Gündem

Denetleme Kurulu'ndan THK'da kayyım yönetimine suçlama: Salgın hastalık kasıp kavururken neden uçak satış ihalesi yapıldı, kurum mülkleri niye satışa çıkarıldı?

Türk Hava Kurumu Merkez Denetleme Kurulu üyeleri, kayyım yönetimine ağır eleştiriler yöneltti: Bu günlerde yapılacak her türlü satışın şaibe içerdiği bilinmelidir

14 Nisan 2020 21:13
T24 Haber Merkezi

Türk Hava Kurumu (THK) Merkez Denetleme Kurulu üyeleri Bayram DumanMuzaffer Başer ve Gökhan Doğan, ortak bir açıklamayla kurum yönetimine ağır eleştiri ve suçlamalar yönelttiler. "Salgın hastalık insanlığı kasıp kavururken, gündelik hayat durmaya yüz tutmuşken kayyım heyetinin THK uçaklarının satışı için ihale düzenlediği" belirtilen açıklamada, "kurum mülklerinin hiçbir yokken neden satıldığı" da sorgulandı.

Açıklamada, "Kurumu yönetenler yangın dönemine hazır mı? Yoksa yine yangınları yaşayacak, yine uçaklarla ilgili gerçek dışı beyanatlar da mı bulunacaksınız diye sormazlar mı? THK’na yürekten inanan insanların bağışladığı taşınmazları yine bu sağlıksız dönemde neden satışa çıkardınız? Sağlık Bakanlığımız her saniye bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek adına insanlarımızın bir araya gelmemesini teşvik ederken siz insanları ihale gibi etkinliklerde bir araya gelmeye neden zorluyorsunuz? Bu şartlar altında hiçbir aciliyeti bulunmayan konularda kararlar alarak kurumun mülklerini neden satışa çıkardınız? Size kayyım olarak gidin mal varlığını satın, içini boşaltın diye mi görev verildi? Devletin zaruri olmayan tüm işlemleri durdurulmuş iken bu satış ısrarları niyedir?" soruları yöneltildi.

Ortak açıklamanın sonunda, "Gizli kapılar ardında THK’na zarar verecek davranışlardan uzak durmanızı, yapmakta olduğunuz ihaleleri derhal sonlandırmanızı, ülkemizin ve dünyanın sağlık sorunları ile uğraştığı bu günlerde yapılacak her türlü satışın şaibe içerdiğinin bilinmesini, görevlendirildiğiniz altı ay içinde kuruma hiçbir katkı sunamadığınız açık bulunduğundan görevi derhal olağanüstü genel kurul yaparak asli sahipleri olan THK delegelerinin seçeceği bir yönetime terk etmenizi kamuoyu önünde sizlerden talep ediyor, hukuka saygı duymaya davet ediyoruz" denildi.

THK Merkez Disiplin Kurulu üyeleri Bayram Duman, Muzaffer Başer ve Gökhan Doğan imzasıyla "Basına ve kamuoyunun bilgilerine" başlığıyla yapılan ortak yazılı açıklama şöyle:

"Türk Hava Kurumu’na ait orman yangınlarında kullanılan uçakların ihale usulü ile satılacağı haberlerine dair 13.04.2020 tarihinde kayyum heyeti tarafından bir basın açıklamasında bulunularak bu uçakların mevcut yangın filosunda kullanılan uçaklar olmadığı, uzun süredir kullanılmadığı gibi algı yönlendirici açıklamalarda bulunulmuştur. Dünya çapında boy gösteren bir salgın hastalığın bütün insanlığı kasıp kavurduğu gibi ülkemizde de günden güne ağırlaştığı malumunuzdur. Gündelik hayatın durmaya yüz tuttuğu, her birimizin sağlığının tehdit altında olduğu böylesine kritik günlerde ısrarla kayyum heyeti tarafından ihale yapılmış ve 3 firmanın teklif verdiği öğrenilmiştir.

THK 2010-2015 yılları arasında gerçek ekonomik veriler dışında borçlanmalar ile ağır bir yük altına sokulmuş ve dönemin Genel Başkanı hatalı icraatlarından ötürü yıllardır mahkemelerde yargılanmaktadır.

2018 yılı Ekim ayındaki THK Olağan Genel Kurulu'nda Ahmet Bertan Nogaylaroğlu, Türk Hava Kuvvetleri Komutanı tarafından dayatılarak genel başkan seçtirilmiştir. Bu şahıs iş başına gelir gelmez devletin idari ve yargı süreçleri devam eden ve kamuoyunca da tamamıyla bilinen 2010-2015 dönemine ait usulsüzlük tespitlerini yeni yaşanıyormuş gibi gündeme taşımış; bilinçli ve planlı olarak kamuoyunda‘THK’da neler oluyor’ algısı yaratılmıştır. Böylece zaten desteğe muhtaç olan THK’yı yeni bir türbülansa sokup kamuoyuna asılsız bilgiler taşıyarak milletimizin destek ve güvenini yok etmek suretiyle kapatılması çalışmaları başlatılmıştır.

