Gündem

Tekin'den dava birleşiminde eleştiri

Muzaffer Tekin, "Ergenekon" davasının, Danıştay davasıyla birleştirilmesi karraı veren mahkemeyi taraflı davranmakla suçladı.

12 Mayıs 2009 03:00
"Ergenekon" davasının tutuklu sanıklarından Muzaffer Tekin, mahkemenin, bu dava ile Danıştay'a saldırı davasının birleştirilmesi yönündeki görüşüne tepki göstererek, "Bu benim son söz almam. Bugünden itibaren söz almayacağım gibi hiçbir sorunuza da cevap vermeyeceğim" dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada söz alan Tekin, "Ergenekon" davasında savunmasını yapan hemen her sanığın, "emniyet ve savcılık ifadelerini verirken Veli Küçük ve kendisine iftira atmaları konusunda nasıl zorlamaya tabi tutulduklarını anlattıklarını" söyledi.

Tekin, "Bu genç delikanlıların, devşirilmeleri konusunda istihbarat birimleri ve iddia makamları tarafından ne kadar zorlandıklarını görmelerine rağmen, 'insanın en büyük değeri onurudur' diyerek oradan dimdik çıkmaları da tarihte yerini alacaktır" şeklinde konuştu.

"Mahkeme heyetinin taraflı olduğunu" da iddia eden Tekin, şunları kaydetti:

"Geçtiğimiz Cuma günü yaptığınız uygulama ile taraf olduğunuzu açıkça belirttiniz. Hukuki tabiriyle 'ihsas-ı rey' yaptınız. Danıştay kararının verildiği gün, önce beni sorgulamanızın amacı neydi? Yeni bir delil mi elde etmiştiniz? Zira, 'Osmancık' mahkemenize yeterli delil sunmuştu. Sorgulandığım günün ertesinde medyada çıkan yayınların müsebbibi mahkemenizdir."

Daha sonra çıkan "Danıştay'ın arkasında Ergenekon var" başlıklı haberlerden, bu kararıyla mahkemenin sorumlu olduğunu öne süren Tekin, davaların birleştirilmesini uygun bulma kararı sonrasında, Danıştay baskınına kadar görmediği bir "meczupla" saldırıdan önce son dakikaya kadar görüştüğü izleniminin yaratıldığını savundu.

Tekin, "Birleştirme kararını aldığınız gün bizleri bu saldırıyla özdeşleştirerek kurtlar sofrasına attınız. Bu kararınız bu davaları birleştirdi, ama bu insanları ne vicdanen ne de başka anlamda asla özdeşleştirmeyecek. Bu benim son söz almam. Bugünden itibaren söz almayacağım gibi hiçbir sorunuza da cevap vermeyeceğim" şeklinde konuştu.

‘Deniz Feneri'ni araştırın’


"Savcı Zekeriya Öz'ün soruşturmanın ilk gününden itibaren taraflı ve siyasi bir dava yürüttüğünü, suç ve suçlu yaratmaya çalıştığını" iddia eden Tekin, "Sizler asıl Ergenekonlar'ı ve onun finans kaynaklarını bulmak istiyorsanız, Mersin Serbest Bölgesi'nde Barzani ve ortaklarını hedef alınız. Gizli tanıklık yapanlar ne elde etti? Gizli tanıklık yapanların, ondan sonraki menkul ve gayrimenkul artışlarını araştırınız. Deniz Feneri yolsuzluğunun arkasında kimler var, onları araştırınız" diye konuştu.

Danıştay saldırısı öncesi çektiği mesajın tamamını da okuyan Tekin, "Bu mesajdan algılamak istediğiniz manayı ben çözemedim. Şayet bu mesaj yerine, 'Efendi, türban senin işin değil, git ulemaya sor' deseydim, kesinlikle bu menfur saldırıyla bağlantılandırılmadığım gibi bu sorgulamanın içinde de olmayacaktım. Türk, bu saldırı gibi bir şerefsizliği asla yapmaz" şeklinde konuştu.

Yıldırım, CD’deki diyalogları okudu

Tutuklu sanıklardan Oktay Yıldırım da İstanbul Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespiti Şube Müdürlüğü tarafından Ümraniye'de ele geçirilen el bombalarına ilişkin Ümraniye Asayiş Büro Amirliği'nde çekilen görüntülerin bulunduğu CD'de duyulan konuşmaları okudu.

Bu CD'yi duruşma salonunda izlettiren Yıldırım, konuşmaların Asayiş Büro'da geçtiğini ve tutanağın olay yerinde değil, burada hazırlandığını savundu.

Yıldırım, tutanağı hazırlayan memurların, "Soruşturma Ergenekon olduğu zaman s….rim hakimi de savcıyı da" ifadesini kullandıklarını dile getirerek, daha soruşturmanın içeriği ve bir örgüt bağlantısı belli değilken, bunun "Ergenekon" diye adlandırılmasının, Ergenekon davasının sürecin başından beri bir tertip olduğunu ortaya koyduğunu öne sürdü.

Söz konusu konuşma çözümlerinde, "Genelkurmay var bunun altında" denilerek, Genelkurmay Başkanı'na da küfür edildiğini söyleyen Yıldırım, "Yaşar Büyükanıt, TV'lerde geçen hafta kendisinin de Ergenekon mağduru olduğunu söyledi. Bu kadar örtüşmezdi. Doğru, onu da çok mağdur ettiler. Bu konuşmalarda, ağza alınmayacak bir küfürle öyle mağdur ettiler ki Büyükanıt'ı" dedi.

