Hükümet, 2007'de ülkeyi yurt dışında tanımak için kurulan Yunus Emre Enstitüsü'nün kuruluş yapısını değiştiriyor. Tasarıya göre vakfın yönetimi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'nın belirleyeceği vakfın personeline "hizmet pasaportu" verilecek.
BirGün gazetesinden Sebahat Karakoyun'un haberine göre, Meclis gündemindeki tasarı ile vakfın yönetim yapısı ve çalışma yöntemi tümüyle değiştirilirken, siyasi etkilerden bağımsız olması gereken vakıf doğrudan cumhurbaşkanına bağlı devlet dairesine dönüştürülüyor. Tasarı Genel Kurul’dan geçerse, vakfın mütevelli heyet ve yönetim kurulu üyelerinin görevleri sona erecek ve bağımsız olması gereken vakfın yönetimini Cumhurbaşkanı Erdoğan belirleyecek.
Tasarıda, cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek yönetim kurulu üyelerinin eğitim durumu ya da başarı kriteriyle ilgili bir düzenleme yer almaması dikkat çekti. Buna göre cumhurbaşkanı istediği kişiyi vakıf yönetimine atayabilecek.
Personele ‘Hizmet pasaportu’
Vakıf tarafından yurtdışına gönderilecek ve uygulamada “AKP için lobi faaliyeti” yürütecek personele, yeşil ya da diplomatik pasaport alamayan kamu çalışanlarına verilen “Hizmet” damgalı pasaport verilecek. Değiştirilmek istenen yasaya göre başkanlığını Dışişleri Bakanı’nın yaptığı vakfın mütevelli heyetinde Maliye, Milli Eğitim, Kültür ve Turizm Bakanları ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı başkanlıklarının bağlı olduğu Başbakan Yardımcıları, TDK Başkanı, TOBB Başkanı yer alıyordu. Tasarının gerekçesinde, bu yapının kolay toplanmayı ve hızlı karar almayı engellediği savunularak o nedenle yönetim yapısında değişikliğe gidildiği savunuldu.
TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda tasarıya tepki gösteren CHP’li üyeler, muhalefet şerhinde düzenlemenin sakıncalarına dikkati çekti şu eleştirileri sıraladı:
- Tasarı, siyasi etkilerden bağımsız olarak ülkeyi yurtdışında temsil etmeyi amaçlayan kurumu, taraflı ve iktidarın güdümünde bir devlet dairesine dönüştürmektedir.
- Mütevelli heyetinin ve yönetim kurulunun ağırlıklı çoğunluğunun Cumhurbaşkanı tarafından atanması amaçlanmakta, vakfın özerkliği yok edilmektedir.
- Devletle yalnız mali denetim ilişkisi olması gereken vakıf, Cumhurbaşkanlığının onayı olmadan hareket edemeyecek duruma düşürülmektedir.
- Yeni düzenlemeye göre Cumhurbaşkanının doğrudan atadığı üyeler dışında, mütevelli heyeti ve yönetim kuruluna atanacak müsteşarlar da Cumhurbaşkanının onayından geçecektir.
- Cumhurbaşkanının atadığı üyeler için herhangi bir eğitim ya da başarı kriteri konulmamış. Bu nitelikteki bir kuruma niteliksiz insanların torpille atanmasının önü açılmıştır.
- Düzenleme vakfın yönetimini Cumhurbaşkanlığı vesayeti altına sokmaktadır.