Spor

"Tepeden inme, inşaat ve otel ustası Dursun Özbek mi önlem alacak!"

Hıncal Uluç: Volkan, milli maçı değil, Saracoğlu'nu terk edip gitse kimse farkına varmazdı

22 Kasım 2016 14:49

Gazeteci Hıncal Uluç, Galatasaray'ın Fenerbahçe karşısında acınacak hale düştüğünü belirterek, Dursun Özbek için "Tepeden inme, inşaat ve otel ustası" ifadelerini kullandı.

Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç'un 22 Kasım tarihli "İftihar ediyor musun Alp Yalman!.." başlıklı yazısında, eski başkanlardan Alp Yalman'ın Galatasaray'daki görevini bırakması gerektiğini ifade etti.

Hıncal Uluç'un yazısı şöyle: 

İftihar ediyor musun Alp Yalman!..

Hayır, futbolcular değil, Galatasaray'ı bu kadar acınacak hale düşüren!.
"Acınacak hal" kibar laf..
Bulabildiğim en kibar..
Siz hiç 6-0 kaybedilen Fener maçı da dahil, bu kadar zavallı, bu kadar ruhsuz, bu kadar kötü, bu kadar berbat, bu kadar rezil bir Galatasaray gördünüz mü?.
Altı yedikleri maçta, en az rakipleri kadar gol pozisyonları vardı. Onlar attı, bunlar atamadı.
Bu defa, en iyi iki elemanından mahrum, sahadaki en iyisi dahi "7" almayacak bir Fener önünde, pozisyonu, tek pozisyonu yok Galatasaray'ın..
Volkan, milli maçı değil, Saracoğlu'nu terk edip gitse kimse farkına varmazdı, öylesi..
Peki takımı maça, ne fizik, ne moral olarak hazırlamaktan aciz, maç okumaya gelince üstelik "Aciz" ötesi Riekerink Bey (!) mi, suçlu?.
Niye olsun?. Adam, hayatında bir gün bir üst düzey takımda üst yağı hocalığı yapmamış, en büyük başarısı Çin 19 Altı takımı iken, onu da beceremeyip 17 Altı takımına indirilmiş!. O zaman asıl suçlu, böyle birini göreve getiren, sezon başından beri birbirinden rezil maçlara rağmen, inatla ve ısrarla görevde tutan, Trabzon ve Başakşehir utançlarında bile gerçeğin farkına varamayan, önlem alacak bilgisi de, yüreği de olmayan, hayatında tek gün doğru dürüst idarecilik yapmadan tepeden inme Galatasaray'ın başına düşen inşaat ve otel ustası Dursun Özbek mi, yoksa?.
O da değil tabii!. Özbek gidiyordu tepe taklak.. Taraftar ve camianın tepkisini, öfkesini durduracak bir kalkana ihtiyacı vardı..
Buldu..
Kulübün gelmiş geçmiş en başarılı Başkanlarından Alp Yalman!..
"Gel önümde dur, saldırıları göğüsle ve durdur" dedi..
"Galatasaray'a hizmet için makam gerekmez" diyen Alp Yalman, koştu geldi.. Bir de raporla geldi. Teknik Direktör ve transferler konusunda.. Yönetim bu raporu reddedince Alp, İnşaatçıya "Görüşlerimi kabul etmeyen yönetimle Galatasaray'a faydam olmaz, beni affedin" dedi. İnşaatçı "Tamam Alp Bey, ama sakın şimdi açıklamayın işi bıraktığınızı, ben biterim o zaman.. İzin verin, ayrılmanız aramızda kalsın. Durumlar uygun olunca ben açıklarım" dedi.
Alp Yalman bu teklifi kabul etti..
Bu yazdıklarımın hepsi Alp Yalman tarafından bana bizzat anlatılmıştır.
Galatasaray'da işler kötüye gitmeye başlayınca, medyada Alp Yalman eleştirileri başlayınca, inşaatçıdan da gık çıkmayınca, 40 yıllık dostumu korumak bana düştü.. "Yalman, Galatasaray'da işe başlamadı bile" dedim..
"Olan bitenlerde hiç bir katkı ve sorumluluğu yok.. Onu eleştirmeyin.
Gerçek sorumluyu bilin.." ..ve "40 yıllık" dostum beni sattı.. Tek hatası ona güvenmek olan beni yalanlamak için, Danimarka kampına gitti.
İnşaatçı ile antrenman izlerken foto muhabirlerine poz verdi. Döndü, haftada iki gün Florya'ya gitmeye başladı.. Dursun Özbek'e karşı kaybettiği seçimlerde kendisini destekleyen Ergun Gürsoy'a jest olsun diye, bir başka futbol ve yöneticilik cahili Levent (Sen kimsin) Nazifoğlu'nu futbolun başına görüntü diye koyup, kendisi "Florya'daki Hayalet" oldu.
Riekerink gibi bir futbol özürlüsünün işin başında kalmasına engel olamazken, hiç değilse, yerli ve işi bilen, gereğinde Riekerink'le kavga edebilecek çapta bir Hoca'yı yardımcı diye oraya koyacakken, Galatasaray'da futbolcu ve kaptan olduğu zaman bile sevilmeyen, teknik adamlığında kayda değer tek görüntüsü olmayan Ayhan'ı seçti. Ayhan'ın Alp'in arkadaşı olmaktan başka özelliği yoktu.
Sahadaki futbolcuların yarısından fazlası, futbolu Riekerink/ Ayhan ikilisinden daha iyi biliyordu. Bu kenar mı takımı maça fizik ve moral olarak hazırlayacaktı. Bu iki "Özürlü" mü, o uluslararası futbolcularda saygı uyandıracak, laf dinletecek, moral verecekti.
Yapamadılar tabii.. Takımın nasıl ruhsuz, nasıl bitkin olduğu ve nasıl yanlış oynatıldığı Trabzon ve Başakşehir maçlarında en körlerin bile göreceği kadar açıkça ortaya çıktığı halde, Florya'daki Hayalet müdahale etmedi.
..Ve işte o "Utanç" Fenerbahçe maçı ortaya çıktı.
Sıradan, vasat, en iyileri olmayan, olanları da doğru dürüst oynamayan Fenerbahçe, maçı çok rahat 2-0 kazandı. Biraz iyi olsalar, son topları biraz iyi kullansalar, 6-0 tarih olur, skor levhasında "İki rakamlı" bir skor olurdu.
Ben "Fener acıdı" diye özetliyorum maçı..
Sen de acı artık Florya'daki hayalet!..
Ortaya çık.. Sezon başından beri neler oldu, bütün çıplaklığı ile anlat..
Bana anlattıklarının ne kadarı doğru ne kadarı yalan, benimle beraber kamuoyu da öğrensin.. Sonra yitirdiğin itibarınla çek git, Galatasaray'ın başından, İnşatçının da önünden..
Bir an önce git, Alp!. Galatasaray tarihindeki yer ve kişiliğinin hatrı için git!.

***
Yazım bitti. Çıkarken öğrendim, geri döndüm bu notu yazmak için!.
Bir de maça gitmişsin.. Şeref Tribününe oturmuşsun. Galatasaray kazanırsa "İşte benim eserim" demek için mi?. İhtiyacın mı var?. Yoksa İnşaatçı Dursun'a hala kalkan olmak için mi?.