NATO’nun önemli iki ülkesi arasındaki İncirlik ziyareti sorunu derinleşiyor. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ile Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu arasında Ankara’da gerçekleşen görüşmeden de sonuç çıkmadı. Tarafların görüşmeden memnuniyetsiz ayrıldığı basın toplantısında da yüzlere ve ifadelere yansıdı. Başbakan Binali Yıldırım’ın Gabriel ile görüşmesini son anda iptal etmesi ise krize dair önemli ipucu oldu. Ankara’daki görüşmeyi ve Türkiye-Almanya ilişkilerinde gelinen noktayı Kemerburgaz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Kaliber ile konuştuk.
DW Türkçe: İncirlik krizinin aşılamasında dair umut, iki ükenin dışişleri bakanları arasında yapılacak görüşmeye bağlanmıştı. Ancak görünen o ki kriz aşılamadı. İki ülkenin bulunduğu konumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doç. Dr. Kaliber: Son bir yılda değişik nedenlerden dolayı Türk-Alman ilişkilerinde bir gerilme yaşanmakta. Ama bu son durumun, yani Türkiye’nin, İncirlik üssünü Alman milletvekilleri tarafından ziyaretini engellemesinin tam anlamıyla bir kriz olduğunu söylemek gerek. Türkiye Almanya ilişkileri çok önemli ve bu iki ülke arasındaki ilişkileri aşan bir anlama sahip. Öncelikle Almanya ve Fransa bugünkü Avrupa Birliği’nin temel ülkeleri. Dolayısıyla Türkiye-Almanya ilişkilerindeki herhangi bir zorluk Türkiye-AB ilişkilerini de derinden etkileyecektir.
Bu krizin en önemli nedenlerinden biri 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından birçok askeri yetkilinin, devlet yetkilisinin Almanya’ya sığınma talebinde bulunması ve bunların Türkiye’ye iade edilmemesi. Yine Türkiye hükümeti tarafından PKK ile ilgili Almanya’da yeterli önlem alınmadığı savunuluyor. Ancak şunu unutmamak gerekiyor, FETÖ olarak tanımlanan örgüte bağlı olduğu düşünülen insanların Türkiye’ye iade edilebilmesi için, Türkiye’de hukuki süreçlerin daha şeffaf ve inandırıcı bir şekilde ilerlemesi gerekmektedir. Yanı sıra, PKK zaten uzun süredir Almanya’nın terör listeside ama barışçıl gösterilerle bu örgüt arasında Türkiye tarafından kurulan bağın iyi düşünülmesi gerektiği fikrindeyim. Dolayısıyla Türkiye’nin en büyük ticaret ortaklarından biri olan ve yaklaşık 3 buçuk milyon Türk’ün yaşadığı Almanya ile bu içine düşülen gerilimin biran önce çözülmesi gerektiğini düşünüyorum.
DW Türkçe: Peki nasıl çözülecek bu kriz?
Doç. Dr. Kaliber: Bir kere ‘megafon siyasetinden’ vazgeçmek gerekiyor. Tarafların birbirleriyle olan sorunlarını yarıştırması, takas etmesi gibi bir siyaset yerine, o sorunların gerektirdiği çözümleri görüşmek yerinde olacaktır. Bir de tabi Türkiye Almanya ilişkilerine biraz daha geniş bakmak lazım, aslında bu ilişkilerdeki iyileşme Türkiye AB ilişkilerine de yansıyacaktır, ya da tam tersi. Türkiye’nin sadece AB ile değil son bir yıl içinde hemen tüm Avrupa kurumlarıyla ilişkileri gerildi. Bunun tek suçlusu Türkiye hükümetiymiş gibi göstermek doğru bir yaklaşım olmaz. Ama Türkiye’nin bu ilişkileri daha uzun vadeli bir perspektifte tasarlaması ve bu ilişkilerin düzelmesi yolunda nasıl daha geniş bir bakış açısıyla hareket edilebileceğini planlaması gerekiyor.
DW Türkçe: Sizce Türkiye’nin özellikle İncirlik engelinin nedeni nedir? Mesela ‘Konya’yı ziyaret edebilirsiniz’ diyor Ankara?
