Gündem

SZ: Türk soğanı göz yaşartıyor

Türk ekonomisini bekleyen tehlikeler, Brexit belirsizliğinin son gelişmeler üzerine daha da artması ve BM Göç Paktı gazetelerin öne çıkan yorum konularını oluşturuyor.

11 Aralık 2018 16:04

Süddeutsche Zeitung Türkiye'de hükümetin soğan depolarına yönelik operasyonlarına ilişkin bir yoruma yer veriyor. Bir sebzenin Türkiye'de neden bu kadar önemli olduğunu anlatan köşe yazısında ekonomik büyüme değerlendiriliyor:

"Soğan Türk mutfağının baş tacıdır. Soğansız imambayıldı ya da köfte düşünülemez. Bazı marketlerde fiyat etiketinde soğanın alış fiyatı da ekleniyor. Nedeni soğanın yaz aylarından bu yana dört, beş kat artmış olması. Finans krizi, enflasyon ve dolar kuruna rağmen iktidar 'kriz yok' diyor. Kriz yoksa soğan tüketicinin gözünü neden yaşartıyor? Cumhurbaşkanı Erdoğan zamlanması için soğanı piyasa sürmeyen stokçuların gözünün yaşına bakmayacaklarını söylüyor. Oysa hasadın ardından soğan depolarının dolu olması normal bir durum. Muhalefet liderleri ve sosyal medya kullanıcıları hükümetin soğan politikasını alay konusu yaptı. Erdoğan 16 yıldır seçim başarılarını ülkenin ekonomik büyümesine borçlu. Ama büyüme teklemeye başladı. Yüzde 7 ve yüzde 5'lerden sonra büyüme hızı üçüncü çeyrekte yüzde 1,6'ya düştü. Yerel seçimler öncesinde iktidar için kritik bir gelişme. Maliye Bakanı Albayrak 2019'un Türk ekonomisi için parlak bir yıl olacağını ve ekonominin muhtemel 'dış saldırılara' karşı dirençli olduğunu söylüyor ama soğan konusuna nedense değinmiyor.

Handelsblatt gazetesi AB ile Britanya hükümeti arasında varılan Brexit anlaşmasıyla ilgili oylamanın ertelenmesini konu alan yorumunda AB'den ayrılma sürecinin Britanya'nın kâbusu olabileceğini belirtiyor:

"Başbakan Theresa May Avam Kamarası'ndaki oylamayı erteletti. Britanya'nın AB'den ayrılışının belli bir dereceye kadar düzenli geçeceğine parlamenterlerin kanaat getirdikleri ihtimali yok denecek kadar azaldı. Britanyalılar ümitsiz bir yanılgıya düştüler ve 'muhteşem yalnızlığın' hiç de iyi olmadığını anladılar. Sağı solu belli olmayan Donald Trump'ın Beyaz Saray'ı fethetmesinden sonra ABD ile "özel ilişkilerden' yarar sağlayamayacaklarını da idrak ettiler. Güvenilir ve ticari ortakları sadece Manş Denizi'nin doğu yakasında bulabilirler."

Oylamanın ertelenmesi ve Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın Britanya'nın ayrılmaktan vazgeçmesine imkân tanıyan kararı Neue Osnabrücker Zeitung'un yorum köşesine şu satırlarla yansımış:

"Çoğu Britanya vatandaşı uzun kavgaların nihayet sonuna gelindiği hissiyatını taşıyor. Avam Kamarası'nın Avrupa Birliği (AB) ile Britanya arasında varılan Brexit anlaşmasıyla ilgili oylamayı ertelemesi ülkenin kendini nasıl çıkmaza soktuğunu bir kez daha gösterdi. Bu bakımdan Avrupa Adalet Divanı'nın AB'nin onayı olmadan da birlikten ayrılma kararının geri alınabileceğine hükmetmesi tam zamanında alınmış bir karar oldu. Karar, ikinci bir referandum talebinin hiç de yanlış olmadığı anlamına geliyor. Britanya halkı şartlarını ve sonuçlarını düşünmeden Brexit'te karar kıldı. İkinci referandumda durum tersine döner. Anlaşma hakkında ikinci kez oylama yapılmasına imkân tanınması halka yakınlığı gösteren bir jest olacaktır."

Stuttgarter Zeitung'un yorumunda pakta sağ kanattan gelen olumsuz tepkiden BM anlaşmasının hazırlanışı sırasında yapılan hataların sorumlu olduğu ifade ediliyor:

"Başbakan Merkel'in BM konferansında dile getirdiği gibi Göç Paktı'na önem atfedenlerin zamanında daha açık ve atılgan bir şekilde paktı savunmaları gerekirdi. Gizli diplomasi sağın 'insanlık tarihinin hiç görmediği bir kavimler göçüne çanak tutulduğu' şeklindeki nefret propagandasını teşvik etti. Felaket senaryoları ne kadar gerçek dışı olursa olsun, saçma propagandaya inananların sayısı hiç de az değildir. Bunun nedenleri arasında diplomatik çevrelerde yer etmiş olan 'siyaset liriği' ile reel göç politikasının içinde bulunduğu feci durum arasındaki çelişki de sayılmalıdır."

DW, dpa, afp/AG, GA

© Deutsche Welle Türkçe