Lina Shaikhouni / BBC Dünya Servisi
Umm Ahmad, yorgun sesiyle “Annem ilerlemiş kanser hastası. Bağışıklık sisteminin desteklenmesi için iğne olması gerekiyor. Şu anda hiç birini bulamıyoruz” diyor.
Deprem vurduğunda annesi Antakya’ya yeni ulaşmıştı. Felaketten sağ kurtuldu ama hiçbir doctor göremedi ve dört gün sonra muhalefetin elindeki Kuzey Suriye’ye gönderildi.
İdlib bölgesinde kemoterapi tedavisi olsa da, Umm Ahmad’ın ailesi ücretini karşılayamıyor.
Türkiye’de tedaviyi bedava görecekti ve bu nedenle Türkiye’nin sağlık sistemi Suriyeliler için bir “cankurtaran”.
Zor ameliyatlar gereken ve kronik hastalıkları olanlar, tedavi için Türkiye’ye gönderiliyordu.
Ancak deprem vurunca bu durdu. Ve şimdi Suriye’deki hastaneler durumla başa çıkamıyor.
İdlip bölgesindeki başlıca hastanenin başhekimi Dr. Adil el Dugheym BBC’ye yaptığı açıklamada “Hastanemizdeki küçük bir kız, depremde boynundan omurilik yaralanması geçirdi.” diyor.
“Böyle bir vakayı normalde Türkiye’ye sevk ederdik. Ancak Bab el Hawa sınır kapısı kapalı olduğundan hastanemizdeki beyin cerrahı ameliyatı yapmak zorunda kaldı.”
Kuzeybatı Suriye’deki yaralıların hiç birinin şu ana kadar sınırı geçmesine izin verilmedi.
Birleşmiş Milletler’e öfke
Depremden önce Bab el Hawa, BM’ye yardım gönderme yetkisi verilen tek sınır kapısıydı. BM daha sonra iki sınır kapısının daha açıldığını bildirdi ama doktorlar hala yeterli yardım gelmediğini söylüyorlar.
Dr. El Dugheym “Enkazdan kurtarılan hastaların çoğunda böbrek yetmezliği var. Diyalize girmeleri gerekiyor” diyor.
“Diyaliz cihazları, sargı bezi, dezenfektan, antibiyotik ve diyaliz için gerekli malzemelere ihtiyacımız var” diye de ekliyor.
Kuzey Suriye’de kontrol çeşitli muhalif grupların elinde. Yardıma ihtiyaç duyan dört milyon kişiye giden BM yardımları Türkiye üzerinden gönderiliyordu.
Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın kontrolündeki Suriye hükümetine ait bölgelerden buraya çok az yardım yollandı.
Rusya ve Çin, geçmişte BM Güvenlik Konseyi’nde, BM’nin muhaliflerin elindeki bölgelere yardım için daha fazla sınır kapısının açılmasını veto etmişlerdi.
Ancak, felaketin boyutları öylesine büyüktü ki, kuzeydeki Suriyeliler BM’nin yardım miktarını derhal artırmasını beklediler.
Suriye Amerikan Tıp Topluluğu’ndan (SAMS) Dima Maarawi “Normalde üç ay yetecek tıbbi malzemeyi ilk üç günde kullandık. Sağlık sistemimiz böyle bir felaketle başa çıkamaz” diyor.
Maarawi “En çok, büyük lojistik kapasitesi olan ve dünya genelindeki krizlere, özellikle de Kuzeybatı Suriye gibi uzak bölgelere anında müdahale etme kabiliyetleri olan BM gibi bir kurumu suçluyoruz” diye de ekliyor.
Bu bölgelere ilk BM yardım konvoyu, depremden dört gün sonra ulaştı.
Bab el Hawa sınır yönetimi sözcüsü Mazem Alluş BBC’ye yaptığı açıklamada “Depreme yardım için geçen Perşembe gününden beri hiçbir şey gelmedi” dedi.
Alluş’a göre Bab el Hawa’dan şu ana dek 128 BM yardım kamyonu geçti.
Alluş, bunların büyük çoğunluğunun deprem sonrası gönderilemeyen düzenli konvoylar olduğunu ve bunlarda çok az tıbbi yardım malzemesinin bulunduğunu belirtti.
Alluş ayrıca “Depremden önce her bir BM yardım konvoyunda 100 ila 120 kamyon olurdu” diye de ekledi.
BM, depremin ardından yardım faaliyetlerinin boyutlarını büyüttüğünü ve üç sınır kapısını da kullanmaya başladığını söylerken, Alluş, yardımların siyasileştirildiğini belirtiyor.
"Esad rejimi ve Rusya, İran ve BAE gibi bazı uluslararası müttefikleri, onları son 12 yıldır öldüren bir zalimden yardım kabul etmeleri için muhalefete baskı yapıyor” diyor.
Esad’dan yardım kabul edilmesine çok karşı ve bu tutumun Kuzeybatı Suriye’de yaygın olduğunu savunuyor.
"Önümüzdeki tüm yaşam engellenmişse ve tek nefes alabileceğimiz yer hükümet üzerindense, buradan nefes almayı kabul etmiyoruz” diyor.
SAMS’tan Dima Maarawi’ye göre, dünya onları uzun süre önce unuttu.
Rus ve Suriye uçakları, iç savaş boyunca Kuzeybatı Suriye’deki hastaneleri ve sağlık tesislerini hedef aldı. Sağlık sistemi zaten kırılgan durumdaydı ve deprem işleri daha da kötüleştirdi.
Maarawi “Uzmanlara insani bir krizimizin olmadığını, sadece korunmamız olmadığını söylerdik” diyor.
“Uluslararası toplum yıllarca bizi en azla idare etmeye terk etti ve bu deprem olduğunda da tek başımıza kaldık” diye de ekliyor.
BM’nin “yavaş” yardımları sosyal medyada da alay konusu oldu.
Bir çizimde, enkazın ortasına konulan büyük bir BM bağış kutusu görülüyor. Kutunun üzerinde Arapça ve İngilizce “Sıkıntı yaşayan Birleşmiş Milletler için bağış kutusu” yazıyor.
YouTube’de yayımlanan bir videoda ise çökmüş bir binanın enkazında çalışan gönüllüler görülüyor. Elleriyle enkazı kazan gençlerin üzerinde Suriye muhalefetinin logosu var.
Her yerde kum ve toz var ve ‘birini’ kurtarıyorlar. Üzerinde BM logosu bulunan bir oyuncak ayı havaya kaldırılıyor. Videonun başlığıysa “Suriyeliler BM’yi Kuzeybatı Suriye’de buldu.”