Ekonomi

Swap hattı nedir: Türkiye ile ABD'nin swap hattı görüşmeleri hakkında neler biliniyor?

07 Mayıs 2020 17:03

Türkiye, koronavirüs salgınının yarattığı likidite sorununun hafifletilmesi amacıyla ABD Merkez Bankası'nın (Fed) genişlettiği swap hattına dahil olmak için görüşmeler yürütüyor.

Koronavirüs salgınının ardından Mart ayında kapsamı genişletilen swap hattı mekanizmasında Fed'in yanı sıra 14 ülke merkez bankası daha yer alıyor.

Türkiye de son dönemde swap hattına katılmak istediğini açıklayan ülkeler arasında bulunuyor.

Piyasa uzmanları, Türkiye'nin dış finansman ihtiyacını karşılamak için önündeki en önemli seçenekler arasında swap anlaşmasıyla sağlanacak kaynak olduğuna dikkat çekiyor.

Türkiye'nin swap anlaşmasına dahil olması halinde, dolar likiditesinin artırılabileceği ve 7,26'yı aşarak tüm zamanların en yüksek düzeyine ulaşan Dolar/TL kuru üzerindeki satış baskısını da hafifletebileceği belirtiliyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Türkiye'nin birden fazla ülkeyle swap anlaşması yapabileceğini ve yürütülen görüşmeler konusunda iyimser olduğunu söyledi.

Swap hattı nedir?

Swap, kelime olarak değiş-tokuş veya takas anlamına geliyor.

Finans piyasalarında ise; iki tarafın belirli bir zaman dilimi içinde farklı faiz ödemelerini ve / veya farklı para birimlerini karşılıklı olarak değiştirdikleri takas anlaşmasına "swap sözleşmesi" deniyor.

Swap piyasasında ağırlıklı döviz swapları ile faize dayalı swap sözleşmeleri işlem görüyor.

2000'lerin sonundaki küresel likidite krizi sırasında sıkça başvurulan swap hattı uygulaması ile merkez bankaları kendi para birimlerini diğer bankalara verip, yabancı para birimi alabiliyor.

Böylece piyasaya likidite sağlanarak, herhangi bir ülkenin döviz bulma ya da ödeme yapma sıkıntısı yaşamasının önüne geçilmesi hedefleniyor.

Swap hattının kurulma amacı ne?

Swap hattı, Fed'in 2007 yılında Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve İsviçre Ulusal Bankası ile başlattığı bir uygulama.

Piyasada likidite sıkıntısının yaşandığı dönemlerde de farklı bankaların katılımıyla uygulamaya sokuldu.

Fed'in internet sitesinde, swap hatları ve amacına ilişkin şu ifadeler yer alıyor:

"Dolar likidite swap hatları, ABD finans piyasaları üzerinde yurt dışındaki mali baskılardan kaynaklanan riskleri azaltarak, ABD'li hanehalkı ve ticari işletmelerine kredi akışının devam etmesini sağlamak amacıyla tasarlandı.

"Bu hatlar, piyasaların baskı altında olduğu dönemlerde yabancı merkez bankalarına kendi yetki alanları içerisindeki kurumlara dolar cinsi finansman sunma kapasitesi sağlayarak, hem ABD hem de ülke dışındaki finans piyasalarındaki likidite koşullarını iyileştiriyor."

Fed'in koronavirüs salgını öncesinde beş bankayla swap hattı anlaşması bulunuyordu.

Koronavirüs salgınının küresel likidite üzerinde yarattığı baskıları hafifletmek için başka ülkeler de bu mekanizmaya dahil edildi.

Swap anlaşmasına hangi ülkeler dahil?

Koronavirüs salgını öncesinde Fed'in swap hattına sahip olduğu ülkeler Kanada Merkez Bankası, İngiltere Merkez Bankası (BoE), Avrupa Merkez Bankası (ECB), Japonya Merkez Bankası (BoJ) ve İsviçre Ulusal Bankası olarak sıralanıyordu.

Fed, 19 Mart tarihinde yaptığı açıklamayla, bu swap hattı anlaşmalarına Avustralya Merkez Bankası, Brezilya Merkez Bankası, Danimarka Ulusal Bankası, Kore Merkez Bankası, Meksika Merkez Bankası, Yeni Zelanda Merkez Bankası, Norveç Merkez Bankası, Singapur Para Kurumu ve İsveç Merkez Bankası'nı da dahil ettiğini bildirdi.

Açıklamada, Avustralya, Brezilya, Güney Kore, Meksika, Singapur ve İsveç'e 60'ar milyar dolar; Danimarka, Norveç ve Yeni Zelanda'ya da 30'ar milyar dolar likidite sağlanacağı ifade edildi.