Ne yazık ki tüm kamuoyu bu dönemde basın yoluyla iğfal edilmiş ve THK camiasının gerçek sahipleri olan şubeleri ve delegeleri yalnız bırakılmaya çalışılmıştır.

Bu durumun basına da yansıyan çeşitli usulsüz ve yolsuz tasarruflarla ayyuka çıkması üzerine 2018 yılında seçilmiş Merkez Denetleme Kurulu tarafından Haziran 2019’da Olağanüstü Genel Kurul talebinde bulunulmuştur. Dönemin Genel Başkanı Ahmet Bertan Nogaylaroğlu keyfi ve THK’ya zarar veren icraatlarının İçişleri Bakanlığımız ve tüm devlet birimlerimize şikâyet edilmiş olmasına rağmen genel kurul yaptırılmaması için mücadele etmiştir. Bu direnç neticesi Haziran 2019 sonunda Genel Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu üyelerinin tamamına yakını asıl ve yedekleri ile birlikte istifa etmiş ve bu hukuksuzluğa dikkat çekmek istemiştir.

Yaşananların defalarca basın toplantısı yapılarak anlatılmasına rağmen baskılarla kamuoyunun bilgilenmesi engellenilmiş ve kötü gidişat ne yazık ki durdurulamamıştır."

'Cumhurbaşkanlığı ve İçişleri'ne defalarca müracaat ettik'

MDK olarak iki kez tüzükte ve yasalardaki yetkimize dayanarak olağanüstü genel kurul talep etmiştik. Bu girişimlerimiz yanlış yönlendirilen mahkemeler marifetiyle ihtiyati tedbir kararı verdirilerek engellendi. Kullanmakta olduğumuz yasal haklar çerçevesinde haklılığımızın yıllar sonra sübut bulacağına olan inancımız tam olsa da 'Geciken adalet, adalet değildir!' sözünün anlamına vurgu yapmak isteriz.
Bu süreçte Cumhurbaşkanlığı ve İçişleri Bakanlığı'na defalarca yazılı müracaat ettik. THK’yı felakete sürükleyen bu gerçek dışı algı operasyonunun Devlet Denetleme Kurulu ve İçişleri Bakanlığı müfettişlerince ivedilikle incelenerek açıklanması talep ettik.
Fakat görevlendirilen müfettişlerin bugüne kadar kamuoyu ile ve THK ailesi ile paylaştığı bir sonuç olmamıştır.

Sulh Hukuk Mahkemesi'nin yasalarla belirlenmiş görevi, organları bulunmayan, üyelerinin 1/5 çok daha fazlasını temsil eden delegelerin istemi ve Merkez Denetleme Kurulu'nun talebi doğrultusunda olağanüstü genel kurulu toplamak üzere kayyum heyeti atamaktı. Fakat mahkeme böyle yapmamış, emsali görülmemiş bir şekilde THK’nu yönetmek üzere Ekim 2019'da kayyum heyeti atanması kararı vermiştir.

Kayyum heyeti iş başında bulunduğu son 6 aylık sürede,THK şube başkanlıklarının tüm gelirlerine el koyup bu şubelerin kiralarını, elektrik, su, telefon, internet, doğalgaz, sayman maaşları ve sigorta primlerini yatırmayarak onları kendiliğinden feshe zorlamaktadır.

Aynı süreçte kendilerini görevlendiren mahkemeye defalarca müracaat ederek hiçbir somut gerekçe sunulmadığı halde istedikleri her konuda ek kararlar aldırmaya devam etmişlerdir. Mahkemeye ayrı yapılar olan THK Vakfı ve THK Üniversitesi hakkında dahi tedbir kararı verdirebilmişlerdir.

Aynı mahkeme THK şubelerinin 2020 yılı Mart ve Nisan ayı içerisinde yapmak zorunda oldukları 3 yıllık dönem sonu olağan genel kurullarının kayyum heyetinin istediği ilerideki belirsiz bir tarihte yapılması için ihtiyati tedbir kararı vermiştir.

Yine aynı sayın mahkeme, Genel Kurul tarafından seçilen ve yasal olarak görevinin nasıl sona ereceği belirli olan Merkez Denetleme Kurulumuzun görevden alınması için kayyuma yetki veren ihtiyati tedbir kararı dahi vermiştir.

Türk hukuk tarihinde emsalleri olmayan bu kararlar ile ilgili hukuk mücadelemiz sürmektedir."

