Cep telefonu üreticilerinin her cep telefonuna verdiği eşsiz numara olan, cep telefonunun kimlik numarası niteliğini taşıyan ve bunun üzerinden cihazla ilgili pek çok bilgiye erişilmesini sağlayan IMEI numarasını, Suudi Arabistan kraliyetinin ülkeden kaçan kadınların izini sürmek için kullandığı ortaya çıktı. Kadın aktivistler, Suudi kraliyetinin ülkeden kaçan kadınları IMEI numarası aracılığıyla cep telefonlarının lokasyonunu saptayarak bulduğunu ve takip ettiğini duyurdu.
Sputnik Türkiye'nin haberine göre Vahhabi rejimden kaçmayı başaran kadınlardan en az dördünün bulunmasında, ABD güçlerinin İHA saldırılarında hedef belirlemek için kullandığı askeri düzeyde teknolojinin de seferber edildiği belirtildi.
Kaçmış olan iki kadın, Suudi güvenlik-istihbarat yetkililerinin aile evlerinin kapısına dayandığını ve ailelerinden kendilerine ait cep telefonlarının ambalajını göstermelerini talep ettiğini söyledi.
Suudi güvenlik-istihbarat yetkililerinin, kaçan kadınların ailelerine, "Kızlarınızı eve geri getirebiliriz, ama cep telefonlarını satın aldıklarında kutusunda yazan IMEI numarasına ihtiyacımız var" dediği aktarıldı.
15 haneli IMEI numarasının açılımı Uluslararası Mobil Cihaz Kimliği.
Yılda 1000 kadın kaçıyor
Bu teknoloji sayesinde Suudi ajanların her yıl ülkeden kaçan yaklaşık 1000 kadını en yakınlarına giderek takip edebildiği kaydedildi.
Örneğin Gürcistan'a kaçmış bir Suudi kadın, IMEI numarası sayesinde Suudi ajanlar tarafından izinin sürüldüğüne dair bilgilendirildi.
Avukatının "Suudi hükümetinin talebi doğrultusunda Gürcistan polisi seni takip ediyor, bunun için cep telefonunun amblajından elde ettikleri IMEI'yi kullanıyorlar" diye uyardığı Suudi kadın, Riyad'ın iade talebinin kabul edilmesi sonucu ajanlar tarafından ülkeye geri götürüldü.
Avustralya'nın sığınma vermesi sayesinde kurtuldu
Almanya'ya sığınmış Suudi psikiyatrist-aktivist Taleb al-Abdulmohsen'e konuşan bir Suudi kadın, ajanların kendisini IMEI kullanarak Avustralya'ya kadar takip ettiklerini, ama sığınma başvurusunun kabul edilmesi sayesinde geri götürülmekten kurtulduğunu anlattı.
Bilgisayar güvenliği uzmanı Micah Lee, kaçakları IMEI ile yakalamanın Suudiler için basit bir iş olması gerektiği değerlendirmesini yaptı:
"Cep telefonları kulelere bağlandığında IMEI dahil sadece kendilerine ait kmlik tanımlayacıları paylaşıyorlar, bu da Suudi telekomünikasyon şirketlerinin ülkedeki her cep telefounun lokasyonunu bildiği anlamına gelir ve büyük ihtimalle bu bilgiyi kraliyet yönetimiyle paylaşmaya zorlanıyorlardır."
Google, Suudi kocaların hizmetinde
Bu yılın başında ABD merkezli teknoloji devi Google da erkeklerin kadınları izleyip kontrol etmesine izin veren bir Suudi uygulamasını kaldırmayı reddetmişti.
'Absher' isimli uygulama, kocalara eşlerine seyahat izni verme ya da vermeme gücü sağlıyor. Kadın, kocasının kalması gerektiğini bildirdiği yerden ayrıldığında ya da pasaportunu kullandığında uygulama alarm veriyor.
Rahaf, kaçışını ve iadeye direnişini canlı yayımlamıştı
Ocakta ailesinin zulmünden yakınarak Suudi Arabistan'dan kaçan 18 yaşındaki Rahaf Muhammed el Kunun, Riyad'a iade edilmemek için kendisini Tayland'da otel odasına kapatmasını cep telefonundan canlı yayımlamıştı. Dünya çapında 114.000 kişinin canlı yayından izlediği ve Kanada'nın sığınma verdiği Rahaf'ı elinden kaçıran Suudi yetkililerden biri "Keşke Tayland polisi pasaportunu alacağına cep telefonunu alsaydı" demişti.
Sürgündeki muhaliflere de hackleme
Geçen ay Toronto Üniversitesi'nin Vatandaş Laboratuvarı projesi, Suudi kraliyetinin üç tenkitçisinin cep telefonlarının Suudi istihbaratı tarafından hacklendiğini duyurmuştu.
2009 yılından beri Kanada'da yaşayan Ömer Abdülaziz, Suudi kraliyetine Pegasus adında hackleme programı satan İsrail güvenlik şirketi NSO Grup'a dava açtı.