İnan Ketenciler/Ahmet Küçük
Sezonun ilk derbisi, Beşiktaş ile Galatasaray arasında Pazar günü oynanacak. Bir yanda ligdeki tüm maçlarını kazanan ve oynadığı futbolla herkesin ayakta alkışladığı Beşiktaş; diğer tarafta ise ligde sadece bir galibiyet alabilmiş, Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid hezimetine uğramış, Fatih Terim’in Milli Takım’ın başına geçmesinden sonra ortaya çıkan sorunlarla boğuşan Galatasaray…
T24 editörleri olarak, hem sezonun ilk derbisi olması açısından, hem de her iki kulübün taban tabana zıt durumlarından dolayı; farklı bir şekilde, biraz “erkek muhabbeti”, biraz da “kahve ağzı”yla bir pub sohbetinde maçı tartıştık.
İşte, neler dedik, ne düşünüyoruz, hangimiz haklı çıkacağız?
İ.K.: Hep derler ya “Ne olacak bu takımın hali?” diye, şimdi ben sana soruyorum, ne olacak bu Galatasaray’ın hali?
A.K.: Uzun zamandır bu soruyu duymuyordum. Terim, Galatasaray’ın başındayken bu soruyu duymak da varmış. Evet. Galatasaray kötü oynuyor, kötü idare ediliyor, hem kulüp içinden, hem de kulüp dışından kötü gözüküyor. Böyle bir dönemde harikalar yaratılacağına inanmak saflık olur. Galatasaray için bu krizden çıkışın gözüken tek yolu Beşiktaş maçında iyi futbol ve galibiyet olur. Olur mu? Zor bence.
İ.K.: Terim zor maçların adamıdır. Bu tip maçlarda takımını iyi motive eder, nasıl bir futbol oynatır ve Terim’in kadro seçimleri sezon başından beri eleştiriliyor, eleştiriler haklı mı?
A.K.: Zor bir soru oldu. Sondan başlayalım. Terim bu sezon Galatasaraylıları çok şaşırtıyor. Neden bilmiyorum. Ama bir hafta öncesinde iyi oynayan, sonraki hafta yedek. Taraftarın beklentisi olduğu oyuncu yedekken, sahada bambaşka birisi var. Halbuki sezon öncesinde Arsenal, Fenerbahçe maçlarında iyi bir takım görmüştük. Şimdi ne oldu anlamak güç.
Diğer soruna gelirsek, Terim’in hücumu sevdiğini biliyoruz. Yine aynı şekilde, hiçbir şey yaşanmamış gibi maça çıkacaktır. Kaybedilenleri kazanmak adına, “ben de varım” demek adına.
Kadro açısında bakarsak karşımıza çok ilginç bir tablo da çıkabilir, klasik 11’le de başlayabilir. Bana göre, ise yeri garanti birkaç oyuncu var Muslera, Selçuk, Melo. Bunun dışında 8 oyuncuda değişiklik olabilir. Sağ bekte Eboue’nin yerine Sabri konuşuluyor, sol bekte Real Madrid maçında “gerçekten” iyi oynayan Riera görev alacaktır. Savunmanın göbeği ise tam bir muamma. Dany sezon öncesinde de çok kötüydü, hâlâ çok kötü. İnanılmaz hatalar yapıyor. Chedjou’da daha bir şey gösteremedi. Semih sakatlıklarla boğuşuyor. Bir Gökhan Zan var, sezon öncesinde en çalışkanlar arasındayken unutuldu diye düşünüyorum. Bana göre Semih ve Gökhan ikilisi savunmanın göbeğinde olacaktır. Ortada Selçuk ve Melo garanti. Ancak Terim’in bir kulak çekme operasyonu düzenleyeceğini düşünüyorum. Sanırım sol açıkta Bruma, serbest olarak Sneijder oynar. Sağ açık ise soru işareti. Hamit sakat. Engin, 9 maçlık cezasının ardından bir seneden fazladır yoklarda. En büyük sıkıntısı sağ tarafı olacak Galatasaray’ın. Forvette ise tek Umut’un oynayacağını düşünüyorum. Burak transferinden dolayı arafta kalmış gibi. İyi başlayamadı. Drogba’nın da Real Madrid maçında bir sakatlığı oldu ama iyileşmiş gözüküyor. Tek Umut kalıyor. Bana göre ise zaten Umut’un hakkı da yeniyor. Eğer sağ kanat “eksik” kalırsa, Umut ile Drogba’yı sahada görebiliriz.