'Aktif siyaset içindekilere de ücret ödeniyor'

"Tüm bu gelişmeler yaşanırken diğer yandan THK’nun 1929 yılında kazandığı Uluslararası Havacılık Federasyonu yetkilerinin elinden alınmak istemesine karşı açtığı davalardan birisi Ahmet Bertan Nogaylaroğlu tarafından geri çekilmiş, diğeri de bu kayyum heyeti tarafından hukuk servisine emir verilerek takipsiz bırakılmıştır. Tüm bu işlemler için hiç gerekmediği halde dışarıdan kendilerine yakın isimlerden hukuk hizmetleri satın alınmış ve halen aynı kişilere hukuk danışmanlığı adı altında yüksek ücretler ödenmektedir. Ücret ödenenler arasında aktif siyasi yaşamda bulunanlar dahi olduğu kurum kayıtlarına bakılınca anlaşılacaktır.

Bu süreçte kasten ve basiretsizce, devlet idaresi eliyle THK’nın başına geçirilen kişilerin yaptığı yanlış ve ağır zarar verici uygulamalar neticesi 2019 yılındaki büyük orman yangınlarında, yangın söndürme uçaklarımız yerde iken dönemin Genel Sekreteri (Emekli Albay) Rafet Yavuz tarafından Genel Başkan Ahmet Bertan Nogaylaroğlu ile birlikte hareket edilerek orman yangın ihalesini zannımızca almamak için aşırı yüksek teklifler verilmiştir. Pazarlık sürecinde davete gerçekçi olarak iştirak edilmemiş, ihale alınmayarak Türkiye Rus yangın helikopterlerinin pazarına dönüştürülmüştür. Hemen ardından Orman Bakanı tarafından THK’yı suçlayan, kastını aştığını düşündüğümüz gerçek dışı açıklamalarda bulunulmuş ve THK ismi ve ailesi mağdur edilmiştir. Genel Sekreter Rafet Yavuz bu kez Rus Sputnik radyosuna demeçler vererek gerçekleri başka bir algıya yönlendirmiş ve ülkemiz ile THK aleyhine kasten yanıltıcı beyanlarda bulunmuştur. Bu eylemlerin baş müsebbibi olan Ahmet Bertan Nogaylaroğlu yerine mahkeme kayyım atamış olmasına rağmen aynı Rafet Yavuz bugün 4 yıllık görev süresi dolmadan hukuksuzca görevden alındığı kayıtlar ile sabit olan THK Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeleri arasında görev yapmaya da devam ettirilmektedir."

'En kıymetli mülk'ün durumu

"THK’nın en kıymetli mülkü olan ve Laleli Otel olarak bilinen taşınmazı hakkında kötü kiralama şartlarına karşı eski dönemde aldırılan tahliye kararları önce Ahmet Bertan Nogaylaroğlu ve Rafet Yavuz tarafından görüşmelerle ortadan kaldırılmaya çalışılmış, gelen tepkiler üzerine işlem tesis edilememiştir. Bu kez kayyum heyeti tarafından süreç ilave hukukçulara bir süre ödemeler yapıldığı halde sıkı takip edilmeyerek kazanılmış dava istinaf aşamasında kaybedilerek, bu kez de temyiz aşamasında kazanılacağı ileri sürülmeye başlanmıştır.
Tutuklanarak görevinden uzaklaştırılan Genel Başkan tarafından piyasa şartlarının çok altında ve yetkisiz olarak tesis edilen işlemlerle, 3. kişilere oturduğu yerden THK ya ödenen kiradan daha fazla gelir getiren işlemler tesis edilen Laleli Otel THK’nun tüm ekonomik sorunlarına çözüm getirebilmek imkanına sahip iken THK aleyhine süreç gelişimi her nasılsa devam ettirilmektedir.

THK geçmiş süreçte aynı gelirlerle ve yoğun giderleri ile mücadelesine devam etmiş; büyük katma değerleriyle ülke ekonomisine, sanayisine, turizmine sporuna ve gençliğine büyük fayda sağlamıştır. Bu denli faydası olan bir kurumun bu süreçte tasfiyesi anlamına gelebilecek davranışların bugün de yapılan ihaleler ile sürdürülmeye çalışıldığına üzülerek şahit olmaktayız."

'Salgın sırasında uçak satış ihalesi sürdürülürse...'

"Piyasaların salgın hastalıktan dolayı normal hareket edemediği aşikâr olan bir dönemde ihale yoluyla da olsa, hiç kullanılmıyor dahi olsa, uçakların ülke eğitimine ve ekonomisine kazandırılması mümkün iken satılmaya çalışılması, adrese teslim kuşkusu doğurmakta ve bu şartlar altında yapılan ihalenin sıhhatini tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bu ihalenin sürdürülmesi halinde 3. kişiler hukuk önünde ihaleyi kazanan ve alan kişiler olarak korunacak, yapan kişiler aleyhinde açılan davalar yıllarca sürecek ve hiçbir sonuç elde edilemeyecektir. Bu senaryolar defalarca yaşanmış ve tüketilmiştir.

