Gündem

TBMM’nin mimari yapısı değişiyor: Ödüllü cami yıkılacak mı?

Darbe girişiminin ardından, ödüllü Meclis Camisi'nin yıkılması gündeme geldi. Cami bazı çevrelerce 'minaresiz ve kubbesiz' olduğu gerekçesiyle eleştiriliyordu. Mimarlar Odası ise caminin yıkılmasına karşı.

03 Aralık 2016 16:03

15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kampüsünün mimari yapısı tamamen değişiyor. Büyük hasar gören Avusturyalı mimar Clemens Holzmeister imzalı TBMM ana binasında onarım çalışmaları sürüyor.

Prof. Dr. Holzmeister'in bürosunda çizilip zamanında Çekoslovakya'da Bohemya kristallerinden üretilen görkemli avizeler de tuzla buz oldu. Ana binada onarım sürerken, hasar gören bazı bölümlerin müzeye dönüştürülmesi planlanıyor.

TBMM ana binasının karşısındaki, Behruz Çinici ve oğlu Can Çinici'nin tasarladığı eski halkla ilişkiler binaları yıkıldı. Aynı mimarların imzasını taşıyan ve halkla ilişkiler binalarının arkasında yer alan Meclis Camisi'nin de yıkılması gündeme geldi.

1995 yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü'nü kazanan Meclis Camisi bazı çevrelerce "minaresiz ve kubbesiz" olduğu için eleştiriliyordu.

TBMM ana binasının karşısında yer alan ve milletvekillerinin kullandığı halkla ilişkiler binaları, 2014'te yeni binalar yapılınca boşaltıldı. 15 Temmuz'daki darbe girişimi sonrası bu binalar hasar gördükleri gerekçesiyle yıkıldı.

GYODER (Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği), "Milletin Meclisini Millet Yapar" sloganıyla bir konsorsiyum oluşturdu. Konsorsiyumda yer alan 32 firma ana binadaki onarım çalışmalarının yanı sıra "eski halkla ilişkiler binasının (A-B Blok) yıkılıp yerine idare tarafından gösterilen alanda taban alanı 8.000-10.000 m2'ye oturan müştemilatıyla birlikte altında sığınak ve otopark bulunan üç yada dört katlı yeni binanın projelendirilmesi ve yapılması" çalışmalarına başladı.

Bu kapsamda, halkla ilişkiler binaların arkasında yer alan Meclis Camisi'nin adı geçmiyor.

Çinici Mimarlık'tan da "Altını çizelim: Karşımıza çıkmaya başlayan '15 Temmuz gecesi hasar gören TBMM Camii..' ifadesi doğru değil. Cami'de hasar mevcut değil." açıklaması yapıldı. Ancak, Kültür Bakanlığı'nın tescil kararına itiraz etmesi caminin de yıkılacağı söylentilerini yaygınlaştırıyor.

Mimarlar Odası ise caminin yıkılmasına karşı çıkıyor. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, "Biz Meclis Camisi'ni mahkeme kararıyla kültür varlığı olarak tescil ettirdik. Ancak Kültür Bakanlığı itiraz etti, şu anda Danıştay'da. Bu ödüllü camiyi yıkıp yerine devasa, gösterişli bir cami yapmak istiyorlar herhalde" dedi.

"İktidar Meclisin hem içerik, hem de mekansal olarak değişimini istiyor. O Meclis Güvenpark'tan başlayan 'hükümet kartelası' dediğimiz üçgeninin taçlandırma noktasıdır" diyen Candan, ayrıca şu değerlendirmeleri yaptı:

"Cami, Ağa Han Mimarlık Ödülü almış. İbadet kavramını ve onun mekana yansımasını modernize eden bir yapı. Bugünkü yaşam ile öteki arasında kavramsal bir ilişki kuruyor. Bazı çevrelerde kubbesi olmadığı için eleştiriliyor, ama minaresi bir servi ağacı olarak planlanmış. Şimdi belki o ödüllü camiyi yıkıp yerine kocaman devasa bir yapı yapacaklar. Biz Mimarlar Odası olarak hukuki süreci takip ediyoruz."

Meclis Camisi mimarlık tarihine, literatüre giren Ağa Han Ödüllü bir bina. Behruz Çinici'nin tercih ettiği adıyla "Meydan-İbadet-Kütüphane"de İslam mimarisi geleneklerine dayanmayan çağdaş bir yorum getiriliyor.

TBMM Camisi yapıldığı ilk günlerden bu yana bazı çevrelerde minaresiz ve kubbesiz olduğu gerekçesiyle eleştirilmişti. Oysa mimari çevrelerde "içinde yer aldığı TBMM kompleksinin anıtsallığından bilinçli bir biçimde kaçınan bu mütevazı yapının alışılagelmiş cami mimarisinden ayrılarak yeni bir yaklaşım getirdiğinin" altı çiziliyor.

Minare iki balkon ve bir kavak ağacıyla temsil edilirken, kubbenin yerini peyzajdan yükseliyormuş izlenimi veren teraslanmış bir piramit alıyor.

