TBMM Genel Kurulu’nda Kuzey Irak’a askeri hareket yetkisini de düzenleyen Suriye- Irak tezkeresi görüşmelerinde Meclis Başkanı İsmail Kahraman, HDP kanadına iç tüzük ‘sopası’ gösterdi.
Kahraman, konuşmasının sonuna yakın HDP Grup Başkanvekili Osman Baydemir’in “ Üç dakikalık ek süre verecektiniz” hatırlatmasına, takdir yetkisini hatırlatarak, “Hayır efendim, bu kadarı kâfi görüyorum ve beyanlarınız da…” dedi.
Baydemir’in Türkçenin yanı sıra Kürtçeyle Genel Kurulu selamlama sözü de tutanaklara “……X” olarak girdi.
HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, Kahraman’a, “Her şeye müdahale etmek durumunda mısınız ya, Allah aşkına” diye karşı çıktı. Tartışma karşılıklı iç tüzük hatırlatmasıyla sürdü.
Genel kurul tutanakları şöyle.
BAŞKAN - Sayın Baydemir…
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Üç dakika verecektiniz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hayır efendim, bu kadarı kâfi görüyorum ve beyanlarınız da…
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Neden?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Niye?
BAŞKAN - Hayır efendim, takdir bana ait. Beyanlarınız da…
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Diğer hatiplere kaç dakika verdiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN - Bakın, Osman Bey, istirham ediyorum. Bir dakika… Bir dakika… Konuşmanızın bütünlüğü bozulmasın diye kesmedim. Baştan aşağı tarafgir ve töhmet altında bırakan beyanlarınız var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakın, şu anda zabıtları istiyorum, zabıtları inceleyeceğim. Mesela bir tanesi, şu anda tespit ettim…
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Hepinizi saygıyla, sevgiyle, hürmetle selamlıyorum. "…"(x)
BAŞKAN - Osman Bey…
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Yaşasın özgürlük, yaşasın adalet, yaşasın onurlu bir barış! (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Kahrolsun PKK!
BAŞKAN - Sayın Baydemir…
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Bir dakika Naci Bey.
Mesela bir tanesi, daha henüz zabıtlar gelmediği için konuşmuyorum…
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Her şeye müdahale etmek durumunda mısınız ya, Allah aşkına?
BAŞKAN - Hayır Hanımefendi.
"AK PARTİ, MHP ve diğer şer odaklarıyla yapılan ittifak…" Burada şer odağı yok. Bu çatı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısıdır.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Hayır, öyle bir şey yok.
BAŞKAN - Burada bölünme, Türkiye'yi bölme, böldürme istikametinde konuşulamaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bana şimdi zabıt gelecek. Yok efendim, layüsel değil insanlar. Hürriyet, alabildiğine konuşmak hakkı demek değildir. Hürriyet, millî, manevi değerleri ezip çiğnemek demek değildir. Çok üzücü ifadeleriniz var. Ben zaptı inceleyeceğim, ondan sonra sizden tavzih isteyeceğim, özür bekleyeceğim. (HDP sıralarından gürültüler)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Nereden, nasıl bir şey bu?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ya bu nasıl başkanlık ya!
HÜDA KAYA (İstanbul) - Parti başkanı değilsiniz siz.
BAŞKAN - Evet efendim, İç Tüzük'ün verdiği yetkiyle.
Buyurun Naci Bey.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkanım, konuşmacı, "AK PARTİ-MHP ittifakı ve şer odaklarının ittifakı" diyerek…
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ya böyle başkan olduktan sonra söz istemeye gerek yok ki.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - …meşru bir siyasi partiyi "gayrimeşru şer odaklarıyla ittifak etmiş bir parti" olarak tanımlamıştır. Bu açık bir hakarettir.
İkincisi, tezkereye ilişkin olarak "Kırk milyonluk Kürt halkına yönelik bir düşmanlık ilanıdır." diyerek…
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) - Aynen öyle.
LEZGİN BOTAN (Van) - Aynen öyle.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - …haksız, tezkereyle ilgisiz, esasen sonucu itibarıyla da sonuçlarına bakarsanız Kürt düşmanlığına ulaşan bir dil kullanmıştır. Bu çerçevede söz talep ediyorum.
BAŞKAN - Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Bostancı, üç dakika konuşma hakkınız var.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; AK PARTİ meşru bir parti. Dolayısıyla, insanların konuşurken -çok özür dilerim- boylarını aşan sözleri söylememeleri, Meclisin ortamına, meşruiyetçi çizgiye uygun bir tarzda dil kullanmaları herkes için önemlidir Osman Bey.
İkincisi: Orta Doğu coğrafyasına yönelik emperyal bir vizyon var. Geldiğiniz gelenek, burada ne olup bitiyor, iktidar-ideoloji-egemenlik çözümlemesi çerçevesinde okur aslında. Burada Kürtlerin o emperyal vizyonun bir aracı olarak kullanılmaya çalışıldıklarını siz görmüyor musunuz? Orada halkların birbirine karşı kırdırılarak bir patronaj kurulmaya çalışıldığını, Kürtlerin sanki Kürtlere statü tanınmıyormuş gibi yapılarak kendi vizyonlarının bir parçası olarak kullanacakları yapılar kurulmaya çalışıldığını görmüyor musunuz? "Kürt düşmanı." Kim Kürt düşmanı?
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Siz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Kürt düşmanı, PKK'dır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu ülkede yıllardan beri, otuz küsur yıldan beri halkları birbiri aleyhine kışkırtarak, bir düşmanlık, kin ve nefret ortamı yaratarak sürekli kan döken bir örgüt var. Ağzınızdan bir kere, halkları bu şekilde birbirine kışkırtan örgüte karşı "Ya, bu yaptığınız doğru değil, barış ve esenlik geleceği kurmak istiyorsanız bu kışkırtmalar, kin ve nifak tohumları doğuran bu eylemler doğru değil." dediniz mi? Demediniz.
