Gündem

"Suruç katliamı davası devletin kara kutusudur"

Suruç katliamı davasının 12. duruşması yarın görülecek

31 Ekim 2019 14:33
Suruç katliamı davasının 12. duruşması yarın Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Müşteki avukatları delilleri çoğunun toplanmadığını ifade ederken avukat Kader Tonç, devletin kara kutusu niteliğinde olan bu katliamın aydınlatılması halinde karanlıktaki birçok şeyin ortaya çıkacağını dile getirdi. 
 
Kobanêli çocuklara oyuncak götürmek amacıyla 20 Temmuz 2015 tarihinde Urfa’nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi’nde bir araya gelen Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) öncülüğündeki gençlere yönelik IŞİD'in canlı bomba saldırısında 33 kişi yaşamını yitirmiş 104 kişi yaralanmıştı.
 
Mezopotamya Ajansı'ndan Erdoğan Alayumat'un haberine göre dosyanın en önemli tanıklarından biri olan İmam Abdullah Polat Aslan ile ilgili 3 yıl içinde tek bir soruşturma başlatılmazken, emniyette ait kamera kayıtları olay olduktan 4 yıl sonra dosyaya girdi. Mahkeme Aslan’ın ifadesini ise 3 yıl sonra alırken, avukatların ısrarlı çabaları sonucunda Aslan hakkında mahkeme suç duyurusunda bulundu.

Bombayla birlikte saatlerce geziyor

Katliamın üzerinden 4 yıl geçtikten sonra Mahkeme olay öncesi, olay anı ve olay sonrasına ait MOBESE kayıtlarını Urfa Emniyeti’nden istedi. Yılar sonra dosyaya giren görüntülerin 5 saatlik kısmının kesildiği tespit edildi. Olay öncesindeki görüntülerde katliamı gerçekleştiren Abdurrahman Alagöz’ün ilçenin Aligör yönünden ilçe merkezine yürüyerek geldiği ve patlamayı gerçekleştirdiği saatte kadar üzerinde bomba düzeneği ile ilçe merkezinde rahat bir şekilde gezdiği görülüyor.

"Bir arpa boyu yol alınamadı"

Suruç davası avukatlarından Kader Tonç, dava dosyasına giren MOBESE kayırlarının en önemli 5 saatinin eksik olduğunu hatırlatarak, davanın sadece 3 sanığı bulunduğunu, bunlardan İlhami Balı ve Deniz Büyükçelebi’nin firari, Yakup Şahin’in ise Ankara Gar Katliamı’ndan hüküm giydiğini hatırlattı. Tonç, katliamın üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen dava da bir arpa boyu yol alınamadığını dile getirdi. Tonç, “Biz araştırılmasını istediğimiz hususları dilekçelerle yazdık gönderdik. Fakat hiçbir şeye ilişkin görüntülerin olmadığını bunun savcılık tarafından incelenmediğini gördük” dedi.

"1 ay önceki kayıtların incelenmesi gerekir"

Davada en önemli delillerden biri olan video kayıtlarının yıllar sonra dava dosyasına girdiğini, ancak kayıtların önemli bir kısmının kesildiğini ve bu hali ile dosyaya girdiğini ifade eden Tonç, sadece 19-20 Temmuz tarihlerine ait olan görüntüleri değil en az 1 ay önceki MOBESE kayıtlarının incelenmesi gerektiğini ifade etti. Mevcut görüntülerde Alagöz’ün çok rahat hareket ettiğini, bunun başlı başına şüpheli bir durum olduğunu, katilin bölgede daha önce keşif yaptığı sonucuna varılabileceğini ifade eden Tonç, emniyetin katilin bölgeye daha önce ne zaman geldiği, kimlerle temas kurduğu gibi hususları tespit etmesi gerektiğini, bunun da 19-20 Temmuz tarihlerine ait MOBESE kayıtları ile tespit edilemeyeceğini belirtti.

"İstihbarat var önlem yok"

Katliamdan 1 ay önce Urfa Valiliği’nden, Emniyet ve diğer kolluk birimlerine bölgede canlı bomba eylemlerinin yapılabileceği istihbaratı gittiğini aktaran Tonç, “İstihbari bilgilere rağmen o gün hiçbir güvenlik önleminin alınmadığı görülüyor. Tüm bu gelişmelere bakılırsa MİT, Jandarma İstihbarat ve Emniyet İstihbaratı ihmali ya da bir güvenlik zayiatının olmadığı tam tersi bir kastın olduğu apaçık ortada” dedi.  Patlamadan sonra akşam saat 18.00’e kadar görüntülerin olmadığını sözlerine ekleyen Tonç, bu görüntülerin özellikle kesildiğini kaydetti.
 
Davanın kilit isimlerinden Abdullah Polat Aslan’ın sanık değil, tanık konumunda olduğunu sözlerine ekleyen Tonç, son duruşmada Aslan hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunduğunu, ancak konuya ilişkin herhangi bir ilerlemenin olmadığını, bu konunun da takipçisi olduklarını ifade etti. 
 
Yarın görülecek davaya katılım çağrısı yapan Tonç, devletin kara kutusu niteliğinde olan bu katliamın aydınlatılması halinde bir çok olayın ortaya çıkacağını söyledi.