Batı ile nükleer anlaşmanın kapısını araladıktan hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ağırlayan İran’da neler yaşanacağı tüm dünya için merak konusuydu. Öyle ki Erdoğan; başta Mısır, Suriye ve Irak politikaları yüzünden İran’la ters düşmekten hiç kaçınmamıştı. Üstelik, İran’ın Yemen politikasını da sert eleştirip, “İran bölgeyi domine etmek istiyor. Yemen’den askerlerini çeksin” sözleriyle İran’da geniş kesimlerin protestolarının hedefi haline gelmişti. İran basınının “Ortadoğu’nun Don Kişot’u” olarak gösterdiği Erdoğan’ın ziyaretinin erteleneceği yönündeki haberler de dikkatlerin bu ziyarete yoğunlaşmasına yol açmıştı.
Beklentilerin aksine ziyaret ertelenmedi ve Erdoğan, kalabalık bir heyetle birlikte Tahran’ı ziyaret etti. Hem Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani hem de dini lider Ayetullah Ali Hamaney’le görüştü. Ruhani - Erdoğan görüşmesinde gazetecilerden soru alınmadı ancak Erdoğan’ın Irak, Suriye ve Yemen konusunda daha sakin bir üslup sergilediği görüldü. Erdoğan; “Kim kimi öldürüyor diye baktığımızda ben mezhebe bakmıyorum. Beni Müslümanlar ilgilendiriyor. Bizler de bu işte ne kadar arabuluculuk yapabiliyoruz, bunların üzerinde duralım” derken, Ruhani’den Yemen konusunda ‘ortak çalışma anlayışı’ olduğu açıklaması geldi. Diplomatik kaynaklar; tarafların önümüzdeki günlerde ortak bir siyasi mekanizme kuracağını, bu mekanizmanın temel hedefinin Yemen’de ateşkesi sağlamak olacağına dikkat çekiyor. Türkiye’nin kolaylaştırıcı rol üstleneceği mekanizmada, Yemen’e insani yardımların ulaştırılması için bölge ülkeleriyle temas artırılırken, Yemen’le siyasi müzakerelerin de hızlanmasına çalışılacak.
“Ekonomik çıkarlar ağır basar”
Peki Tahran ve Ankara, ikili ilişkilerde yeni bir açılım yakalayabilir mi? Erdoğan’ın çıkışlarıyla dikkatleri üzerine çeken gerilim biter mi? Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi Başkanı Sinan Ülgen DW Türkçe’nin sorularını yanıtlarken, ‘ziyaretin gerçekleşmiş olması’nın bile ilişkilerde yeni bir sayfa açılacağının işareti olduğuna dikkat çekiyor. Tahran’ın Batı ile nükleer programı konusunda anlaşma kapısını aralamasının hemen ardından gerçekleşen Erdoğan’ın ziyaretinin temel hedefinin, Türkiye - İran hattındaki ekonomik işbirliğini canlandırmak olduğuna vurgu yapan Ülgen şu yorumu yapıyor:
“Türkiye; önümüzdeki süreçte İran’ın Batı’ya açılan kapısı olmak istiyor. Ve bunun olabilmesi için de siyasi tansiyonun azaltılması gerekiyordu. Erdoğan’ın Tahran ziyaretinde de görüldü ki; taraflar İran’dan yükselen protesto seslerini bir kenara bırakıp sağduyulu, pozitif bir yaklaşım içinde oldular ve ekonomik işbirliğinin ayrıntılarını konuştular. Ziyaretin amacının gerçekleştiğini ve ekonomik çıkarlar ağır basınca komşuluk ilişkilerinin ne kadar da dengeli götürülebildiğine bir kez daha tanık olduk.”
İran ile Türkiye arasında net siyasi görüş ayrılıkları olduğunu, bu ayrılıkların da bir ziyaretle giderilmesinin hatta görüş ayrılığı olmadan yaşanmasının mümkün olmadığını belirten Ülgen, “Ziyaretten siyaseten bir ortak vizyon çıktığını söylemek mümkün değil. Ancak tarafların ekonomik işbirliğini güçlendirme kararının, nükleer anlaşmanın geleceğiyle bağlantılı olarak önümüzdeki döneme nasıl yansıyacağını da zaman gösterecek. Ziyarette öne çıkan Ruhani’nin ve Erdoğan’ın iki ülke işbirliğinin öneminin farkına varıp, sağduyuyu öne çıkarmaları olmuştur.”
“İş yapma zorunluluğu”
ODTÜ’den Hüseyin Bağcı da “Zamanın ruhu, Türkiye ile İran’ı iş yapmaya zorluyor, çatışmaya girmeye değil” vurgusu yapıyor. Erdoğan’ın Ruhani ile tam anlamıyla ‘iş’ konuştuğunu ve bu yüzden de “En pahalı doğalgazı İran’dan alıyoruz” dediğini belirten Bağcı, “Erdoğan’ın temkinli ve sağduyulu yaklaşımının ziyarette öne çıktığını, daha çok ekonomik işbirliğini genişletmek için Tahran’ı ziyaret ettiğini vurgulamaya dönük olarak doğalgaz fiyatı gibi konulara bilerek girdiğini söylemek mümkün. Erdoğan daha çok ‘ağırbaşlı ve müzakereye açık biri’ olarak göründü. Beden dili olarak yumuşak mesajlar verdi. Kendi açısından iyi ve doğru olanı yaptı” diyor.
Yaşanan siyasi görüş ayrılıklarına karşın İran’ın da Türkiye’nin bölgesinde etkili bir güç olduğunu dikkate alarak Türkiye ile ticareti öne çıkarmayı hedefleyeceğini belirten Bağcı, “İran’da doğalgaz ve petrol var. Türkiye’nin de enerjiye ihtiyacı var ve Rusya iyi bir alternatif. İran, bunu düşünecektir ve Türkiye’yle işbirliği yoluna gidecektir. Ziyaretin kısa sürmesi kadar olaysız sürmesi de Türkiye’nin lehine olmuştur. Önümüzdeki dönemde tarafların nasıl bir çalışma yöntemi üzerinde duracaklarını görmek bizi daha doğru, kapsamlı analizlere götürecektir” değerlendirmesi yapıyor.