Medyascope yazarı Tarık Çelenk, köşe yazısında T24 yazarı Cansu Çamlıbel ile son çıkan kitabı "Mahallenin Krizinden Memleketin Krizine: Görgüsüzleşme, Yozlaşma, Çürüme" hakkında yaptığı söyleşinin hem entelektüel hem de muhafazakar çevrede çok ses getirdiğini ve kızgınlık, umut, güven, korku, sürpriz ve bıkkınlık gibi duyguları harekete geçirdiğini ifade etti.
Söyleşide Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı Güre'deki bir tesisten bahsederken kullandığı özel isimler nedeniyle "özel alana girdiği"ne yönelik tepkiler aldığından bahseden Çelenk, " Bu eleştiri haklı olabilir, daha genel konuşmak gerekirdi. Ancak bu somut örnekler de söyleşiye ilgi çekti." dedi.
"Türkiye'de modernleşmenin, askeri ve diplomatik bürokrasinin görgü devrimlerine dayandığını, geleneğe bağlı gerçek bir burjuva sınıfının olmamasının modernleşmenin taklitten öteye geçememesine neden olduğunu ve komploculuk ve cehaletin kaynağının teoloji değil sosyoloji ve metodoloji" olduğuna ilişkin fikirlerinin bu söyleşiden önce dikkat çekmediğini söyleyen Çelenk'in köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Geçtiğimiz hafta, T24’te duayen gazeteci Cansu Çamlıbel ile kitabım üzerine oldukça ses getiren bir söyleşi gerçekleştirdik. Kitapta, ülkede yaşanan devlet-kurumlar ve değerler krizinin, kaht-ı rical (hak edenlerin hak ettikleri makamlardan mahrum bırakılması) sorununun aslında bir yönetim meselesinden öteye geçerek tüm memlekete yayılan bir ‘mahalle’ krizine dayandığını savunuyorum.
Bir söyleşinin veya araştırmanın toplumsal etkisinin etkinliğini belirleyen bilimsel birkaç kriter vardır. Bunlar kızgınlık, umut, güven, korku, sürpriz ve bıkkınlık ya da dışlanma isteği gibi duygulardı.
Güre’de, aydınlar, tüccarlar, şeyhler ve siyasetçiler ilk kez kaplıca dışında denizde haşema ve tesettür mayolarıyla gecede büyük yuvarlak masalarda sosyalleşmeyi deneyimlediler. Bu durum yandaki komşularca bazen tedirginlik bazen de merak ile gözlemleniyordu. Akşamları bazen sabah namazına kadar süren ülke meseleleri üzerine sohbetler, iş yoğunluğundan bunalmış muhafazakar fertler için burayı cazip kılıyordu. Söyleşideki AK Parti’nin kuruluş aşamasındaki umut dolu sohbetler ve bugünkü kaygılarla ilgili betimlemelerimin nedeni de buydu.
Mahalle kültürüne dair bu gözlemlerim, bir bakıma Türkiye’nin mevcut politik durumuna ışık tutma çabası ve örneğidir
Cansu Çamlıbel, bu söyleşinin savunduğum tezler hakkında entelektüel çevrelerde bir dönüm noktası olacağını söyledi. Ülkede modernleşmenin, askeri ve diplomatik bürokrasinin görgü devrimlerine dayandığını, geleneğe bağlı gerçek bir burjuva sınıfının olmamasının modernleşmenin taklitten öteye geçememesine neden olduğunu, komploculuk ve cehaletin kaynağının teoloji değil sosyoloji ve metodolojiden kaynaklandığını ifade etmiştim. Ancak bu görüşler bu söyleşiye kadar pek dikkat çekmedi, ki bu da ilginç bir durumdu."
Ertuğrul Özkök: Bir mahalleli anlatıyor; AKP’nin kurulduğu o otelde bugün neler konuşuluyor?