Gündem

'Tam Gün'e çözüm bulundu: Sözleşmeli öğretim üyesi

Üniversitelerde sözleşmeli öğretim üyeliği statüsüne geçiliyor.

16 Ekim 2011 03:00

T24 - Üniversitelerde sözleşmeli öğretim üyeliği statüsüne geçiliyor. YÖK Başkanı Yusuf ziya Özcan, "Yeni tasarıda, daha öncekine ilaveten dışarıda çalışan öğretim üyeleri için bir anlaşmalı statü getiriliyor" dedi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ da 'Tam Gün' için YÖK'le anlaştıklarını açıkladı.



YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, muayenehanesi olan ya da başka bir yerde çalışan öğretim üyeleri için üniversitelerde sözleşmeli öğretim üyeliği statüsüne geçileceğini söyledi.


YÖK ve Sağlık Bakanlığı arasında yapılan görüşmeler sonucu yeni yapılacak düzenleme ile "Tam Günden ayrılıp dışarı giden doktorların saat ücreti karşılığında üniversitede ders vermeleri, asistan yetiştirmeleri söz konusu" diyen Özcan, "Buna göre, saat ücreti 300 TL. Ancak 600 TL’ye kadar çıkabilir. Bir öğretim üyesi haftada 10 saatten ayda en fazla 40 saat çalışabilecek" dedi.


Özcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Tam Gün" yasası ve son olarak çıkartılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) sonrasında üniversite hastanelerinde görev yapan öğretim üyelerinin durumu, üniversite hastanelerinin yaşadığı sıkıntılar ve bu konularda yeni yapılacak düzenlemeyle ilgili bilgi verdi.


Geçtiğimiz günlerde dışarda muayenehanesi olan üniversite hastanelerinde öğretim üyesi olarak görev yapan akademisyenlerin çalışma esaslarına ilişkin olarak ilgili YÖK üyeleri ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve ilgili yetkililerle bir araya gelerek bir metin üzerinde çalışıldığını anımsatan Özcan, yeni bir tasar taslağı hazırlandığını belirtti.


Özcan, yeni tasarıda öncekine ilaveten dışarıda çalışan öğretim üyeleri için bir anlaşmalı statü getirildiğini ifade ederek, "Tam Günden ayrılıp dışarı giden doktorlarımızın saat ücreti karşılığında üniversitede ders vermeleri, asistan yetiştirmeleri sözkonusu" dedi. Bu hekimler için saat ücretinin 300 TL olduğunu, bunun 600 TL’ye kadar çıkabileceğini ifade eden Özcan, "Sözleşmeli öğretim üyeliği statüsüne geçiliyor. Bu, ancak üniversiteden ayrılarak dışarıda çalışanlar için geçerli" diye konuştu.


Yusuf Ziya Özcan, ilgili öğretim üyeleri için belli bir saat sınırlamasının da getirileceğini anlatarak, "Bir öğretim üyesi haftada 10 saatten ayda en fazla 40 saat çalışabilecek. Ameliyatlar da eğitimi içeriyorsa bu saatin içinde olacak. Zaten orada öğreniyor asistanlarımız" dedi.


Üniversite tarafından dışarıda çalışan hekimlerden alınacak hizmet karşılığının kim tarafından ödeneceğinin henüz kesinlik kazanmadığını belirten Özcan, "Üniversiteler döner sermayeden ödenmesini istemezler, genel bütçeden ödenmesi daha iyi" açıklamasında bulundu.



"İki yıl ücretsiz izin hakkı kalkıyor"


Özcan, son çıkan KHK ile hekimlere iki yıl ücretsiz izin hakkı verildiğini ancak yeni düzenleme ile bunun kalkacağını belirterek, bu düzenlemenin yerine sözleşmeli statü getirileceğini söyledi. Bunun "akademik camia için hayırlı bir şey olacağı" değerlendirmesinde bulunan Özcan, şöyle devam etti:


"Gerçekten bütün öğretim üyelerinin anlaşmalı statüye geçilmesine yol açabilir. O bakımdan çok son derece faydalı diye düşünüyoruz. Sözleşmeli statüde çalışacak öğretim üyelerinin üniversite rektör, dekan, dekan yardımcısı gibi idari görev yapmaları da sözkonusu değil. Onlardan sadece hizmet alınacak."