Madrid hezimeti sonrası, Beşiktaş derbisi
İ.K.: Real Madrid maçındaki 6-1’lik yenilgi bu maçtan sonra ne bekliyorsun?
A.K.: Bunu kestirmek zor. Basında Galatasaray hakkında birçok haber çıkıyor şu günlerde. Hangisi doğru, hangisi gerçek tam bilemiyoruz. Örneğin, futbolcular arasında bir kutuplaşma oluştuğu konuşuluyor. Eğer böyle bir şey gerçekse, Galatasaray’ın ve Fatih Terim’in işi çok zor. Ama yine de Terim her zaman Che’nin sözünü oyuncularına aktarır, “Gerçekçi ol, imkânsızı iste” diye. Belki Beşiktaş maçı Galatasaray için bir çıkış maçı, üzerindeki ölü toprağını atma maçı, tekrar yükselme ve sorunları geçici olarak erteleme maçı olabilir. Elbet tüm Galatasaraylılar kazanmak isteyecektir ve derbilerin havası da her zaman farklı olur. Galatasaray da, Beşiktaş da, Fenerbahçe de en kötü günlerinde böyle büyük maçları kazanmıştır. Yine bir benzerini görebiliriz.
Galatasaray’ı çok çekiştirdik. Biraz da Beşiktaş’ı kurcalayalım. Beşiktaş, ligin 4 haftasında Bursaspor dışında pek de ciddi bir takımla oynamadı. Galatasaray karşısında da aynı rahat futbolu bekliyor musun?
İ.K.: Aslında böyle düşünmüyorum, rakiplerinden daha kolay maçlar oynamadılar. Hatta Galatasaray maçıyla birlikte Beşiktaş, ilk 5 hafta sonunda şampiyonluk yolundaki en önemli 3 rakibiyle karşılaşmış olacak. Beşiktaş’ın oynadığı şaşırtıcı derecede güzel futbol, zorlu rakiplerle oynamadığı algısı yarattı. Ancak Galatasaray maçı tabii ki sezonun en zor maçlarından biri olacak; hele ki rakibiniz çıkış yakalamak isteyen bir Galatasaray’sa.
Kötü Galatasaray, Beşiktaş'ı nasıl etkiler?
A.K.: Galatasaray'ın kötü gidişi Beşiktaş'ı etkiler mi sence? Oyun planı olsun, konsantrasyon olsun…
İ.K.: Galatasaray’daki düşüş, Beşiktaş için maçın zorluk seviyesini artıracak. "Yaralı aslan tehlikelidir" klişesini kullanmak istemiyorum ama durum tam olarak bu. Galatasaray çıkış arıyor ve karşılarında motive olmalarını sağlayacak bir rakip var. Beşiktaş uzun yıllar sonra Galatasaray karşısına favori olarak çıkıyor. Beşiktaşlı futbolcular da en az Galatasaraylılar kadar kendilerini baskı altında hissedecek.
Ne dersin, Galatasaray kaybederse yarış dışı kalır mı sence?
A.K.: Terim, Antalya maçından sonra “Üç beraberlik bize yakışmadı ama futbolda oluyor böyle şeyler. Olacaksa bari başta olsun, Galatasaray bunları telafi edecek inşallah” dedi. Doğru. Beşiktaş’a da kaybedilecekse şimdi kaybedilsin. Ligin başındayken sonunu konuşmak doğru olmaz. Evet, yarıştan uzaklaşır, moraller dibe çöker ama şampiyonluk iddiası bitmez. Daha 29 hafta ve 87 puan var. Beşiktaş da, Fenerbahçe de hiç ummadığı puanlar kaybedecek. Futbol enteresan bir oyun. Belki de bu yüzden tüm dünyada seviliyor. Neyin, ne zaman, nasıl gerçekleşeceğini kestiremiyorsun. Belli olmaz, Galatasaray yine şampiyon olur ve 4’üncü yıldızını da takar.
