Ekonomi

Suudi Arabistan, İran ve petrol fiyatı

‘Ülkenin sorunları krize dönüşmeye başlayınca dışarıda kendine düşman ara’ ilkesini Suudi Arabistan da benimsemiş görünüyor. Petrolün ucuzlaması yüzünden Suudi Arabistan’ı dev sorunlar bekliyor.

05 Ocak 2016 15:06


Despotlukla yönetilen Suudi Arabistan devlet gelirlerinin yüzde 80'ini ham petrol satışından elde ediyor. Petrolün varil fiyatı 2014 ortalarından bu yana yüzde 60 oranında gerileyince Suudi Arabistan'ın bütçesi muazzam açık vermeye başladı. Maliye bakanlığının açıkladığına göre bütçe açığı geçen yıl 90 milyar euroyu buldu.

Bu ilk açık olmadığı gibi sonuncusu da olmayacak. Uluslararası Para Fonu (IMF) petrol fiyatı artmadığı takdirde Suudi Arabistan'ın döviz rezervinin tükeneceği uyarısında bulunuyor. IMF Başkanı Christine Lagarde kısa süre önce petrolün ucuzlamasının reformları kaçınılmaz kıldığını ve büyümeyi tetikleyecek adımların devletten değil özel sektörden gelmesi gerektiğini söylemişti.

İktidarın yüksek bedeli

2015'te Suudi Arabistan devlet giderleri Gayrı Safi Yurtiçi Hâsıla'nın (GSYH) yüzde 50'sini aştı. 2014'te bu oran yüzde 40,8 olmuştu. Aradaki fark petrol gelirlerindeki gerilemeye paralel olarak sosyal giderlerin artmasından kaynaklanıyor.

Suudilerin yüzde onu yüklü maaşla devlet memuru olarak çalışıyor. Su, elektrik ve benzinin sübvansiyonla ucuzlatılması rejimin halk tarafından benimsenmesinde önemli rol oynuyor. Ancak sadece enerjiye ödenen sübvansiyon GSYH'nin sekizde birini tutuyor. IMF Riyad yönetiminden sübvansiyonların azaltılmasını talep ediyor.

Riyad yönetimi de yılbaşında mali desteği düşürdü, benzine yüzde 50 oranında zam yaptı. Suudi Arabistan'da katma değer vergisi ihdas edilmesi de konuşuluyor.

Alman şirketleri de etkilendi

Tasarruf tedbirlerinden, şimdiye kadar Suudi Arabistan'da çok para kazanan yabancı şirketler de olumsuz etkilenecek. 18 milyar euroya mal olması beklenen Riyad metrosunda orta ölçekli Alman şirketlerinin teknolojisi de kullanılıyor. Büyük projeler de tasarruf tedbirlerinden etkilenecek. Bazı şirketlere altı aydır ödeme yapılmadığı ve büyük altyapı projelerinin yeniden ihaleye açılmasının gündemde olduğu da gelen haberler arasında.

Commerzbank baş iktisatçısı Jörg Krämer Suudi Arabistan'daki mali krizin ticari bakımdan Alman şirketlerini endişelendirmediğini ve bu ülkeye yapılan ihracatın toplam ihracat içindeki payının yüzde biri bile bulmadığını söylüyor. 2014 yılında Suudi Arabistan Almanya'dan dokuz milyar Euro'luk ithalat yapmıştı.

Petrol silahı

IMF'in hesaplamalarına göre Suudi Arabistan'ın devlet bütçesini dengeleyebilmesi için varil fiyatının en az 82 dolar olması gerekiyor. Günümüzde ise varil fiyatı 40 doların altında seyrediyor.

Petrolün ucuzlamasında Suudi Arabistan yönetimine de sorumluluk payı düşüyor. Fransız Bank Natixis'ten Patrick Artus, ‘Suudi Arabistan petrolü silah olarak kullanıyor”, diyor. Bölgenin hakimiyeti için Suudi Arabistan ile çekişen İran nükleer programından dolayı uygulanan yaptırımlar kalktığından beri OPEC üyeleri arasındaki pazarlıklarda da Riyad ile kapışıyor.

OPEC'te anlaşmazlık

Zira Suudi Arabistan varil fiyatının sürekli düşmesine rağmen OPEC kartelinin petrol üretimini kısmasına kesinlikle karşı çıkıyor. Riyad petrolü ucuzlatıp ABD'deki rakiplerini piyasadan kovmayı hedefliyor. Hidrolik kırma metodunun maliyeti oldukça yüksek. Dolayısıyla petrol ucuzlayınca bu yöntem kâr yerine zarar getiriyor. Riyad'ın hesabı şimdiye kadar çarşıya uymadı. Petrolün ucuzlamasından bütün ihracatçı ülkeler etkileniyor. İran bu nedenle ısrarla üretimin düşürülmesini istiyor ancak OPEC'teki ortaklarına söz feçiremiyor.

Yaptırım yükünden kurtulan İran'ın amacı OPEC'teki eski konumuna kavuşmak. Yaptırımlar yürürlüğe girmeden önce İran günde 4 milyon varil ham petrol üretmekteydi. Günümüzde üretimin 800 bin varile çıkması bile önemli bir artış anlamına geliyor. Ancak diğer ihracatçı ülkeler arzı kısmadıkları takdirde fazladan çıkarılan her bir varil petrol fiyatın düşmesine yol açıyor. OPEC'in ağır topu ise İran'ın hasmı olan Suudi Arabistan. Riyad yönetimi Tahran'ın baskısına boyun eğmek niyetinde görünmüyor. Ancak petrolün ucuzlamasından o da zararlı çıkıyor. Bu durumda İran ile Suudi Arabistan arasındaki bölgesel anlaşmazlığın bütün Petrol İhraç Eden Devletler Teşkilatı OPEC'i istikrarsızlığa sürüklemesinden endişe ediliyor.