Dünya

Taşınmazların iadesinde sorunlar sürüyor

Türkiye’de azınlık vakıflarının taşınmazlarının iadesi süreci devam ediyor. Fakat sürece ilişkin mevzuattan uygulamadaki aksaklıklara kadar hâlâ birtakım sorunlar bulunuyor.

22 Şubat 2015 14:37


Başbakan Ahmet Davutoğlu geçen günlerde azınlık cemaatlerinin temsilcileri ile bir araya geldiği toplantıda azınlıkların bu toprakların asli unsuru olduğuna vurgu yaptı. 40’a yakın azınlık cemaati temsilcisi ve kanaat önderinin katıldığı toplantıda dinî kurumların tüzel kişiliklerinden Vakıflar Kanunu’na kadar birçok konu gündeme geldi. Masada ifade edilen konulardan bir tanesi de azınlık cemaatlerinin daha önce kaybettikleri taşınmazların iadesi süreciydi. Başbakan Davutoğlu, Şubat 2015 itibariyle 365 vakıf malının iade edildiği bilgisini verdi. Başbakanlık Kamu Diplomasisi Kurumu’nun verdiği bilgilere göre de farklı cemaatlere şimdiye kadar 1014 arazi iade edildi. Bunun yanı sıra 21 gayrimenkulün günümüz rayiç bedelinden tazmin edilmesine karar verildi. 150 gayrimenkulün iade süreci de devam ediyor. Başbakan Davutoğlu’nun cemaat temsilcilerini ağırladığı o masada bulunan Vakıflar Genel Meclisi Azınlık Vakıfları Temsilcisi Toros Alcan, Deutsche Welle Türkçe’ye yaptığı açıklamalarda, Başbakan’ın azınlık konularına yaklaşımının pozitif olduğunu gördüklerini belirtti. Alcan, Başbakan Davutoğlu’nun yemekte bulunan tüm cemaatlerin her bir sorunuyla ayrı ayrı ilgilenmesinin ve konuların çözülmesi için gerekli talimatları vermiş olmasının da umutlarını artırdığını ifade etti.

Mevzuat yetersiz kalıyor

Türkiye’de azınlık vakıflarının taşınmazlarının iadesinde önemli bir aşama kaydedilmiş olsa da kimi sorunlar sürecin sağlıklı şekilde işlemesine engel oluyor. Bu sorunların başında iade sürecini düzenleyen yasal mevzuatın yetersizliği geliyor. 2008 yılında Vakıflar Kanunu’na eklenen Geçici 7. Madde ile azınlık vakıflarının taşınmazları vakıfların kendi adına tescil edildi. 2011 yılında ise kanuna eklenen geçici 11. Madde ile azınlık vakıflarının bir şekilde el konulan taşınmazlarının iadesi düzenlenmişti. Daha önce Rum cemaatinin iade davalarına katılan avukatlar Atilla Lök ve Hülya Benlisoy, kanunun Geçici 7. ve 11. maddelerinin hâlâ eksiklikler barındırdığı belirtiyor. Azınlık Vakıfları Temsilcisi Toros Alcan da mevzuattaki sorunlara dikkat çekiyor: “Bazı dosyalar 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun Geçici 11. Maddesi’nde yer alan bazı sınırlamalardan dolayı madde kapsamına giremiyor. Bu sebeple dosyaların hukuk sürecinden geçme zorunluluğu doğuyor. Bu da sürecin uzamasına ve zaman kaybına neden olabiliyor.”

Uygulamada da aksaklıklar var

Yasal mevzuatta olduğu kadar kararların uygulanmasında da kimi sorunların devam ettiği görülüyor. Atilla Lök ve Hülya Benlisoy, iade edilen taşınmazların üstünde kayyum olması halinde bu kayyumların kaldırılması sürecinin 3-4 yıl sürebildiğini belirtiyorlar. Benzer şekilde iadesi mümkün olmayan taşınmazların tazmin edilmesi süreci de uzun sürelere yayılabiliyor. Araştırmacı Sait Çetinoğlu’nun dikkat çektiği gibi, özel kişilerin mülkiyetinde de azınlıklara ait taşınmazlar bulunuyor. Bu da iadelere ilişkin koşulları zorlaştıran bir başka unsur olarak öne çıkıyor. Azınlık vakıflarının taşınmazlarının iadesine ilişkin ortaya çıkan bu sorunların çözümü yönünde Azınlık Vakıfları Temsilciliği’nin temasları devam ediyor. Vakıflar Genel Meclisi Azınlık Vakıfları Temsilcisi Toros Alcan, sadece sorunlarla ilgili olarak değil, azınlık vakıflarının katkılarını sunmak için de Başbakanlık ve ilgili kurumlar nezdindeki temaslara devam edileceğini ifade ediyor. Sorunlar AB platformlarında da ifade ediliyor. Alcan, “Ankara da bulunduğum süre içinde AB delegasyonuyla ilk görüşmemizi gerçekleştirdik. Ülkemizde gerçekleşen tüm olumlu değişim ve gelişimlerin AB ilerleme raporuna eklenmesi için gerekli bilgi paylaşımlarını gerçekleştiriyoruz” ifadelerini kullanıyor.