Hangi sonuç, ligi nasıl etkiler
Aynı soruyu ben sana sorayım. Beşiktaş kazanırsa ligin seyri nasıl olur?
İ.K.: Henüz 5. haftada Galatasaray’ın 9 puan önünde olduğunu düşünsene... Bu Beşiktaş için gerçekten avantajlı bir durum, ancak yine de hâlâ ligin başındayız. Kaldı ki yaşı yeten hiçbir Beşiktaşlı, ligin ilk yarısında 8 puan öndeyken şampiyonluğun kaybedildiği 2003-2004 sezonunu unutmaz. Ayrıca yarışın sadece Beşiktaş ile Galatasaray arasında geçeceğini söylemek için henüz çok erken. Fenerbahçe de yarışın içinde, Bursaspor ve Trabzonspor gibi Anadolu kulüpleri de adından söz ettirmek isteyecek.
A.K.: Peki sen ne bekliyorsun Beşiktaş’tan ve Bilic’ten?
İ.K.: Derbi bir tarafa, daha genel bir tabloyla cevap vereyim. Beşiktaş Yıldırım Demirören yönetiminde, yıllarca kendi değerlerinden uzak “Parası neyse veririz” mantığıyla yönetildi ve geçen yıl mali açıdan dibe vuruldu. Demirören’in yerine gelen Fikret Orman yönetimi yeni bir model denemeye karar verdi. Rakiplerine kıyasla düşük bir bütçeyle genç oyunculara yatırım yaptı, Önder Özen gibi başarılı bir profesyonelle çalışma kararı aldı ve Slaven Bilic gibi Beşiktaş ile ten uyumu sağlayacağı henüz gelmeden belli olan bir teknik direktörle anlaştı. Bizim yaş grubumuzu düşündüğünde, babadan miras Metin-Ali-Feyyaz dönemini bir kenara bırakırsak, Beşiktaş son 20 yılda 3 kez şampiyon oldu. Yani Beşiktaş taraftarı hiçbir zaman başarıya endeksli olmadı. Ancak şimdi tüm Beşiktaşlılar takımlarındaki bu büyük potansiyeli görüyor ve para olmadan, “halkın takımı” olarak da şampiyon olunabileceğini göstermek istiyor.
Maça dönecek olursak, eğer Oğuzhan Özyakup sakatlanmasaydı Slaven Bilic Bursaspor maçının 11'ini bozmazdı diye düşünüyorum. Oğuzhan'ın yokluğu Bilic'in planlarını gözden geçirmesine neden olacaktır. Nasıl bir oyun olacağınıysa Bilic kadar Terim de belirleyecek. Beşiktaş daha önceki maçlarda olduğu gibi toplu ve topsuz alanda oyunu domine etmek isteyecektir ancak Galatasaray da tabii ki buna izin vermek istemeyecek.
Aslında ben, Galatasaray’da ne olup bittiğini anlamakta zorlanıyorum. Sezona çifte kupayla başladılar, 1 ay içinde bambaşka şeyler konuşuluyor. Bunun sebebi sadece Terim ve Milli Takım olamaz herhalde?
Aysal'dan önce, Aysal'dan sonra
A.K.: Aslında bu sorunun temelleri Adnan Polat’ın istifasından sonra atıldı. İnan Kıraç’ın Ünal Aysal’ı başkan seçtirmesi, Aysal’a Terim önerisi, Aysal ile Terim arasındaki uyuşmazlık vs. vs. Aysal, Türkiye’nin alışık olmadığı bir başkan. Başarıya odaklı ve görevine de bir iş olarak bakıyor. Geçtiğimiz günlerde Terim’in Galatasaray’a karşı duyguları için “kurumsal olarak bakmadım, durumsal olarak baktım” sözleri bile Aysal ile Terim arasındaki farkı ortaya koyuyor. Aysal-Terim arasındaki ego savaşını da yönetim kurulu üyeleri de körüklüyor. Galatasaray içinde her zaman bir anti-Terim’ciler olmuştur. Dün vardı, bugün de var, yarın da olacak. Ama burada başkanın bunu engellemesi lazım, eğer gerçekten başarı odaklı ve kurumsallaşma adına bir şeyler gerçekleştirmek istiyorsa…
İ.K.: Yönetim ile Terim arasının harika olmadığını söylüyorsun, olası bir kötü sonuç Terim'in koltuğunu sallar mı?
