Gündem

Tansu Çiller: 28 Şubat bir darbedir

"Belki alışılagelmiş bir darbe değildir, post-modern bir darbedir"

19 Temmuz 2017 13:58

"Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan 103 sanığın yargılandığı 28 Şubat davasında dün mağdur ve tanık sıfatıyla bulunan Türkiye'nin eski ilk kadın Başbakanı Tansu Çiller dinlendi. Çiller 28 Şubat'ın 'darbe' olduğunu belirterek "yine aynı şeyleri ifade etmek zorundayım, 28 Şubat bir darbedir. Belki alışılagelmiş bir darbe değildir, post-modern bir darbedir, bu bir süreçtir, kesit değildir ve bir koalisyon eliyle icra edilmiştir." dedi.

28 Şubat dönemine ilişkin aralarında dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, dönemin Genelkurmay ikinci başkanı Çevik Bir, emekli Orgeneral Çetin Doğan, emekli Korgeneral Engin Alan’ın da aralarında bulunduğu 103 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.

89. celsesi Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, Ravza Kavakçı  başta olmak üzere AKP'li kadın milletvekilerinin de izlediği duruşmayı izledikleri görüldü. Mahkeme Başkanı Yiğitsoy, mağdur müşteki avukatlarının verdiği ortak dilekçede sanıkların yeniden tutuklanmasının istendiğini bildirdi.

İstanbul'dan SEBGİS'le ifade vermesi beklenen ve önceki celsede zorla getirilmesi kararlaştırılan eski Başbakan Tansu Çiller'in saat 10.15'te İstanbul'daki duruşma salonuna girdiği görüldü.

Çetin Doğan'ın avukatı Hüseyin Ersöz de soru yöneltmek üzere salonda hazır bulunuyor.

Sözlerine "İlk defa buraya gelmiyorum. Daha önce çağırdığınızda geldim ve 'bu bir darbedir' dedim." şeklinde başlayan eski Başbakan Tansu Çiller, şu sert mesajları verdi:

"Yine aynı şeyleri ifade etmek zorundayım, 28 Şubat bir darbedir. Belki alışılagelmiş bir darbe değildir, post-modern bir darbedir, bu bir süreçtir, kesit değildir ve bir koalisyon eliyle icra edilmiştir. Bu koalisyonun içerisinde çeşitli toplum kitleleri vardır, kimi medya, kimi TSK mensupları, kimi yargı üyeleri, kimi sendikalar, kimi sivil toplum örgütleri ve kimi dış odaklar vardır. Hükümeti düşürmeye yönelik bir plan çerçevesinde korku, baskı ve şiddetle hükümeti yok etmeye yönelik bir harekettir.

 

"İpe giden bir başbakanın..."


Türk tarihinin hafızasında, bilincinde çok eski bir fotoğraf mevcuttur. O fotoğraf bir hançer gibi herkesin hafızasında saklıdır, siyasetçilerin de hafızasında saklıdır. İpe giden bir Başbakanın hüzünlü bakışının fotoğrafıdır o. Bu fotoğraf tüm topluma dehşet saçmıştır, 28 Şubat bu dehşet refleksinin üzerine inşa edilmiştir. Milletin çoğunluğunun meclise yolladığı 293 milletvekilinin sayısı azınlığa, 243'e indirilmiştir. Bu plan ve amaç çerçevesinde bu yapılmıştır. Tankla, tüfekle meclise girip milletvekillerinin elinin kelepçelenmesiyle, bunun yapılmasının sınucu arasında fark yoktur. Milletvekillerinin kalplerine, iradelerine kelepçe vurulmuştur ve bir başka iradeye teslim olamaları sağlanmıştır."

Tansu Çiller, 28 Şubat'ın bir süreç olduğunu göstermek için de yakın tarihten örneklerle savunmasına devam etti.

