Yıllarca Diyarbakır Barosu Başkanlığı yapan Tahir Elçi tam bir yıl önce kentteki çatışmalardan zarar gören ve "suikasta uğradı" diyerek tarif ettiği Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaparken öldürüldü. Ancak cinayet ile ilgili hukuki süreci takip eden avukatlar bir yıl içerisinde soruşturmada bir ilerleme kaydedilmediğini söylüyor.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Diyarbakır Barosu'nun başkanı Ahmet Özmen, "Soruşturma etkili yürütülmüyor" diyor.
Bir yıl geçmesine rağmen ifadesine başvurulmuş veya hakkında şüpheli sıfatıyla işlem yapılmış hiç kimse olmadığını söyleyen Özmen, avukatlar olarak dosyanın tamamına ulaşmakta da güçlük çektiklerini söylüyor.
Peki bugüne kadar avukatların beklediği ve gerçekleşmeyen veya savcılıktan talep ettikleri halde, akıbeti ile ilgili yanıt alamadıkları öne çıkan talepler neydi?
Özmen ve Diyarbakır Barosu'ndan avukat Mahsuni Karaman sorularımızı yanıtlamadan önce, bu dosyada bir senede üç savcının değiştiğini vurguluyorlar.
Dosyaya bakan ilk savcının 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yerinin değiştirildiğini belirten avukatlar, daha sonra yerine bir başka savcının gönderildiğini ancak onun da dosya ile ilgili bir işlem yapmadan görevinin değiştiğini söyledi.
Son olarak dosyaya atanan savcı ile bir görüşme yapabildiklerini belirten Mahsuni Karaman, avukatlar olarak ölümünün birinci yılında kamuoyuyla soruşturma ile ilgili gelinen yeni aşamaları paylaşmak için savcıdan bilgi almak üzere görüştüklerini ancak yeni bilgiler edinemediklerini söylüyor.
Karaman özetle, "2016'nın Mart ayından beri bu dosya ile ilişkimiz kesilmiş durumda" diye açıklıyor durumu.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Karaman, soruşturma için önemli olduğunu düşündükleri eksiklikleri ve taleplerini şu şekilde sıralıyor:
"Delil toplamak için olay yerine gidildikten sonra, olgu yerindeki bulgular numaralandırılıyor. Numaralandırma işlemi sonrası delil toplama işine Tahir Elçi'nin cesedinin bulunduğu yerin tam tersi noktasından başlayarak yapılıyor. O sokağın ortasına gelindiği anda, birkaç silah sesi geliyor ve çalışma bırakılarak orası terk ediliyor.
"Birinci sorumuz şu: Asıl cinayet bölgesi Tahir Elçi'nin cesedinin bulunduğu yerdedir. Neden sizler orada, kamera görüntülerinden numaralandırıldığını dahi gördüğümüz o delilleri başta toplamadınız?"
Tahir Elçi'nin öldürülmesinden iki gün sonra sabah erken saatlerde olayın meydana geldiği sokağa giden savcılık ve olay yeri inceleme ekipleri, bölgede çatışma olduğu ve yakınlarından bir patlama sesi geldiği gerekçesiyle çalışmalarını tamamlamadan sokaktan ayrılmıştı.
Karaman, ayrıca Elçi o sırada orada bir basın açıklaması için bulunduğundan, o anı kaydeden pek çok kamera olduğunu ancak emniyete bağlı Foto Film Şube Müdürlüğü'ne ait kameranın kayıtlarında 17 saniyelik bir eksik olduğunu söylüyor.
Bunun bilinçli bir şekilde yapılmış bir kesinti olup olmadığının incelenmesi için gerekli yerlere görüntü kaydının gönderilmesini talep ediyorlar. Bu taleplerini şöyle özetliyor Karaman:
"Bu görüntü çekimi sırasında tam da Tahir Elçi'nin vurulduğu ana denk gelecek şekilde, öldüğünü tahmin ettiğimiz zaman aralığında bu görüntü kaydının kesildiğini görüyoruz. Bunun bir şüphe doğurduğunu, dışarıdan bu dijital materyale bir müdahale olup olmadığını araştırılmasını istedik. Bahsi geçen kameranın, kameraya ait hafıza kartının el konulmasını, orijinal hallerinin adli tıbba ve TÜBİTAK'a gönderilmesini istedik. Bir yanıt almadık."
Karaman, soruşturmada kilit öne sahip bir başka noktanın da Tahir Elçi'yi vuran merminin çekirdeğinin bulunamaması olduğunu vurguluyor.
Bunun da ötesinde, çekirdeğin bulunması için "gerekli çabayı yeterli görmediklerini" ifade eden Karaman, "Olaydan hemen sonra giden cumhuriyet başsavcılığı ekibinin, olay yeri inceleme ekibinin bazı silah sesleri nedeniyle geri çekilmesi, oradaki mermi çekirdeğini bulmamış olmaları bu işi bu bilinmezliğe sürükleyen ilk birinci olay. Asli sorun kaynağı o andır" diyor ve ekliyor:
"O kadar daracık alanda o mermi çekirdeği aranır ve bulunabilirdi. Ama olmadı, olamadı. O olsaydı, biz şimdi Tahir Elçi'nin ne tür bir silahtan, hangi mesafeden, hatta Başsavcılık tarafından toplanan 30 küsur silahtan hangi silahtan atıldığını tespit edebilecektik"
Cinayet noktasını değil ama sokağı gören kameralardan bir grubun da PTT binasına ait olduğunu belirten avukat, 5 ayrı kameradan gelen görüntülerden 5. kamerada Tahir Elçi'nin öldürülmesi öncesine ait 17 dakikalık bir görüntünün bulunmadığını söylüyor.
Tıpkı diğer kayıtta olduğu gibi avukatlar burada teknik bir hatanın mı yoksa dijital veriye bir müdahale mi olduğunun araştırılmasını istiyor.
Avukatlar ayrıca Tahir Elçi'nin hayatını kaybettiği sırada, sokağın başında ve içinde iki kişiden oluşan iki istihbaratçı polis ekibi olduğunu belirtiyor.
İlk iki polis, örgüt militanlarını takip ederken bu sokağa geliyorlar. Diğer iki polis ise halihazırda sokağın içinde bulunuyor. Avukatlar, bu iki ekip arasında herhangi bir telsiz konuşması veya iletişim olup olmadığının araştırılmasını talep ediyor.
Karaman ayrıca son olarak, sokak içinde çıkan çatışma nedeniyle elinde silah olan ve o gün silah kullanan bütün kamu görevlilerinin şüpheli sıfatıyla dinlenmesi gerekirken, bir kısmının sadece tanık veya bilgi veren kişiler olarak dosyaya dahil edildiğini belirtiyor.
Avukatların dosyanın geneline dair vurguladıkları temel nokta ise "savcılık ile aynı tarafta" oldukları. Zira maktulün faillerinin ortaya çıkarılması savcılığın amacı ve görevi. Aynı şekilde maktul avukatlarının da.
Adalet Bakanlığı'ndan ise konuyla ilgili görüş almak mümkün olmadı.