PKK'lılar bu süre içerisinde en çok kimleri öldürdü? Aynı zamanda, kendilerine baş eğmeyen Kürtleri öldürdü. Kürtlerin hamisi gibi konuşuyorsunuz. Ağzınızdan bir kere Kürtleri öldüren PKK'lılara karşı bir kınama çıktı mı? 40 milyonluk Kürtlerden bahsediyorsunuz.
PYD, orada bir devlet kurmaya çalışıyor. Niye kurulduğunu siz de iyi biliyorsunuz, kimin kurmaya çalıştığını da biliyorsunuz. PYD, orada kendi kafasına uymayan Kürtlerin canına okurken bir kere ağzınızdan "Ya, burada Kürtlerin haklarına halel getiriliyor." dediniz mi? Hangi Kürt'ün hakkına sahip çıktınız?
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Yürekleri yok, yürekleri!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Sizin sahip çıktığınız Kürtler sadece siyaseten sizin yanınızda olan Kürtler. Öbür Kürtlere karşı… Evet, PKK bunları öldürdü. Siz ne yaptınız? Siz de seçim zamanı size oy vermeyen Kürtlere hakaret etmeye devam ettiniz. Gelip burada bir de Kürtlerin hamisi gibi konuşuyorsunuz.
Saygılarımla. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Evet, Osman Bey…
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, hem sizin sataşmanız var…
BAŞKAN - Evet.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - …hem de sayın hatibin "boyunu aşma" meselesiyle ilgili bir sataşması var. Müsaadeniz olursa ben oradan metreyi aldım…
BAŞKAN - Zabıtlara bakayım, oturum bitmeden değerlendiririm. (HDP sıralarından gürültüler)
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, bakın, sizin şu anda...
BAŞKAN - Zabıtlara bakacağım, oturum bitmeden değerlendireceğim.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Bakın, siz şu anda ayrımcılık yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Efendim, takdir bana aittir.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan, "boyunu aşmak" sözü, kastını aşmak anlamında kullanılmıştır.
BAŞKAN - Anladım efendim, tamam.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Siz tarafsızlığınızı yitiriyorsunuz Sayın Başkan.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, siz bu şekilde mi bu oturumu…
BAŞKAN - Anlayamıyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Söz verirseniz anlatacağım.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Tutumu hakkında görüşme açın ya, böyle Başkanlık mı olur!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Grup Başkan Vekili olarak söz istiyorum.
BAŞKAN - Evet, yerinizden bir dakika buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Siz oturumu bu şekilde mi yönetmeyi düşünüyorsunuz?
BAŞKAN - Evet.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Siz, ifade özgürlüğünün kullanılmamasına ve sanıyorum, insanların cezaevinde olmasına gerçekten bu ortamda alışmış ve hayatın böyle devam etmesini istiyorsunuz. Siz nasıl kalkıp da bir hatip konuştuktan sonra unun düşünceleriyle ilgili "Siz bunu yaptınız. Ben şimdi inceleteceğim, özür dileteceğim…" Önce bir kere zaten bir incelemeniz gerekir eğer böyleyse bile. "Özür dileteceğim." lafını kullanmak ve üstelik sataşma varken söz vermemek bu Meclisin usulüne uygun olan bir şey değildir. Bunu kesinlikle kınıyoruz.
Hatibimiz burada Kürt halkının yanı sıra "Asuriler" demiştir, "Orada yaşayan Ezidiler" demiştir, bütün halklardan bahsetmiştir. Söz vermemek gibi bu usule bu Meclis sahip oluyorsa bu Meclisin zaten devam edecek bir hâli kalmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim, konuştunuz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Bu Meclisin devam edecek bir hâli kalmamıştır.
BAŞKAN - O sizin görüşünüzdür, niyet okumayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Tabii ki benim görüşüm.
BAŞKAN - Hanımefendi, buyurun, beyanda bulundunuz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Ben de beyanda bulunup kendi görüşümü ifade ediyorum.
BAŞKAN - Önünüzde zannediyorum İç Tüzük var, lütfen 67'yi açar mısınız.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Aynı şekilde sizin de önünüzde İç Tüzük var.
BAŞKAN - Aç… İç Tüzük…
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Hiç sizin "Aç."la, böyle hitabınızla böyle bir şey yapacak durumda değilim.
BAŞKAN - Hanımefendi, dinledim sizi. E, tamam.
Şimdi, 67'ye beraber bakalım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Siz bakın.
BAŞKAN - "Genel Kurulda kaba ve yaralayıcı sözler söyleyen kimseyi Başkan derhal, temiz bir dille konuşmaya, buna rağmen temiz bir dil kullanmamakta ısrar ederse kürsüden ayrılmaya davet eder. Başkan, gerekli görürse, o kimseyi o birleşimde solandan çıkartabilir."
Bana verilen yetkiyle hareket ediyorum.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ne kabalık yaptı?
BAŞKAN - Siz hukuk tahsili yaptınız, biraz İç Tüzük'ü okuyunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Beyefendi, söyledim, inceleyeceğim dedim.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Sayın Başkan…
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ne kabalık yapmış?
BAŞKAN - Beyefendi, söyledim, inceleyeceğim dedim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, işleme devam edin.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, sözlerime izahat getirmek istiyorum.
BAŞKAN - Efendim?
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Sözlerime izahat getirmek istiyorum müsaadenizle.
BAŞKAN - Ne yapmak istiyorum diyor?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Açıklama!