İngiltere'de yayımlanan Times gazetesi "Vekalet Savaşları" başlıklı başyazısında Libya'daki çatışmaları inceledi. Gazete, Libya'nın kaderini muhtemelen "Erdoğan ve Putin'in çelişkili ilişkisinin" belirleyeceğini yazdı.
Rusya ve Türkiye'nin Berlin'deki barış konferansında ateşkes için attığı imzaların mürekkebi kurumadan Libya'da çatışmaların tekrar başladığını belirten gazete, Trablus merkezli Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Fayez el Sarraj'ın "Hafter bugüne kadar Trablus'a girmeyi başaramadı ve bundan sonra da başaramayacak" sözlerini aktardı.
Sarraj'ın açıklamasındaki "iyimserliğin" Türkiye sayesinde mümkün olduğunu belirten Times, ülkenin doğusunu kontrol eden Halife Hafter'e bağlı güçlere Rusya'nın Wagner şirketi üzerinden paralı asker gönderdiğini, Türkiye'nin ise Sarraj'a destek için askeri danışmanlar, savaş uçaklarına karşı savunma araçları, zırhlı araçlar ve 2 bin Suriyeli paralı asker yolladığını yazdı.
Gazeteye göre bu adımlar Hafter'in Trablus'u ele geçirme planlarını alt üst etti.
Times bu gelişmenin etkisini ise şöyle aktardı:
"Bu, Mareşal Hafter yönetiminde bir diktatörlük ihtimalini azaltırken Libya'nın iç savaşında yeni ve kaçınılmaz bir şekilde kanlı olacak yeni bir sayfa açıyor. Mareşal Hafter petrol tesislerini ele geçirip ihracatı engelleyerek için Trablus hükümetini ana gelirinden etti ve hayatı zorlaştırdı.
"Bu dünyanın geri kalanına tehdit oluşturuyor. Libya'nın Akdeniz'de 1100 millik sahili var ve binlerce göçmen Avrupa'ya riskli yolculuklarına oradan başlıyor."
'Batı'nın Libya yaklaşımı kaotik'
Times, Batı'nın Libya'ya yaklaşımının kaotik olduğunu anlattı:
"Washington resmen Sarraj hükümetini desteklese de Başkan Trump açıkça Mareşal Hafter'i övdü. Avrupalı güçlerin Libya'ya yaklaşımı da daha tutarlı değildi: İtalya AB'nin resmi tavrında olduğu gibi Sarraj'ı desteklerken Fransa, ülkeyi sert yönetimiyle istikrara kavuşturacağı umuduyla Hafter'e sempatik yaklaşıyor."
Gazete Libya'nın geleceğinde Türkiye ve Rusya'nın oynayacağı rol konusunda ise şu ifadeleri kullandı:
"Libya'nın geleceği muhtemelen sınırları dışında; özellikle de Erdoğan ve Putin'in çelişkili ilişkisiyle belirlenecek. İki ülke hem düşman hem müttefik: ABD'nin bölgedeki stratejik etkisini azaltmak isterken Batı'nın geri çekilmesiyle oluşacak vakumu doldurmak için birbirleriyle sert bir çekişme içindeler.
"Libya'daki düşmanlıkları İdlib'deki bir diğer çatışma ile daha karmaşık hale geldi. Erdoğan bir zamanlar Libya'da ve Suriye'de iki tarafın birbirine çeşitli tavizler verebileceğini umuyordu ama Ankara'nın vekillerinin iki cephede de güç kaybetmesiyle böyle bir anlaşma gündemden kalktı. Batılı güçler bu çatışmanın sponsorlarını geri çekilme sözlerini tutmaya zorlayamazsa, daha fazla kan çatışma yaşanacak. Libya ve Avrupa bundan zarar görecek."
'Sahadaki tablo değişti'
Times, Sarraj ile bir söyleşiye de yer verdi. Gazete Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Sarraj'ın "Savaşın kaderi değişti ama paramız bitti" sözlerini başlığa taşıdı.
Gazetenin muhabiri Anthony Loyd'a konuşan Sarraj, "Durum felaket. Libya'da istikrar çağrıları yapan uluslararası toplum petrol ihracının engellenmesine karşı hiçbir eylemde bulunmadı. Petrol Libyalıların ana geçim kaynağı. Şimdi bütçemiz için Merkez Bankası rezervlerini kullanmamız gerekecek" diyor.
Loyd, Hafter'in petrol ihracını engellemesinin Libya ekonomisine 1,4 milyar dolarlık zarar verdiğini ve Hafter saflarında savaşmak için Suriye'den Esad yanlısı savaşçıların da ülkeye götürüldüğünü aktarıyor.
Sarraj ise söyleşide kendisine destek olmak için gelen Suriyeli savaşçıların varlığına da kabul ediyor ve "Evet burada artık Suriyeliler de var. Ama onların buradaki varlığına odaklanırken, diğer tarafta Çadlı ve Sudanlı paralı askerlerin olduğunu göz ardı etmek doğru olmaz" diyor.
Times'a konuşan Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin komutanlarından Hacı Yusuf Amin ise şunları söylüyor:
"Sahadaki durumumuz çok kötüydü. Silahlarımız arasındaki fark çok büyüktü. Fakat [Türkiye ile] anlaşmadan sonra çok sayıda silah aldık ve artık İHA'larımız da var. Hâlâ güçlerimiz denk değil ama artık Hafter'in Trablus'u alma imkanı kalmadı.
"Hafter güçleri buraya 1200 kilometre öteden lojistik sağlamaya çalışıyor. Biz ise Misrata'dan iki saate buraya gelebiliyoruz. Bir noktada pes edeceklerdir."