Yıldırım, bu dava sürecinde telefonu dinlenen, haklarında soruşturma açılan hakim ve savcı haberleriyle mahkeme heyetinin de korkutulmaya, sindirilmeye çalışıldığını savundu.

Oktay Yıldırım, "Bu nasıl bir cesarettir ki bu adamlar, hakim ve savcılar hakkında, Genelkurmay Başkanı hakkında böyle konuşur? Olay yeri tutanağını nasıl kılıfına uyduracağını konuşur? Hiç korku yok mudur? Bu nasıl bir organize iş?" diye konuştu,

‘Bombalar çatıda değil, karakolda bulunmuştur’

İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek'in avukatı Mehmet Cengiz de Oktay Yıldırım'ın duruşma salonunda izlettiği video kaydındaki konuşmalara göre, Ümraniye'deki gecekonduda bomba bulunmuş gibi tutanak düzenlendiğinin anlaşıldığını savunarak, "Olay yeri gecekondu değil, karakoldur. Bombalar çatıda değil, karakolda bulunmuştur. Suç, bombaların karakola getirilip Ümraniye tertibinin başlatılması suçudur" dedi.

Cengiz, bombalara ilişkin video kaydının 12 Haziran 2007'de 18.30 ile 19.00 saatleri arasında yapıldığının belirtildiğini ifade ederek, "Polislerin videoda iki ayrı tutanak düzenlediği saptanıyor. Aynı zamanda, aynı mekanda biri bilgisayarda, biri elle düzenleniyor. Bilgisayarda yazılan tutanak Asayiş Büro ekiplerine ait, saati 19.40. Elle yazılan tutanak bomba imha ekibine ait, saati de 20.30" diye konuştu.

Kayıttaki konuşmaların sonunda "Bugün 27 Haziran" denildiğini, ancak bombaların 26 Haziran'da imha edildiğini ifade eden Cengiz, imhanın da şüpheli olduğunu anlattı.

Bu video kaydının bulunduğu CD'nin gelişmiş laboratuvarda teknik incelemeye tabi tutulmasını isteyen Cengiz, elle ve bilgisayarda yazılan tutanaklar ile bomba imha tutanağında imzası bulunan memurlar hakkında da mahkemeden suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

Mahkeme Heyeti, sanık ve avukatların taleplerini değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi.

Mahkeme Heyeti'nin ara esnasında duruşma salonundan çekilmesinin ardından sanıkların bulunduğu yerde tutulan Doğu Perinçek'in, duruşmayı izlemeye gelen partililere hitaben konuşması dikkati çekti.

Yanında Veli Küçük ve Muzaffer Tekin de bulunan Perinçek, bombaların yalan olduğunu, video kaydından bunun anlaşıldığını savunarak, "Seferber olacaksınız. Bu gerçekleri herkese söyleyeceksiniz" dedi. 

Güney'in ifadesinde kimlerin olduğu sorulacak
 
"Ergenekon" davasının bir sonraki duruşması, 14 Mayıs Perşembe gününe bırakıldı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada mahkeme heyetine başkanlık yapan üye hakim Hasan Hüseyin Özese, verilen aranın ardından alınan kararları açıkladı.

Buna göre mahkeme heyeti, sanık Kemal Kerinçsiz'in talebi doğrultusunda, MİT ve Genelkurmay Başkanlığı mensuplarının Tuncay Güney'in 2001 yılında ifadesi alınırken orada bulunup bulunmadığının, bu kurumlara haber verilip verilmediğinin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize ve İstihbarat şube müdürlükleri ile MİT Müsteşarlığından sorulmasını kararlaştırdı.

Yine Tuncay Güney'in ifadesi alınırken İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş, Organize ve İstihbarat şube müdürlükleri tarafından ayrı ayrı mülakat yapılıp yapılmadığının da İstanbul Emniyet Müdürlüğünden sorulmasını hükme bağlayan mahkeme heyeti, Tuncay Güney ile ilgili geriye doğru teknik takip yapılıp yapılmadığı konusunun da İstanbul Emniyet Müdürlüğünden sorulmasına kararverdi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından gönderilen ve bugünkü duruşmada izlenen Ümraniye'de ele geçirilen bombalarla ilgili video görüntüsünün arka planındaki seslerin ayrıntılı dökümünün ve çözüm tutanağının hazırlanması konusunda Adli Tıp Kurumuna yazı yazılmasını kararlaştıran mahkeme heyeti, gelen raporun sonucuna göre tutanakları düzenleyen memurlar hakkındaki suç duyurusu hususunun değerlendirilmesini hükme bağladı.

Talebi doğrultusunda, sanık Mehmet Murat Yücel'in Emniyet Genel Müdürlüğü adına istihbari mahiyette çalışıp çalışmadığının da bu kurumdan sorulmasını kararlaştıran mahkeme heyeti, yapılan tebligata rağmen gelmeyen sanık Zeki Yurdakul Çağman'ın, savunması alınmak üzere bir dahaki duruşmaya zorla getirilmesini kararlaştırdı.

Mahkeme heyeti, geçen cuma günü tahliyelerine karar verilen Bekir Öztürk, Abdullah Arapoğulları, Rasim Görüm, Oğuz Alparslan Abdülkadir ve Halil Behiç Gürcihan hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulmasını kararlaştırarak, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına hükmetti.

Duruşma, 14 Mayıs Perşembe günü saat 09.30'a ertelendi. (AA)