Doç. Dr. Kaliber: Bu sanki bir rövanş alma, Almanya’yı açıkça ve hemen zora koşma, Almanya’ya güçlü bir mesaj verme politikası olarak tasarlandı. Ama uluslararası sistemde böyle önemli konular bağıra çağıra çözülmez. Belki Türkiye’deki yetkililer bıçağın kemiğe dayandığını düşünüyorlardı, ama bıçak kemiğe dayanmadan daha incelikli politikalar denenebilirdi. Dolayısıyla adeta bir ambargo uygular gibi düzenlenmiş bir politikanın, hele hele Almanya gibi Türkiye açısından çok önemli bir ülkeye uygulanan bu politikanın, amiyane tabirle biraz ‘külhanilik’ olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin İncirlik üssünü kapatmakla, doğrusunu söylemek gerekirse Almanya’ya yaptırmak istediklerini de uygulatamayacağını düşünüyorum.
DW Türkçe: Almanya Dışişleri Bakanı’nın normal şartlar altında Başbakan Yıldırım ile de görüşmesi de planlanmıştı. Ancak Yıldırım’ın yoğun programı nedeniyle görüşmeyi iptal etti. İptal kararı iki bakanın görüşmeleri ve basın toplantılarının hemen ardından geldi. Burada bir mesaj var mı sizce?
Doç. Dr. Kaliber: Tabii ki, çok önemli bir mesaj var. Bir kere bir başbakanın kendi ülkesine gelen dışişleri bakanını ile randevusunu, hem de o randevuya dakikalar kalmışken iptal etmesi çok güçlü bir mesajdır. Türkiye açıkça Almanya hükümetine memnuniyetsizliğini bu şekilde iletmiş oluyor. Ve bir anlamda da bu krizin tescillenmesi anlamına geliyor. Zaten iki dışişleri bakanının bir çok konuya farklı baktıkları ortada, hatta basın toplantısında bile bu tartışma havası hissediliyordu.
DW Türkçe: Dışişleri bakanlarının basın toplantısında Türkiye’nin Almanya’ya yönelik bilindik suçlamaları da devam etti, ‘PKK’ya destek, FETÖ üyelerine iltica hakkı tanınması gibi’. Yani özetle Ankara, Almanya’nın ‘Türkiye düşmanları için bir sığınma merkezi‘ durumuna geldiğini iddia ediyor, bu iddiaları nasıl karşılıyorsunuz?
Doç. Dr. Kaliber: Eğer bu tür iddialarınız varsa bunları daha diplomatik yollardan, daha ince ve zamana yayılmış stratejik yöntemlerle çözebilirsiniz. Birden bire İncirlik üssünü Alman milletvekillerine kapatmak gibi, biraz zora koşma yöntemleriyle çözmek doğrusu günümüz siyasetinde çok sonuç üretici bir yol değil. Türkiye uzun zamandan beri Avrupa ülkelerini, uluslararası toplumu teröre karşı verdiği mücadelede kendisini yalnız bırakmakla suçluyor. Bunlarda haklılık payı zaman zaman vardır ama Türkiye çoğunlukla ‘terör’, ‘terörizm’ gibi tanımlamaları geniş tuttuğu için, yasalarında neyin terörizm veya terörizm yandaşlığı olup olmadığı konusunda bir muğlaklık bulunduğu için ve hemen her beğenilmeyen kişi, grup derhal terörizm çuvalına atılabildiği için bu Avrupa’yla kriz yaratıyor. Halbuki Türkiye’nin çok daha net ve kolay kolay genişletilemeyecek, muğlaklaştırılamayacak açık bir terörizm tanımı olsa, çok daha adaletli işleyen bir hukuk sistemi olsa, muhaliflerin, mesela Barış İçin Akademisyenleri ve bu tür grupların derhal terörist ilan edilebildiği bir yasal düzenlemeleri olmasa Türkiye belki Avrupa ile ilişkilerinde daha rahat olabilecek.
DW Türkçe: İncirlik ve NATO konusunda dönecek olursak, Alman askerlerinin Ürdün’e çekilmesi Türkiye'nin önemine zarar verir mi?
Doç. Dr. Kaliber: Mutlaka Türkiye NATO ilişkilerina yansıyacaktır. Ama doğrusu bunun etkisini abartmamak lazım, Türkiye hala NATO için çok önemli bir ülke. En basitinden Malatya’da bulunan füze savunma kalkanı, NATO’nun en büyük ordularından biri ve Türkiye bulunduğu bölge itibariyle de jeopolitik konumunu koruyor. Ama Türkiye-NATO ilişkilerinde de son Brüksel zirvesinde de ortaya çıktığı gibi sorunlar var. Ancak Türkiye önemini korumaya devam edecektir.
© Deutsche Welle Türkçe
Söyleşi: Gökhan Yivciger