Bakım maliyetleri ve parça tedariklerinde güçlükler bulunduğu yolundaki haberler 'uçakları alan kişiler bunları çöpe mi atacak'  sorusuyla zihinlerde çok kolay karşılıkları olduğu belirlidir. Her yıl yapılan ground sigortası CL-215 ler için de tüm uçaklar içinde yapılmaktadır. Mademki THK iyi yönetilmediği için yasada karşılığı olmadığı usulle Yönetici Kayyumu atandınız bunları kullanılır hale getiriniz, ülkeye yararlı konuma alınız, Orman Yangını mevsimi geliyor, ülke ormanları yangınlarda heba edilmesin demek yerine neden sigorta giderini gerekçe yapıyorsunuz?"

Neden? Neden? Neden?

"Bu uçakların ülke genelinde hiçbir alt yapısı olmadan açılan Havacılık Bölümleri eğitiminde kullanılması için yüksek öğretim kurumlarımıza satılmasını hiç düşünmediniz mi? Bu ülke için, ülkenin kurumu için daha hayırlı bir hizmet olamaz mı?

Tüm bunları halen daha görevde bulunan Merkez Denetleme Kurulu olarak bizlerle istişare ederek yapsanız bu kurumun daha hayrına olmaz mı? Sordunuz mu? Denetleme görevimiz olmasına rağmen ve yazılı olarak inceleme konuları talep edilmesine rağmen inceleme için gerekli kolaylıkları sağlamak yerine neden bu satışları tercih ediyorsunuz?

CL-215 pilotlarını neden serbest bıraktınız? Bu uçakların bakımını yaptınız mı? Nisan ayında tüm bu hazırlıkların bitmiş olması gerekmez mi?
Haziran-Ekim ayları ülkemizde orman yangınları dönemidir. Önceki THK yöneticileri madem bu işleri doğru yapamadığı için görevlendirildiniz tüm bu hazırlıklar doğru yönetenler olarak hazır mı?
Yoksa yine yangınları yaşayacak, yine uçaklarla ilgili gerçek dışı beyanatlar da mı bulunacaksınız diye sormazlar mı?
THK’na yürekten inanan insanların bağışladığı taşınmazları yine bu sağlıksız dönemde neden satışa çıkardınız?
Sağlık Bakanlığımız 'sosyal mesafe kuralı” uygulaması için her saniye bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek adına insanlarımızın bir araya gelmemesini teşvik ederken siz insanları ihale gibi etkinliklerde bir araya gelmeye neden zorluyorsunuz? Hedefiniz nedir?
Bu şartlar altında hiçbir aciliyeti bulunmayan konularda kararlar alarak kurumun mülklerini neden satışa çıkardınız?

Size kayyum olarak gidin mal varlığını satın, içini boşaltın diye mi görev verildi? Yoksa kurumu düzgün yönetin diye mi görev verildi?
Devletin zaruri olmayan tüm işlemleri durdurulmuş iken bu satış ısrarları niyedir?

Daha pek çok örneği sıralanabilecek bu gelişmelerin 'gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü huyu vardır' sözlerinde olduğu gibi kamuoyuna en yetkili ağızlardan itiraf edilmek sorunda kalınacağını biliyoruz.

Gizli kapılar ardında THK’na zarar verecek davranışlardan uzak durmanızı, yapmakta olduğunuz ihaleleri derhal sonlandırmanızı, devlet tarafından görevlendirildiğinizi her fırsatta ileri sürdüğünüz gibi millet hayrına işlemler tesis etmenizin sizlerden beklenildiğini, ülkemizin ve dünyanın sağlık sorunları ile uğraştığı bu günlerde yapılacak her türlü satışın şaibe içerdiğinin bilinmesini, görevlendirildiğiniz altı ay içinde kuruma hiçbir katkı sunamadığınız açık bulunduğundan görevi derhal olağanüstü genel kurul yaparak asli sahipleri olan THK delegelerinin seçeceği bir yönetime terk etmenizi ve 10 aydır yasa ve sözleşmelerin düşünce hürriyeti esasında THK delegelerine verdiği zorla askıya alınan özgürlüğe dayalı yasal hakların derhal kullandırılmasını sağlayarak hukuka olan inancınızı ortaya koymanızı bu vesile ile kamuoyu önünde sizlerden talep ediyor, hukuka saygı duymaya davet ediyoruz.
Saygılarımızla."