"Change.org" isimli internet sitesinde "İçinde bulunduğu arazinin eğimi içine gizlenmiş bir mimari ile inşa edilen TBMM Camii ışık, mekan ve formun farklı bir uslupla anlam bulduğu bir eserdir. Dünyanın en saygın ödülü olarak İslam kültürünü başarıyla yorumlayan çağdaş tasarım projelerine verilen Ağa Han Ödülü'nü alan esere sahip çıkalım" diye imza kampanyası başlatıldı.

Geleneksel İslam mimarisinden yana olanların Meclis Camisi'ne itirazları yeni değil. Behruz Çinici verdiği bir röpartajda minare ve kubbe ısrarlarıyla ilgili olarak şunları söylemişti:

"Etüdlerimiz sürecinde milletvekilleri sık sık büroya gelirler, çalışmaları izler ve benden ısrarla minare ve kubbe isterlerdi. Ben de onlara 'Hayır' diyerek, Ata'nın Çankaya'da çizdiği aks üzerinde minareyi kabul etmiyordum. Bana 'O zaman tekrar ne yapalım?' diye sorduklarında, 'Mimarınızı değiştirin efendim' dedim; -'Benim kalemim bunda yürümez!'. 'Füzelere, NASA'ya sözde (!) ilham kaynağı olmuş minareyi bu mimar neden kabul etmiyordu?' O zaman da söyledim, şimdi de söylüyorum: Minare, Suriye çan kiliselerinden gelmiştir, bizim dinimize aykırıdır."

Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin düzenlediği bir panelde konuşan, Halkla İlişkiler Binası ve Meclis Camisi yapılarını babasıyla birlikte tasarlayan Can Çinici de, tasarım sürecini şöyle anlatmıştı:

"Cami'yi tasarlamaya başladığımızda aralarında 30 yıl yaş farkı, bakış açısı farkı olan baba oğul olarak çalışmaya başladık. Olamayacak fikirleri o törpülemek isterken, onun tecrübeleri varken beni de hiç örselemek istemediği bir durumu birlikte paylaştık, yaşadık. Camii aslında önceden kareydi, ışığı dramatik bir şekilde kullanmamak için hassas bir denge ile ışığı çok tartıştık. Işığı çok önemsedik.

"7 ay Kıble üzerine çalıştık. Uygulama projelerine başladık. Sonra, 'Kıble yanlış', dediler. Bir mihrap krizi yaşadık, 'Biz bu mihrabı değiştirmek istiyoruz' dedik. Meclis mimari sürecine herşeyi anlayışla karşılayarak çok büyük destek oldu. Ödenek çıkartıldı, sonra yeniden yaptık.

"Kubbesiz minaresiz camii gibi eleştiriler aldı oysa her ikisi de var ama aşırı stilize edilmiş biçimde var. Minare olarak selvi ağacı aradık, ama bir kavak bulunabildi, kavak ağacı dikildi. İnanmak önemli, ağacı diktiğimizde ikna olundu."

TBMM binalarının tarihi; içinde 2. Dünya Savaşı, Hitler faşizminden kaçan bir mimar ve yeni kurulan bir başkentin yer aldığı bir 20. yüzyıl hikayesi.

Bugünkü TBMM binasının yapımına Mustafa Kemal Atatürk döneminde karar verildi. 04 Aralık 1936 tarihli Riyaset Divanı (Başkanlık Divanı) Kararı ve 11 Ocak 1937 tarihli 3090 sayılı Kanunla yeni bir meclis binasının yapımına karar verildi. Yapılacak binanın "Türkiye Cumhuriyeti'ne yaraşır bir abide niteliği" taşıması koşulu benimsendi.

14 projenin katıldığı yarışma, 28 Ocak 1938'de sona erdi ve uluslararası üne sahip mimarların oluşturduğu jüri bu projelerin arasından üç projeyi de birinciliğe layık gördü. Neoklasik üsluba göre tasarlanmış bu üç proje arasından, Mustafa Kemal Atatürk'ün de beğendiği Prof. Dr. Clemens Holzmeister'in projesi üzerinde karar kılındı.

1938'de Almanya'nın Avusturya'yı işgali üzerine Viyana'dan ayrılarak Türkiye'ye gelen Holzmeister, ülkenin yeni kurulan başkentinde birçok kamu binasına imza attı.

İnşaatın tamamlanması ise kolay olmadı. İlk aşamada projenin 1939 Türkiye'sinin teknik, sanatsal ve endüstriyel kapasitesinin üzerinde görülmesi, ayrılan ödeneğin bütçeye ağır bir yük oluşturması, uzman personel ve işçilerin ülke dışından getirtilmesi ihtiyacı ve döviz sıkıntısı gibi çeşitli sorunlarla karşılaşıldı. Aynı tarihlerde başlayan II. Dünya Savaşı'nın Türkiye'yi de etkilemesi üzerine inşaatın yapımına 1941'de ara verildi.

29 Temmuz 1942'de caminin yapımına yeniden başlanmış ve 1960'da inşaatı tamamen bitirilen bugünkü TBMM binası, 6 Ocak 1961'de Kurucu Meclis toplantısıyla hizmete açılmıştı.