Böylece, toplamda 450 milyar dolarlık bir likiditenin sağlanması amaçlanıyor.

Fed'in swap hattının haftalık hacmi Nisan ayı sonunda 410 milyar dolara yaklaştı.

Mevcut swap hattı anlaşmalarına katılmak istediğini beyan eden başka ülkeler de var. Türkiye'nin yanı sıra Endonezya da görüşmeler yaptığını açıklarken, Bulgaristan da ECB'den swap hattına katılma talebinde bulundu.

Türkiye anlaşmaya katılım konusunda ne diyor?

Türkiye'nin Fed'in swap anlaşmalarına dahil olmak istediğine dair ilk haberler Nisan ayı başında çıkmaya başladı.

Bloomberg ajansı 10 Nisan'da yayımladığı ve isminin açıklanmasını istemeyen kaynaklara dayandırdığı haberinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 31 Mart'ta ABD Başkanı Donald Trump ile telefonda yaptığı görüşmede, Türkiye'nin Fed'in swap hattına dahil olması fikrini gündeme getirdiğini bildirdi.

Daha sonra hem Türkiye hem de ABD tarafı konuyla ilgili doğrudan görüşmelerin yürütüldüğünü teyit etti.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bu hafta içinde Citigroup ve Societe Generale'in yatırımcılarla düzenlediği telekonferansta swap anlaşması için görüşmelerin sürdüğünü ve birden fazla anlaşmanın yapılabileceğini söyledi.

Albayrak, "G20'de ticaret açığı verdiğimiz ve serbest ticaret anlaşmamız olan ülkelerle birebir swap görüşmeleri yapıyoruz. Sonuçlanmadan yorum yapmak doğru değil, ama birden fazla olma olasılığı yüksek" dedi.

Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal da Nisan ayı sonunda Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada, G20 platformunda koronavirüs salgınına karşı alınabilecek önlemlerle ilgili görüşmeler yapıldığını aktardı.

Uysal, "Görüşmelerde küresel merkez bankalarının ve mali otoritelerin bu dönemde özellikle hızlı aksiyon almalarının ve işbirliğine devam etmelerinin önemi vurgulandı. Bildiğiniz üzere, bizim de uzun süredir yerel paralarla ticaretin desteklenmesi konusunda belirli ülkelerle devam eden swap anlaşmalarımız var. Bununla birlikte, merkez bankalarıyla mevcut iş birliğimizi güçlendirmek ve yeni swap anlaşmaları tesis etmek amaçlı görüşmeler de yapıyoruz" dedi.

ABD tarafından hangi açıklamalar geldi?

ABD'li yetkililer, görüşmelerin devam ettiğini doğrularken, Fed tarafından konuyla ilgili henüz yapılmış kurumsal bir açıklama bulunmuyor.

Ancak Richmond Fed Başkanı Thomas Barkin, dün akşam katıldığı bir etkinlikte swap hattının Türkiye gibi talep eden ülkelere genişletilmesiyle ilgili bir soru üzerine, bu anlaşmaları ABD'nin "karşılıklı güven ilişkisi" içerisinde olduğu ve en yüksek borçlanma standartlarına sahip ülkeleri kapsadığı söyleyerek yanıt verdi.

Reuters'ta yer alan habere göre, Barkin, "Bu anlaşma tüm ülkeleri kapsamıyor" dedi.

ABD'nin Türkiye Büyükelçisi David Satterfield 1 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, iki ülke arasındaki swap hattı görüşmelerinin devam ettiğini ancak bu anlaşmaya dahil olma kriterlerinin siyasi değil, tamamen mali olduğunu belirtti.

Satterfield, "Türkiye de birçok başka ülke gibi Fed ile doğrudan temas halinde bulunuyor. Bu mekanizmaya dahil olmak için Fed'in Açık Piyasa Komitesi'nin tespit ettiği belli kriterler var. Bunlar mali parasal koşullar, siyasi değil" dedi.

ABD Hazine Bakanlığı'dan eski bir yetkili olan Brad Setser de Financial Times gazetesine yaptığı açıklamada, Fed'in değerlendirdiği kriterler arasında merkez bankalarının bağımsızlığının önemli bir yer tuttuğunu söyledi.

Şu anda düşünce kuruluşu Council on Foreign Relations'da uzman olarak görev yapan Setser, "Fed'in ayrıca Türkiye'nin döviz rezervlerinin düzeyi ve para politikasının çerçevesiyle ilgili de kaygıları olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.