Dünya

Suriye'nin cepheden bildiren vatandaş gazetecileri

Suriye'de rejimin profesyonel gazetecilere göz açtırmaması, ortaya çıkan boşluğu vatandaş gazetecilerinin doldurmasına neden oldu. Ancak vatandaş gazetecilerinin yaydığı bilgiler ne denli güvenilir?

21 Haziran 2017 16:31

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü bu yılın başlarında basın özgürlüğü endeksi yayınladı. 180 ülkedeki durumun değerlendirildiği endeksin son sırasında Kuzey Kore yer aldı, Suriye ise 180 ülke arasından 177'inci sırada geldi.

Suriye'de 2011 yılında iç savaşın patlak vermesinden bu yana, ana akım medya organları üzerindeki baskılar nedeniyle alternatif medyanın önemi arttı. Sınır Tanımayan Gazeteciler Almanya Sorumlusu Christoph Dreyer Almanya'nın Bonn kentinde düzenlenen Küresel Medya Forumu'nda yaptığı konuşmada, "Suriye'de yakın bir dönemde hiçbir zaman özgür bir basın olmadı" dedi. Dreyer, Suriye'de 'cephede, bir vatandaş gazeteciliğinden' söz edilebileceğini belirtti.

Esad rejiminde de basın özgürlüğünün kısıtlandığını belirten Dreyer, "Medya ya doğrudan rejimin kontrolündeydi veya rejime bağlı şirketlerin kontrolünde. Ayaklanma başladığında, rejimin ilk yaptığı şeylerden biri gazetecileri susturmak oldu, önce yabancı gazetecileri sınır dışı ettiler" diye konuştu.

Geçen yıl 300 gazetecinin yurt dışına kaçtığını belirten Dreyer, "Bazıları Ürdün, Lübnan, Türkiye gibi komşu ülkelerde medya projeleri üretiyor" dedi.

Vatandaş gazeteciliğinin yükselişi

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün Almanya Sorumlusu Dreyer, Suriye'de medyada açığa çıkan boşluğu doldurmak için vatandaş gazeteciliğinin yükselişe geçtiğini belirtti. Dreyer, profesyonel gazetecilerin ise yurt dışında kaçtığını veya hayatta kalabilmek için devlet medyasında çalışmak zorunda kaldığını belirtti.

Dreyer, "Çok sayıda Suriyeli, gösterileri kayda alarak bilgi üretmeye başladı veya dünyayı Suriye'de olanlar konusunda bilgilendirmek için sosyal medyada gösterilere ilişkin bilgileri paylaşmaya başladı" dedi.

Ancak Suriye'deki pek çok vatandaş gazetecisi güvenilirliğini kanıtlama konusunda sorunlar yaşıyor. "Ürdün'de objektif habercilik konusunda eğitimler veren "Syria Direct" adlı oluşumun kurucularından Amyad Tadros, "Vatandaş gazeteciliği ile ilgili sorunlar, söz konusu kişilerin belli gruplara yakınlaşması ile başladı" dedi. Tadros, "Hırslı misyonerler gibiler, bir misyonları var, hele ki aileden biri rejim tarafından öldürülmüşse... Konuyla ilgili çok güçlü görüşleri var. Bazılarını 'asker' olarak nitelendiriyorum, konuşmak için para alıyorlar, diğerleri ise zaten uygun değil" diyor.

Dengeyi bulmak

Suriyeli gazeteci Abdel Aziz, şu anda iltica başvurusunun kabul edildiği İtalya'da yaşıyor. Aziz, "Biz serbest çalışanların editörlerle yaşadığı en büyük problem kaynakların güvenilirliği. Bu çok büyük bir sorun çünkü hiç kimse sahadaki aktivistlere güvenmiyor" diyor. Aziz, aktivistlere daha fazla güven duyulması gerektiğini söylüyor.

Vatandaş gazetecilerin çoğunlukla "duyuldu", "öğrenildi" gibi edilgen çatılı yüklemleri kullandığını ifade eden Tadros, "Biz Suriye'den gelen haberlerden bıktık. Her yerde çok fazla yalan haber var... Biz gerçeği arıyoruz" diyor. Tadros, "Syria Direct" adlı oluşumun amacını ise ülkede gerçekten ne olup bittiğini öğrenmek olarak açıklıyor. Suriye'de herkesin ihtilafla ilgili önyargılı bir fikri olduğunu belirten Tadros, gazetecilerin çoğunun rejim yanlısı veya rejim karşıtı olduğunu belirtiyor.

Syria Direct 20'li yaşlarının başındaki gazetecileri bularak onları Ürdün'ün başkenti Amman'da eğitiyor. Eğitimde, "5N1K - Kim, Ne, Nerede, Ne Zaman, Nasıl, Neden?" ve elde edilen bilgilerin en az iki kaynaktan doğrulatılması gibi gazeteciliğin temel ilkeleri öğretiliyor.

Ancak Tadros, objektif olmanın kimi dezavantajları beraberinde getirdiğini inkar etmiyor: "Herkes bizden nefret ediyor. Kürtler, IŞİD, rejim ve muhalifler... Bu iyi bir işaret aslında. Çünkü anlamlı şeyler söyleyebilecek birine ihtiyacımız var." Tadros, "İlerleme kaydedilmesini istiyoruz. İnsanlar gerçekleri anlamak zorunda, zira gerçek öyle ya da böyle açığa çıkar" şeklinde konuşuyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Manasi Shailaja Gopalakrishnan