Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş’un açıkladığı “2018’de tohumlar sertifikalı olacak” kararı aralarında Pembe Domates ve Deli Bezelye’nin de olduğu yerel türleri doğrudan ilgilendiriyor. Buğday Derneği Koordinasyon Kurulu üyesi Mehmet Gürmen’e göre sertifika şartıyla beraber köylü üreticilerin elinde bulunan yerel tohumun kayıplara karışma tehlikesi söz konusu olabilir.
Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un geçtiğimiz kasım ayında açıkladığı “2018’de tüm tohumlar sertifikalı olacak” yönündeki karar pembe domates, deli bezelye gibi yerel türleri yakından ilgilendiriyor. Çünkü uzmanlara göre tescil ve sertifika şartı sonrası yerel tohumların ekimi engellenirse bu tohumlar yok olma tehlikesiyle ile karşı karşıya kalabilir.
Buğday Derneği’nin Koordinasyon Kurulu üyesi Mehmet Gürmen’e göre sertifika şartı şöyle bir tablo yaratacak: “Köylü üreticinin pazarlardaki üretimlerinin büyük bir çoğunluğu yasaklanmış olacak. Mesela şehirlerarası yollardaki ufak tezgâhlar açmış teyzelerin/amcaların salça, ekmek, bulgur, pekmez v.b. gibi mamullerin hemen hemen tamamı yasak olacak. Yine kayıt altında olmayan Ayaş Domatesi, Deli Bezelye, Urla Börülcesi, Pembe Domates ve birçok yerel çeşit artık ekilemez olacak.”
‘Kaçak mp3 gibi’
Ayaş Domatesi ve Deli Bezelyenin de teknik olarak sertifikalandırılabileceğini dile getiren Gürmen, “Sıkıntı zaten bu çeşitlerin tescillendiği noktada oluyor çünkü tescil bir tüzel kişilik üzerine yapılıyor. Bu durumda x firması ‘Ayaş Domatesi’ni kendi adına tescillettiği zaman o domatesle ilgili ıslah çalışmaları yapma ve sonrasında de geliştirdiği “x firması süper ayaş domatesi” v.b. isimli ürün üzerinde fikri mülkiyet hakkına sahip oluyor. İşte o noktadan sonra köylü yıllardır nenesinden kalan ayaş domatesi tohumunu ekemez hale geliyor. Ekerse telif kanununa muhalefet etmiş olur. Aynı Kaçak mp3 dinlemek gibi. İlçeye gidip bayiden tescilli tohumun parayla satın alınması gerekiyor. Ayrıca teknik sebeplerden dolayı melezleme yapılmış tohumlardan her sene tohum ayırıp tekrar ekmeniz verimli bir yol olmadığı için de Fatma teyze her sene gidip o bayiiden ücreti karşılığı tohum satın almak zorunda kalıyor. Bu örnekteki firmanın istediği zaman bu tohumun üretiminden vazgeçmesi halinde o tohumun kayıplara karışma tehlikesi var” sözleriyle çekincelerini dile getirdi.
‘Metası olacak’
Çiftçinin bir tohumu kendi şahsı üzerine tescil etmesinin uzmanlık ve yatarım gerekmesinden dolayı pek mümkün olmayacağına da dikkat çeken Gürmen, “Tescil edilince artık o tohum birilerinin metası olacak ve satın alınmadığı sürece başkası tarafından ekilemeyecek. Oysa binlerce yıldır Anadolu’da tohuma para vermez çiftçiler, ödünç alıp hasattan sonra yine tohum olarak geri öderler veya başka bir tohumla takas ederler. Düzenlemeyle köylü çiftçi oranı çok düşecek, ıslah edilmiş tohumlara yönelik kimyasal girdilerle de daha çok zehirli ürün tüketeceğiz” görüşünde.
Çelik: Sertifikasıza destek verilmeyecek
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, geçtiğimiz günlerde Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği’nin (TSÜAB) düzenlediği tohum çalıştayında, 2018’den itibaren sertifikalı tohum kullanmayan çiftçiye destek verilmeyeceğini açıkladı.
Hızlı nüfus artışı neticesinde tohumculuk sektörünün önem kazandığını kaydeden Çelik, “70 ülkeye tohum ihraç ediyoruz. Bu konuda önemli bir ithalatçı ülke olduğumuzu bilerek daha fazla çalışma yapmalıyız” dedi.
‘Yüzde 90’ı yok oldu’
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in yanıtlama talebiyle Meclis’te soru önergesi veren CHP Edirne milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu da önergesinde bu kanunları daha önce uygulamış ülkelerde yerel çeşitlerin yüzde 90’lara varan oranlarda yok olduğuna dikkat çekti. Gaytancıoğlu, “Yerel tohumlar iklim değişikliklerine daha hızlı uyum göstermekte, hastalıklara daha dayanıklı olmakla birlikte besleyici değerleri de daha yüksektir. Çevrelerinde beğenilen tohum ve fide üreten çiftçiler zorla yaptıkları işten uzaklaştırılacak” ifadelerini kullandı. Gaytancıoğlu, 2018’de çiftçilerin ekeceği tohumun nasıl denetleneceğini, çiftçilerin kendi tohumunu ekmesinin ve takas etmesinin yasaklanıp yasaklanmayacağını ve tohumu kullanarak üretim yapanların suçlu duruma düşüp düşmeyeceğini sordu.
‘Bakanlık toplamalı’
Uludağ Üniversitesi Bitkisel Üretim Bölümü öğretim üyesi Dr. Sevinç Başay, düzenlemeye yönelik tekelleşme yönünden kaygılı olduğunu söyledi. Başay, “Yereli yaşatmak için belli maddeler konularak düzenleme esnetilebilir. Köylünün elinde çoğaltılan tohumlar var. Bunlar tamamen bitecek. Tarım Bakanlığı’nın bu tohumları toplayıp çoğaltımını üstlenmesi gerekiyor. Yoksa hibrit tohumu tamamen kanıksayacağız. Tohumu çok büyük firmaların eline teslim ederiz ve yerel tohumu bitiririz” dedi.
Konuya ilişkin bakanlıkla görüştüğünü ve yönetmelik hazırlıklarının sürdüğünü belirten Yeditepe Üniversitesi Genetik ve Biyomündislik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Turan, “Düzenlemeye ilişkin çalışmalar sürüyor. Şu anki düşünce aşaması, sertifikalı olmayanlara destek verilmemesi yönünde ve bu özellikle tahılları kapsayacak. Bakanlığa düzenlemenin biyoçeşitliik kaygısı yaratabileceği anlatıldı ve önlem alınması istendi. Yerel çeşitler verimli olmadıkları için geniş bir kullanıma sahip değiller ama biyolojik çeşitlilik olarak elimizde olması gerekiyor. Bakanlık bunları tohum bankasında tutuyor. Bunun korunması lazım” dedi.
TÜRKTOB: İkinci milat
Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) kararı sevinçle karşılayan kesimden. TÜRKTOB Başkanı Yıldıray Gençer, “tohumculuk sektörü için ikinci bir milattır” diye nitelendirdiği karara ilişkin, “Hububat başta olmak üzere bitkisel üretim şaha kalkacak, 1 milyon ton olan sertifikalı tohum üretimi kısa sürede iki katına çıkacak, kayıt dışı üretim ve kullanım sona erecek, Türk çiftçisi, Türk tarımı ve Türk ekonomisi kazanacak” açıklamasını yaptı.