TCK 103 Çocuk Cinsel İstismar Affına Karşı Kadın Platformu, 'cinsel istismara af' tasarısı ve AKP'nin 'kaldırılması' tartışmalarıyla gündeme getirdiği İstanbul Sözleşmesi'nine ilişkin yaptığı açıklamada, bu girişimlerden derhal vazgeçilmesi gerektiğini belirterek, yapılması gerekenleri sıraladı. Platform, "Kadınlara ve kız çocuklarına karşı şiddeti durdurun! Kadınların kazanılmış haklarını tehdit etmekten vazgeçin!" dedi.
279 kadın örgütünün imzacısı olduğu TCK 103 Çocuk Cinsel İstismarına Karşı Kadın Platformu, çocuk cinsel istismarı suçunu düzenleyen TCK 103. maddesi ile ilgili af girişimlerini kaygı ile izlediklerini belirtti. Nisan ayında infaz paketi görüşmeleri sırasında tasarının tekrar gündeme geldiğini hatırlatan platform, "13 yaşındaki kız çocuklarına istismardan yargılanan ve hatta mahkumiyet kararı kesinleşip cezaevine konmuş kişilerin resmi nikah yapıldığı takdirde serbest kalmaları, bu evlilik 5 yıl sürdüğü takdirde cezanın tamamen ortadan kalkması, cinsel istismar gibi ciddi bir suçun cezasız bırakılması hedefleniyordu" ifadelerini kullandı.
"Üstelik tüm dünyada 3-4 yaş farkı olan akran kavramı ile oynanarak 15 yaş farkın bile ‘akran’ sayılabileceği iddia ediliyordu" ifadelerini kullanan TCK 103 Çocuk Cinsel İstismar Affına Karşı Kadın Platformu açıklamasına şu şekilde devam etti:
"Affın da 15 Temmuz’da Meclis kapanmadan önce çıkacağı açıklanmıştı. Bu nedenle, kadınlar olarak Meclis açık kaldığı sürece gece yarılarına dek süren yasamayı izleme nöbetimiz sürüyor, sürecek. Çünkü 2016 yılında bir gece yarısı birkaç milletvekiline verdirilen bir teklif ile bu af çıkarılmak istenmişti. Kadınlar olarak o günden beri bu konunun gece nöbetçileriyiz.
Bu konuda mücadele ederken bir de 2 Temmuz günü Numan Kurtulmuş’un Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması yönünde hazırlıklarına dair açıklamasını duyduk.
İstanbul Sözleşmesi’ne Karşı Çıkmak Şiddet Uygulayan Erkeklere Teşvik, Tüm Kadınlara Tehdittir
TBMM Boşanma Komisyonu Raporu’ndan beri İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasaya karşı sistematik bir karalama kampanyası yürütülüyor. Bu kampanya nedeniyle ne İstanbul Sözleşmesi ne de 6284 sayılı yasa etkili bir biçimde uygulanıyor. Numan Kurtulmuş’un son açıklaması da, sözleşmeyi ve yasayı uygulamamak için zaten direnmekte olan tüm kamu görevlilerine en üst düzeyden bağlayıcı bir “talimat” niteliği taşıyor. Bu gibi açıklamaların, şiddet uygulayan erkekleri teşvik etmek; şiddete maruz kalan birçok kadının devlet mekanizmalarına başvurma cesaretlerini kırmak; yargı ve kolluğun görevlerini yerine getirmesine engel olmak gibi olumsuz sonuçları olacak. Bu yüzden sesleniyoruz:
Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet ile ayrımcılığı körükleyen bu söylemlerinize son verin;
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin bir biçimde uygulanmasını ve işlevli bir Alo Şiddet Hattı, ülke çapında yeterli sayıda kadın danışma merkezi, sığınaklar, cinsel şiddet kriz merkezleri ile şiddetle mücadelenin ulusal mekanizmasının yeterli sayı ve nitelikli destek kapasitesine ulaştırılmasını sağlayın;
Çocuk İstismarcılarına Af Girişimlerinin Gündemde Tutulması İstismarcılara Teşvik, Tüm Çocuklara Tehdittir, çünkü bu af söylentisi olduğu sürece;
Ceza Kanunu’ndaki 15 yaş altı çocuklarla hiçbir koşulda cinsel ilişkiye girilemeyeceği ve Medeni Kanun’daki 17 yaşın altında evlilik yapılamayacağı konusundaki yasal düzenlemeler kağıt üzerinde kalıyor, uygulanmıyor, uygulanamıyor.
Çocuk cinsel istismarcıları işledikleri suçtan mahkum olsalar bile, kız çocuğunu ya da ailesini ikna edip resmi nikah yaptırdıkları takdirde cezadan kurtulabileceklerini düşünebiliyorlar.
Maalesef yargı da af propagandalarından etkilenerek giderek daha çok beraat kararı veriyor.
Toplum da gelenek, görenek diyerek ve af söylemlerinin de teşvikiyle çocuk evliliği adı altındaki çocuk cinsel istismarının ihbar yükümlülüğünü savsaklıyor.
Af söylentisi çeşitli kişi ve kurumların, kız çocuklarının evlendirilme yaşının 12 hatta 9 olabileceği yönündeki propagandalarının sürüp gitmesine neden oluyor.
Bu af girişimi ertelenmekle kalmamalı; bir daha asla gündeme gelmemek üzere ülkenin gündeminden tamamen çıkartılmalı!
Devletin asli ve öncelikli görevi, çocukların cinsel istismara maruz kaldığı şartları ortadan kaldırmak, koruyucu ve önleyici hizmetleri kurumsallaştırmaktır. İstismar faillerini ve onlara yardım ve yataklık edenleri affetmek/cezasız bırakmak, bu suçların teşviki demektir; başka çocukların istismarına zemin hazırlamaktır.
Çocuk yaşta zorla evlendirmeleri ve çocuk istismarını önlemesi gereken ama aksine teşvik eden, kolaylaştıran ya da göz yuman tüm sorumlular cezalandırılmalı, kamu görevlileri ise görevlerinden alınmalıdır. Evlenme ehliyeti olmayan çocuklara dini nikâh kıyan din görevlileri, çocuklarını çocuk yaşta evlendiren aileler ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeyerek buna göz yuman kişiler ve resmi otoriteler özellikle cezalandırılmalıdır.
5 yıllık bir Çocuk Yaşta Zorla Evlendirmeler ile Mücadele Strateji Belgesi ve Eylem Planı çıkartılmalı; daha önce çıkartılan planlar uygulanmalı, yeterli bütçe ve insan kaynağı tahsis etmesi sağlanmalıdır.
Yapılması gerekenler bu kadar açık ve net olduğu halde ne yazık ki tam tersi söylem ve politikalarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu nedenle bir kez daha tekrar etmek istiyoruz:
Çocuk cinsel istismarcılarına yönelik af girişimlerinden tamamen vazgeçin ve bunu kamuoyuna derhal ilan edin! İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284 sayılı Şiddet Yasası’nı karalamaktan vazgeçin! Kadınlara ve kız çocuklarına karşı şiddeti durdurun! Kadınların kazanılmış haklarını tehdit etmekten VAZGEÇİN!"