"Öğretim üyelerinin yeni tasarıya sıcak bakacağını öngörüyoruz"


YÖK Başkanı Özcan, mevcut sistemde aksayan yönler bulunduğunu belirterek, "Bir öğretim üyesi 09.00-17.00 mesaisi yapar ve okuldan dönersermaye alırsa, dışarıda hiçbir faaliyet yapamaz ama 09.00-17.00 mesaisi yapar ve dönersermayeden pay almazsa, dışarıda her türlü şekilde çalışabilir. Bu, özellikle tıp fakültelerindeki eğitim sürecinin aksamasına neden oldu. Çünkü, bu hocalarımız 09.00-17.00 mesaisini yaparken hasta üzerinde herhangi bir işlem yapamıyorlardı. Mevzuat, yasaklıyordu" dedi.


Bu uygulama sonrasında hem asistan hem de tıp öğrencisinin yetiştirilmesinin tehlikeye girdiğini anlatan Özcan, "Bunu çözebilmek için Sağlık Bakanımız Recep Akdağ ile diğer yetkililerle bir araya gelindi, hukukçular da katıldı. Sözleşmeli statünün, buna bir çözüm olacağını düşünüyoruz. Bunu bir denemek lazım. Bu mesele haricinde de üniversite için iyi bir şey. Çünkü, yeni bir statü yaratılıyor" açıklamasında bulundu.


Özcan, mevcut uygulama sonrasında Türkiye genelinde üniversitelerden ayrılan ya da dışarıda muayenehanesi bulunan öğretim üyelerinin tam sayısının ellerinde bulunmadığını belirtti.


Sağlık Bakanı Akdağ’ın bu sayıyı 600-650 olarak açıkladığını ifade eden Özcan, "Sayı, aşağı yukarı böyle olabilir ama henüz bu süreç kesinleşmediği ve öğretim üyeleri kararlarını vermediği için ne olacağına bakıyorlar. Yeni değişiklik sonrasında üniversitelerden ayrılan hekimlerin tam sayısı belli olur" dedi.


Özcan, sözkonusu öğretim üyelerinin yeni tasarıya sıcak bakacağını öngördüklerini dile getirerek, "Olmaya da bilirler. Parayı az bulabilir ya da işleri gün içerisinde çok fazla olabilir, başka müesseslerle çalışıyor olabilirler ama pek çok hekimin üniversitede bu şekilde çalışmak isteyeceğini düşünüyorum. Çünkü, üniversite onlar için sadece hasta ile tanışma yeri değil, araştırmaların yapıldığı, projelerin yürütüldüğü bir yer. Bir şekilde üniversite ile bağlı olmaları onlar için iyi olur" diye konuştu.



"Üniversite hastanelerinin devredilmesini istemiyoruz"


"Üniversite hastaneleri, Sağlık Bakanlığına devredilebilir" şeklinde basında da yer alan haberlere ilişkin olarak da Özcan, bazı hastanelerin finansal bakımdan iyi durumda olmadığını söyledi.


Özcan, bu durumun bazı devlet hastaneleri için de geçerli olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:


"Devlet hastaneleri, Sağlık Bakanlığına ait bir hastane birliği şeklinde hareket ettiği için, büyük ihaleleri beraber yaptıkları için büyük avantaja sahipler. Üniversite hastaneleri için bu sözkonusu değil. Her üniversite ayrı olduğundan bağımsız hareket ediyor. Bunun için böyle ekonomik kolaylıklardan faydalanmaları da zor oluyor.


Biz, üniversite hastanelerinin devredilmesini istemiyoruz. Üniversite hastanelerini Sağlık Bakanlığına devredilmesi değil, olsa olsa afiliasyon diye isimlendirdiğimiz birlikte çalışma olabilir. Bu, kaynakların ekonomik kullanımını da sağlar. Hastaneleri paylaşmak iyi fikir olabilir. Zaten çalışmalar yapılıyor. Üniversiteler, hastanelerle protokol yaparak bir iki yerde beraber kullanıma başladılar. Deniyoruz, inşallah iyi sonuçlar çıkar."