Gündem

Tecavüz edilip, bıçaklandıktan sonra yakılmıştı; Sibel Çelik’in kırmızı bültenle aranan cinayet şüphelisi, 6 yıl sonra Türkiye'ye getirilip tutuklandı

“İfadeleri çelişkili”

29 Ağustos 2022 07:43

24 yaşındaki Sibel Çelik'i 2016 yılında öldürüp, cesedini bazaya koyduktan sonra evi ateşe verdiği suçlamasıyla kırmızı bültenle aranan ve Almanya'da olduğu belirlenen 38 yaşındaki Halil Yılmaz, 6 yıl sonra Türkiye'ye getirilerek tutuklandı ve cezaevine gönderildi.

İzmir'in Buca ilçesinde, 2016 yılında Sibel Çelik'i öldürdüğü gerekçesiyle kırmızı bültenle aranırken Almanya'da yakalanıp, Türkiye'ye iade edilen Halil Yılmaz'ın tutuklanmasının ardından Çelik ailesinin avukatı Sibel Önder, açıklamalarda bulundu. Önder, Yılmaz'ın Almanya'ya siyasi iltica başvurusunda bulunduğunu, politik nedenlerle baskıya uğradığını belirttiğini ve iade sürecinin bu yüzden uzadığını belirtti. Türk yetkililerin Alman yetkililere cinayetle alakalı Yılmaz'ı şüpheli konumuna sokan delilleri, otopsi raporunu, ifade tutanaklarını ve olay yeri bulgularını Almanca'ya çevirerek gönderdiklerini aktaran Önder, iade sürecinin böyle sonuca ulaştığını belirtti. Önder, "Cinayet 2016 yılı içinde işlendi. Sibel Çelik'in katili aslında Sibel'in nişanlısıydı. Maalesef Sibel'le arasında yaşanan sorunlar günden güne büyümeye devam ediyordu. Ancak Sibel kanser hastasıydı, kanser ameliyatından çıktıktan iki hafta sonra Halil tarafından tecavüze uğrayıp, 7 kez bıçaklanıp bazanın içine konulmak suretiyle öldürülmüştü" dedi.

“İhbarlarla Almanya'da olduğunu tespit ettik”

Halil Yılmaz'ın bulunmasıyla ilgili araştırmalar sonucu Almanya'ya kaçtığını öğrendiklerini dile getiren Önder, "Daha sonra bu dosyayla ilgilenmeye başladık. Uzun mücadeleler sonucunda sadece dosyanın içerisinde Halil'in abisine ulaşılabilmişti ve abisi yakalanmıştı. Vermiş olduğu ifadede olay gecesinde Halil ile küstükleri için evden ayrıldığını beyan etmişti. Akabinde, kardeşinin evinde çıkan cinayeti, yangını haberlerden öğrendiğini söylemişti. Daha sonra da Diyarbakır'a gitmişti. Bunu Adnan Menderes Havalimanı'ndaki görüntülerle ortaya çıkarmıştık. Duruşmada kendisine 'Yangın çıkan evin oraya gittin mi?' diye tek bir sorum oldu. 'Evet gittim' dedi, 'Peki sonra ne yaptın?' dedim sonra Diyarbakır'a gittiğini söyledi. Normal şartlar altında kardeşinin evinde yangın çıkıyorsa ve ceset varsa ceset teşhis edilinceye kadar beklenilmesi gerekiyor. Tabi ki danışıklıydı, her şey biliniyordu. Ancak Halil ortada yoktu, nerede olduğunu bir türlü bulamıyorduk. En son yapmış olduğumuz araştırmalarda Halil'in Almanya'ya kaçtığını tespit ettik. Bu açıkçası çok zor oldu. Ekibimle birlikte yapmış olduğumuz çalışmalar haricinde sosyal medya takipçilerim tarafından yapılan ihbarlar da değerlendirildi. İhbarlar neticesinde Almanya'da olduğunu tespit ettik" diye konuştu.

“Mütekabiliyet anlaşması ihlal edilmekteydi”

Önder, mahkemeye durumu bildirdikten sonra 4 sene önce kırmızı bülten kararı çıkarıldığını hatırlatarak, "Halil'in aranması başladı. Almanya'da olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen Alman hükümeti maalesef ki sanığın can güvenliğinin tehlikede olması gerekçesiyle sanığı ülkemize iade etmiyordu. Bundan sonrası katili yakalamaktan daha çok bürokratik anlamda uğraşmam gereken bir savaş oldu ve alanım çok daha zordu. Dışişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı ile düzenli olarak görüşmeler yapıp irtibata geçtik. Alman Konsolosluğu ile iletişime geçmeye çalıştık. Çünkü Alman hükümeti ne yazık ki suçluların iadesi konusunda gereken dikkat ve özeni göstermemekte. Bir hükümet olarak üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmemekte. Çünkü ülkeler arasında Türkiye'nin de içinde bulunmuş olduğu bir mütekabiliyet anlaşması vardır ancak bu anlaşma Alman hükümeti tarafından ihlal edilmekteydi" dedi.

“Almanya'da da suç duyurusunda bulunduk”

Yılmaz'ın Almanya'da başka suçtan yakalandığını belirten Önder, "Can güvenliği olmadığı gerekçesini ileri sürmelerine rağmen asıl hususun Halil'in Almanya'ya sığınmacı olarak gittiğinde ülkemizde siyasi baskı olduğu ve bu baskıdan dolayı kendisine ceza verileceğini ileri sürdüğünü öğrendik. Alman hükümetini bu durumun böyle olmadığına ikna ettik. En son Almanya'daki kadın sığınmaevleri, kadın dernekleri ve oradaki bu tür kuruluşlarla iletişime geçtikten sonra Almanya'da bir suç duyurusunda bulundum. Bu suç duyurusu dikkate alındı. Daha önce Halil bir kere yakalandı ülkeye getirileceğini düşünmüştük ancak başka bir suçtan yakalanmış. Almanya'da işlediği suçtan dolayı Alman hükümeti önce Halil'e kendi ülkesindeki cezayı çektirmeyi doğru bulmuştu. Yıllar öncesinde öldürülen bir kızın hesabını sormaktansa elindeki bıçakla birini tehdit ettiği gerekçesiyle Halil'i orada tutmuş ve ülkemize yine iade etmemişti. Akabinde yaptığımız suç duyuruları netice verdi ve 1 hafta önce yakalandı. Ülkemize girişi için gerekli yazışmalar yapıldı. Dün sabaha karşı da İstanbul'a getirildi" diye konuştu.

“İfadeleri çelişkili”

Sanığın verdiği ifadedeki Sibel'le tartıştıktan sonra sinirlenip, cep telefonunu da eve bırakarak gittiği iddiaları hakkında konuşan Önder, "Birçok alanda gezdiğini beyan ediyor fakat unuttuğu bir şey vardı, cep telefonunu evde bıraktıysa çıkan yangından sonra cep telefonunun olmaması gerekiyordu. Biz telefonu ele geçirmiştik zaten. Yakınları tarafından SIM kartı 3 kez silinmişti. Silinmiş olmasına rağmen bilişimcilerimiz tarafından karttaki tüm veriler geri getirildi. Telefonunun baz verdiği noktalar tespit edildi ve adresini tespit ettik. Tabi ki savunmasını yaparken kendini koruyup kollamayı amaçlayacaktır. Biraz çelişkili ve fazlasıyla amatörce olmuş ama sanırım adalet yerini buluyor" dedi. (DHA)