu haberi okudum. Aklıma geldi ya, şeytan dürttü deyin siz; acaba bu beyefendi ne zaman emekli olmuş diye Google'a yazdım. Bir baktım ki 46 yaşında emekli olmuş. Ya arkadaşlar, elinizi vicdanınıza koyun. Bakın, biz diyoruz ki: Cumhurbaşkanı 46 yaşında emekli oldu mu? Herkesi 46 yaşında emekli yapalım. Niye bundan kaçınıyorsunuz? Şimdi meselemiz şurada: Bakın, çok basit bir denklem vardır. Yönetenleri zenginleşen toplumlar fakirleşir. Yönetenleri zenginleşen toplumlar acı çeker. Şimdi, siz zenginleşiyorsunuz ve zenginleştikçe halkımız acı çekiyor. Neymiş? Avrupa'da 38 yaşında emekli olan var mıymış? Arkadaşlar, 2 milyon çocuk işçi var bu ülkede. Çocuğu 15 yaşında, 14 yaşında atölyede çalıştırırken konuşmuyoruz ama emekliliğe geldiğinde konuşuyoruz. Bu ülkede ortalama yaşam süresi resmî rakamlara göre 75 deniyor ama hepimiz biliyoruz ki…

Şimdi, ortalama yaşam süresi 75 ama işçiler, emekçiler, alın teriyle yaşayanlar kaç yıl yaşıyor diye baktığımızda ortalama 67'ye düşüyor arkadaşlar. Siz ne diyorsunuz insanlara? Siz insanlara diyorsunuz ki: "65 yaşına kadar bekle." Ya, bu kardeşim iki yıl sonra muhtemelen ölecek, vefat edecek, aramızdan ayrılacak, 40 yıl çalıştı, çalışırken de öldü. Sizin iktidarınız döneminde insanlar çalışırken ölüyor, çalışamadığı için ölüyor. Bir de emekli etmeden önce "Mezarda emekli olacaksınız." diyorsunuz. Ondan sonra da "Biz ne yaparsak halkımız için yapıyoruz." diyorsunuz.

Tekrar uyarıyorum sizi arkadaşlar, net: Yöneticileri zenginleşen toplumlar fakirleşir. Siz zenginleştikçe halk fakirleşiyor. Elinizi vicdanınıza koymaya çağırıyorum.''