Refahyol hükümeti kurulurken büyük baskı gördüklerini öne süren Çiller, "'Bu partiyi iktidara getirmeyin' dendi. RP'yi iktidara getiren DYP değil, milletti, ama DYP hedef seçilmişti. Bu hükümetin kuruluşunu, ülkenin bölünmüşlüğünü gidermede önemli bir fırsat gördüm, ama bu fırsat kaçırıldı" dedi.

 

"Keşke mağdur edenle mağdur edilenler bir araya gelse"


Dönemin Başbakan Yardımcısı olarak Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'yı ziyaretınde, "Seçimle gelen seçimle gitmeli. Buna itibar etmezsek Türkiye'nin itibarıyla oynarız" mesajı verdiğini belirten Çiller şu ilginç ifadeleri de kullandı: "Keşke burada, ceza hukuku platformunda değil de özgürce ve özgün olarak mağdur edenle mağdur edilenler bir araya gelse. Mağdur eden, 'O gün öyle düşünüyordum, yanlış yapmışım, keşke öyle olmasaydı' dese."

 

"Asıl mağdur DYP'dir"


Çiller sözlerini şöyle tamamladı:

"Ben şikâyetçi olmadım, buraya da gelmek istemedim. TSK gözbebeğimizdir. Bu coğrafyada ondan başka güvencemiz yok. çok badire atlattılar. Hepimizin içi sızlıyor. Beni "baş mağdur" da ilan ettiler. DYP'nin başında kim olsa aynı şeyi yaşayacaktı. O yüzden kendimi o kadar mağdur addetmiyorum. Asıl mağdur DYP'dir. Asıl mağdur merkez sağ oldu. Asıl mağdur millet oldu, her darbenin sonunda olduğu gibi. Darbe diyorsam istiyorum ki, bundan sonraki nesiller bu hikayeyi öğrensinler. Ancak demokrasinin evrensel değerleri üzerinde bütünleşebilir ve ayrılmazsak o zaman ayrışmaya son verilebilir, Türkiye tek ve bir olur, umudum budur, ısrarım bundandır."

Çiller yaklaşık 1 saat süren beyanını tamamladıktan sonra sorulara geçildi. Mahkeme başkanı Mustafa Yiğitsoy, 28 Şubat kararlarının imzalandığı MGK'nın diğer MGK'lardan bir farkı olup olmadığını sordu. Çiller, "Vücut dili farklılaştı, ama sözel bir farklılaşmadan söz edemem" dedi. Çiller yine Başkanın sorusu üzerine 28 şubat kararlarının Genelkurmay'a gönderilmediğini ve Batı Çalışma Grubu'nun kurulduğunu daha sonra öğrendiklerini öne sürdü. 

Mahkeme Başkanı Mustafa Yiğitsoy, sorularını yöneltti. O tarihte MGK’da alınan kararlara ilişkin, kararların hazır metinler halinde getirildiği ve sivil üyelere imzalatıldığı yönünde iddialar olduğunu belirten başkan, MGK’da bu şekilde farklı bir usül olup olmadığını sordu. Çiller, "Alınan kararlar bazen orada imzalanır, bazen de MGK Genel Sekreteri makamıma getirir ve sonra istediğimde imzalarım. 28 Şubat’ta çok uzun bir toplantı oldu. Merhum Erbakan ’daha sonra imzalarız’ dedi ve öyle yaptık" şeklinde yanıtladı. 

Başkan, 28 Şubat kararlarının uygulanması için TSK’ya bir talimat verip vermediklerini sordu. Çiller, 28 Şubat kararları çıktıktan sonra bakanlar kuruluna getirildiğini, bakanların bunları gereğince ele aldıklarını ifade ederek, "Başbakan’ın bu konuda bir talimatı kesinlikle yok, olsa bilirdim. Ben de öyle bir görevlendirmede bulunmadım. Bizim öyle bir talimatımızın olmadığı kesindir" diye yanıtladı. 

Duruşmaya ara verildi. Öğleden sonra sanık müdafilerinin sorularıyla devam edilecek.