A.K.: Terim’in koltuğu bence şu anda da sallanıyor. Spor basını adayları yazmaya başladı bile. Aysal’ın da yerine getireceği kişi üzerinde de çalıştığını düşünüyorum. Dolayısıyla Terim’in sallanan koltuğunun hızı biraz daha artar. Belki sezon sonu değil, devre arasında yollar ayrılır.
Olimpiyat Stadı'nda Gezi ruhu
Bunu zaman içinde göreceğiz zaten. Gelelim herkesin merak ettiği soruya… Sezonun ilk derbisi olmasıyla birlikte, “Gezi Parkı direnişi” canlanır mı?
İ.K.: Sezon başından beri birçok maçta Gezi Parkı’yla ilgili sloganlar atılıyordu zaten. Ben ‘Gezi Parkı’ ruhunun canlanacağını düşünmüyorum, çünkü hiç ölmedi. Toplumsal muhalefeti yasaklarla öldüremezsiniz. Bence asıl yapılması gereken sloganları yasaklamak yerine, toplumun sesinin böylesine bastırıldığı bir dönemde, insanların bir araya gelebildiği neredeyse tek yer olan futbol maçlarında bu sloganların neden atıldığı üzerinde biraz kafa yormak… Sezon başından beri atılan bu sloganlar, hiç olmadığı kadar yüksek bir sesle, rekor seyirci sayısıyla duyulacak diye düşünüyorum, yayıncı kuruluş izin verirse tabi…
Bu arada seyirci rekoru konusuna ne diyorsun? Tüm biletler satıldı, Galatasaraylı futbolcular etkilenir mi?
A.K.: Maçın başında futbolcular üzerinde “Neredeyiz biz” şaşkınlığı olabilir. Galatasaray kalabalık tribünler önünde oynamaya alışık. Kaldı ki hepsi tecrübeli oyuncular. Ama Çarşı’nın ve Beşiktaş taraftarlarının ateşi de inkâr edilemez. Galatasaray üzerinde büyük bir baskı kuracaklardır. İşin esprisi, belki de bu sezon Beşiktaşlıların sayesinde Olimpiyat Stadı’nın çok da kötü olmadığı düşünülecek.
Sen söyle. Aslında sizin olmayan statta, 77 bin seyirciniz önünde, 6 puan farkla çıktığınız ve şahane bir top oynayan Beşiktaş’ın nasıl bir skor almasını bekliyorsun?
Skor tahminleri
İ.K.: Her iki takımın da kazanmak isteyeceği gollü bir maç bekliyorum. Galatasaray’ın defansı zor anlar yaşayacak ancak Oğuzhan’ın sakatlığı da Beşiktaş’ı etkileyecektir. Tabii gönül Beşiktaş’tan yana… Tarihte ilk kez bu kadar çok Beşiktaşlı bir araya gelmişken en az 3 gollü farklı bir galibiyet alsın isterim bizim çocuklar. Galatasaraylı dostlar da sıkılmasın izlerken tabi onlar da bir gol sevinci yaşasın; “3-1 olsun, bizim olsun” diyelim.
Senin skor tahminini alalım?
A.K.: 3-1 bana iddialı geldi açıkçası. İddaa üzerinden konuşursak, çekişmeli, bol mücadeleli, bol kartlı bir maç olacağını düşünüyorum. Eğer ilaha da bir skor istiyorsan ben 1-1 derim.
inanketenciler@gmail.com / akucuk@t24.com.tr
www.twitter.com/inanketenciler / www.twitter.com/kucukxahmet