Ekonomi

Tatsız bir özelleştirme öyküsü: Şeker fabrikaları

Şekerde özelleştirmelerden ne çiftçi ne işçi ne de devlet kazandı. Yüzlerce ton pancar toprak altında kalırken sektör temsilcileri üretimdeki düşüşün tüketiciye yansımalarının 2019'da görüleceği uyarısı yapıyor.

18 Aralık 2018 19:44

Afyon, Alpullu, Bor, Burdur, Çorum, Elbistan, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kırşehir, Muş, Turhal ve Yozgat. Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ'ye (TÜRKŞEKER) ait 25 şeker fabrikasından 13'ü geçen aylarda özelleştirildi. Satışlar Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında onaylandı.

DW Türkçe'nin aldığı bilgiye göre, özelleştirilen 13 fabrikanın 3'ünün devri ise halen gerçekleşmedi. Hala TÜRKŞEKER'in işlettiği Burdur, Ilgın ve Yozgat fabrikalarının toplam özelleştirme bedeli 1,4 milyar lirayı buluyordu.

Geçen ayların ardından özelleştirmelerin olumsuz etkilediği iki alandan söz ediliyor: Birincisi üretim, ikincisi işçi hakları.

DW Türkçe'ye konuşan sendika ve oda temsilcilerinin verdiği bilgiye göre, satılan fabrikalardan yaklaşık 2 bin işçi çıkarıldı. Bazı işçiler de emekli edildi. 2017-2018 kampanya döneminde 13 fabrikada toplam 3 bin 822 memur, daimi işçi ve geçici işçi çalışıyordu. Taşeron işçi sayısı ise 5 bin cıvarıydı.

Özelleştirmelerden bu yana fabrikalar işçi eylemlerine sahne oldu. En son Yozgat şeker fabrikasında çalışan 110 taşeron işçi, kadro eylemi yaptı. İşçiler, eylem sırasında, devri gerçekleşen fabrikalarda 530 taşeron işçinin işten çıkarıldığını belirtti.

"Yüzlerce ton pancar toprak altında kaldı"

Süreçten etkilenenler arasında pancar ekicisi ve taşımacılık işiyle uğraşanlar da bulunuyor.

Elbistan'da şeker pancarı kar altında kaldı. Afşin'de, Göksu'da çiftçi ekinini teslim edemedi, "Silolar dolu" dendi. Afşinli çiftçi Bekir Özdemir, sosyal medya üzerinden paylaştığı videoda, Elbistan fabrikası ürününü almadığı için tarlasında kalan 600 ton pancarı görüntüledi. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, şeker fabrikalarının özelleştirildiği illerde, yüzlerce ton şeker pancarının toprağın altında kaldığı konusunda uyarıyor.

Afyon ve Çorum fabrikalarında da sıkıntı yaşanıyor. Çorum'da hem çiftçi hem de nakliyeciler paralarını alamadıkları için Kasım ayında eylemler düzenlediler. DW Türkçe'ye konuşan ve adının gizli tutulmasını isteyen bir çiftçi, Afyon'da ürün fabrikaya randevuyla alındığından sıra sıkıntısı olduğunu söylüyor. Alımların "Palet bozuldu" denilerek bekletildiğini söyleyen aynı çiftçi, "Pancar çok çabuk bozulan bir şey. Ürün tamamen gitmese de polar oranı düşecek, zarar edeceğiz” diyor. Şeker pancarında polar oranının yüksek olması pancardan daha fazla şeker üretileceği anlamına geliyor.

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Özden Güngör, DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, geçen yıl Türkiye genelinde işlenen pancarın ve şeker üretiminin yaklaşık yarısının özelleştirilen fabrikalar tarafından gerçekleştirildiğini söylüyor. Söz konusu fabrikalarda geçen kampanya döneminde 7 milyon 157 bin 300 ton pancar işlenmişti.

"Şirketler sektörde deneyimsiz"

Güngör, üretimdeki sıkıntıların şeker fabrikalarını devralan firmaların sektördeki deneyimsizliğiyle ilgili olduğu görüşünde. ZMO Başkanı, şeker fabrikalarını satın alan firmalar arasında, sadece Turhal şeker fabrikasını alan Kayseri Şeker'in daha önce şeker sektöründe faal olduğunu söylerken, Türk-İş Başkanı Ergün Atalay'a göre özelleştirne sonrası geçen yıla en yakın üretim miktarına ulaşan fabrika da Turhal. Şeker-İş Sendikası ise gelecek yıl şeker pancarı üretiminde ciddi düşüş olacağı konusunda uyarıyor.

"Nişasta Bazlı Şeker" tehlikesi

Fabrikalardaki sıkıntıların doğrudan tüketiciyi etkileyecek yönleri de bulunuyor. Eğer üretimde düşüş sürerse şeker fiyatları yükselebilir. Bu da Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) ithalatını gündeme getirebilir.

Konuya dikkat çeken ZMO Başkanı Güngör “Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesi, işten çıkarmalar, girdi maliyetlerinin yüksekliği, küresel iklim değişikliği nedeniyle hastalık ve zararlıların artması, doğal afetler şeker pancarı üreticisini zor duruma düşürdü. Şeker pancarı üreticisi desteklenmezse 2019'da şeker pancarı üretimi daha çok düşecek. Bu durumda halk sağlığı açısından büyük sorunlar içeren NBŞ ithalatı artacak” diyor.

NBŞ'ler, ekonomik olarak daha hesaplı olsa da sağlık açısından önemli riskler barındırıyor. Bu risklerin başında da NBŞ üretiminde kullanılan mısırların GDO'lu olması geliyor. Mart ayında yapılan düzenlemeye göre Bakanlar Kurulu'nun, ihtiyaç duyulması halinde NBŞ kotasını yüzde 50 artırma ya da eksiltme yetkisi var.

Pelin Ünker / İstanbul

© Deutsche Welle Türkçe