2001’de İbrahim Şahin’e verilen cezayı bozan Yargıtay’a itiraz ederek cezasını onatan Sabih Kanadoğlu, 8 yıl sonra Ergenekon’a takıldı.
Cemal Subaşı / Tempo24
8 yıl önce İstanbul 6. No’lu DGM, aralarında İbrahim Şahin’in de olduğu 14 Susurluk Davası sanıklarına 4 ila 6 yıl arasında değişen hapis cezaları verdi. Ancak Yargıtay 8. Dairesi, ‘sanıkların gizli oturum’ talepleri karşılanmadığı gerekçesiyle hükmü bozdu. Bunun üzerine devreye dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu girdi. Yargıtay 8. Dairesi’nin kararına itiraz etti. Davanın zaman aşımına uğrayabileceğine dikkat çekti. Bunun üzerine Yargıtay, cezaları onadı. Ama 8 yıl sonra bugün, Kanadoğlu ve Şahin isimleri Ergenekon’da bir araya getirildi.
Konunun ayrıntısı şöyleydi…
3 Kasım 1996’da meydana gelen Susurluk kazasının ardından ortaya çıkan ilişkiler, uzun süre tartışıldı. Nihayetinde İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. “Cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak” suçundan İbrahim Şahin, Korkut Eken, Oğuz Yorulmaz, Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy, Enver Ulu, Mustafa Altunok, Abdulgani Kızılkaya, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Akça, Yaşar Öz, Ali Fevzi Bir, Sami Hoştan ve Haluk Kırcı hakkında ‘kamu davası’ açıldı. Dokunulmazlıkları kaldırılan Bucak ve Mehmet Ağar için de dava açıldı. Ancak İstanbul 6 No`lu DGM, Sedat Bucak’ın dosyasını ana davaya eklerken, Ağar dosyası isnat edilen suçlar Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde olduğu için Danıştay'a gönderildi. Fakat 1999`daki seçimlerde Bucak ve Ağar tekrar milletvekili seçildiği için yargılama durduruldu.
Yargıtay cezayı bozdu
İstanbul 6. No’lu DGM’de görülen davada sanıklardan Korkut Eken ve İbrahim Şahin, özellikle ‘kayıp silahlar’ konusunda ‘gizli oturum’ istedi. Ancak mahkeme bu talebi kabul etmedi. Sonuçta Şahin ve Eken’e 6’şar yıl, diğerlerine 4’er yıl ceza verildi. Ancak temyiz sonucu Yargıtay 8. Ceza Dairesi, oybirliği ile “Eksik soruşturma gerekçesi” ile hükmü bozdu.
Kanadoğlu, Yargıtay’a itiraz etti
Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 24 Ekim 2001’de aldığı bu kararın ardından devreye, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu girdi. “Halkın beklentilerini karşılamadığı” gerekçesiyle Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin kararına itiraz etti.
Başsavcı Kanadoğlu, itiraz başvurusunu iki noktada topladı. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin bir kısım sanıkların “Savunma haklarında ve olayların aydınlanmasına” ilişkin gizli celse taleplerinin, Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun (CMUK) 374. maddesi uyarınca kabulü ile açıklama yapmalarına olanak sağlanmamasına yönelik olduğu tespitinde bulundu.
Çete suçu kanıtlandı
Kanadoğlu, “Amaçları, suça katıldıklarını iddia ettikleri bazı kişilerin davaya dâhil edilmedikleri yolundaki yakınma ve iddialarını açıklamaktan ibarettir. Bu açıklamaların ‘o da yapıldığı takdirde’ kendi hukuki durumlarına hiçbir etkisini olmayacağında kuşku bulunmamaktadır” dedi.
Sanık Korkut Eken’in avukatının ‘müvekillinin kayıp silahlarla ilgili gizli oturumda açıklama yapacağına” ilişkin isteminin de ne görülmekte olan davayla bağlantısı ne de savunma ile ilişkisi bulunduğunu kaydeden Kanadoğlu, şöyle devam etti:
“Görülmekte olan dava ‘cürüm oluşturmak için silahlı teşekkül oluşturmak’ suçuna aittir ve teşekkülün silahlı olduğu kaza sonrası elde edilen silahlar ile kanıtlamıştır. Kayıp silahlarla ilgili açıklamaların bu konuda açılan ve zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırıldığı öne sürülen davayla bağlantısı ileri sürülebilirse de görülmekte olan davaya etkili olacağı ve bu yöndeki açıklamaların sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesini değiştirebileceği bir varsayım olarak dahi düşünülemez.”
Zaman aşımı nasıl önlenecek?
Sanıkların gizli celsede konuşacakları varsayımına dayanılarak bozma kararı verilmesinin sakıncaları üzerinde de durulması gerektiğini anlatan Kanadoğlu, sanıkların değindikleri açıklamaları, gizliliği sağlayarak yetkili mercilere ulaştırmalarını önleyecek hiçbir engel bulunmadığını kaydetti. Bugüne kadar göz ardı edilen sanıklar hakkında açıklama yapmayanların, 8. Ceza Dairesi’nin bozması üzerine sorulduğunda ‘açıklamadan vazgeçtim’ demeleri varsayımının gerçekleşmesi halinde, davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasının nasıl önleneceğini de soran Kanadoğlu, şöyle dedi:
“Açıklama yaptıkları ve göz ardı edildiğini ileri sürdükleri bazı sanıkların adlarını verdikleri bir an için kabul edilse dahi atf-ı cürüm teşkil eden bu beyanların kanıtlarını araştıracak Cumhuriyet savcısının hazırlık soruşturması sonucu beklenecek, o mevkuf sanıklar hakkında dava açılırsa davalar birleştirilecek ve birlikte görülecektir. Bu kadar varsayımın sonucu olarak davadaki hukuki durumlarına etkisiz işlemler nedeniyle sanıkların, zaman aşımı süresinin tahakkuku ile cezasız kalmaları kaçınılmaz bir biçimde ortaya çıkacaktır. Açıklanan nedenlerle Yüksek Daire’nin gizliliğe ilişkin bozmasında isabet bulunmamaktadır.”
Kanadoğlu’nun dediği oldu
Başsavcı Kanadoğlu’nun itirazı üzerine 8. Ceza Dairesi`ne yeniden gönderildi. Yapılan inceleme sonucu, Eken ve Şahin`in 6`şar, diğer 12 sanığın da 4`er yıllık ağır hapis cezalarını onandı. Bilindiği üzere İbrahim Şahin’in cezası, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından sağlık gerekçesiyle affedildi.
Kanadoğlu ve Şahin aynı kefeye!
Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, 8 yıl önce başta İbrahim Şahin olmak üzere Susurluk sanıklarının cezalarının zaman aşımına uğramasının önüne geçti. Ama 7 Ocak 2009 günü adı İbrahim Şahin ile birlikte anıldı. Ergenekon’un 10’uncu dalgasında İbrahim Şahin gözaltına alınırken, Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu’nun evi saatlerce arandı. Evindeki Fazil Say CD’lerine bile el konuldu.