Gündem

Suriyeliler için yapılan eyleme "Ne mutlu Türküm diyene" sloganlarıyla müdahale edildi, polisin önlemleri yetersiz kaldı

27 Temmuz 2019 17:43

T24 Haber Merkezi
Gonca Tokyol

ÖZGÜRDER, Mazlum Der, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD) ve Hukukçular Derneği'nin, İstanbul Valiliği'nin kentte kayıtlı olmayan Suriyelilerin geri gönderilmesi kararını protesto etmek amacıyla Saraçhane'de yaptığı yaptığı eylemde gerginlik yaşandı. Gergin bir şekilde geçen ve yaklaşık 100 kişinin katıldığı eylem sık sık protestolarla ve dışarıdan gelen müdahalelerle bölündü. Eyleme katılanlar, kendilerinin alana kimlik kontrolü ve arama sonrası alındığını belirterek provokasyon yaşanmasına izin verilmesine tepki gösterdi ve polisin yeteri kadar önlem almadığını savundu.

Eylemin başlangıcında yapılan konuşmadaki "Seçimlerden önce Türkiye’de Suriyelileri mültecileri, muhacirleri, göçmenleri hedef alan ırkçı bir nefret kampanyası başladı. Muhalefet partilerinin, CHP’li belediye başkanlarının start verdiği, İyi Partili kimi vekillerin ve MHP’li bazı vekillerin de kışkırttığı bu süreç..." sözlerini kesen bir vatandaş, "Ne CHP'si MHP'si, toplum bıktı bunlardan toplum" diye tepki gösterirken, alanda kısa süreli arbede yaşandı. 

Ardından eylemi protesto eden başka bir grup da açıklamanın yapıldığı Saraçhane Parkı'na geldi ve bozkurt işaretleri yaparak "Ne mutlu Türküm diyene" sloganları atmaya başladı. Eylem yapanlar da “Kahrolsun ırkçılık, yaşasın kardeşlik", "Muhacirler Allah’ın emanetidir” sloganlarıyla karşılık verdi. 

Basın açıklaması öncesinde etrafta yoğun güvenlik önlemleri alındığı ve polisin Saraçhane Parkı'na girmek isteyenlere kimlik kontrolü yaparak çantalarını aradığı görülürken; sloganlarla eylem alanının dibine kadar gelen gruba yönelik müdahalenin ise 'yumuşak kaldığı' yorumları yapıldı. Polisler, kendi aralarındaki konuşmalarda milliyetçi gruba yönelik "Yalandan bir barikat kuralım" gibi ifadeler kullanırken; ilk başta gözaltına alınan olmadı, sadece grubun park dışına çıkarılması sağlandı.

Derneklerin basın açıklamasını okuduğu sırada eyleme katılanların ellerindeki tevhid bayrağını toplamaya çalışan bir sivil polis, grubun arasında kaldı ve kısa süreli bir arbede daha yaşandı. Polis daha sonra basın açıklaması yapanları güvenlik çemberine alsa da protestolar ve gerginlik sona ermedi. Açıklama sık sık sloganlarla ve gerginliklerle bölündü. Basın açıklamasının ardından eylemcilere saldırı girişiminde bulunanlara biber gazı kullanan polisler 2 kişiyi gözaltına aldı.

‘Mültecileri başka illere göndermek sosyal barışa hizmet etmez’

Açıklamada konuşan ÖZGÜRDER Başkanı Rıdvan Kaya, Suriyelilere yönelik ırkçı söylemleri eleştirerek, “Almanya’da binlerle ifade edilen ırkçı çetelere karşı on binler, yüz binler sokaklara çıkıp bunlara meydan vermiyor. Irkçı tezi savunan insanlara karşı Almanya’da, Avusturya’da, Hollanda’da insan haklarından yana olan, adaleti savunan, mültecileri mazlum insanlar olarak görüp sahip çıkan kitleler, sokaklarda ırkçılara nefes aldırmıyor” dedi.

Başka şehirlerde kaydı olan Suriyelilerin İstanbul’dan gönderilmesi kararına tepki gösteren Kaya, “Bu insanların içinde 3-5 tane kriminal kişi varsa bunları ayrıştırabilirsiniz. Ama ailesiyle geçinmeye çalışan insanları, ne iş yapacağı belli olmaksızın başka illere göndermek adalet değildir, sosyal barışa hizmet etmez” diye konuştu.

"Muhacirler sorununa polisiye tedbirlerle, baskıcı kararlarla değil kardeşlik ve hukuk temelinde çözüm aranmalıdır"

Yapılan ortak açıklamada da "hükümet son yapılan uygulamaları göçmen sorununu düzene koyma adımları olarak sunsa da" yaşananların Suriyelileri 'göçe zorlama kampanyasının başlangıcı' olarak yorumlandığı kaydedildi ve şu ifadelere yer verildi: 

"Muhacirlere yönelik sokaklarda köpürtülen ırkçı-şoven tepkilere ivme kazandırılmaya çalışıldığı bir vasatta gündeme gelen bu uygulamaların ne hukuk devleti ilkesiyle ne vicdanla ne de akılla bağdaşmadığı açıktır. Muhacirler sorununa polisiye tedbirlerle, baskıcı kararlarla değil kardeşlik ve hukuk temelinde çözüm aranmalıdır.

İstanbul'da ikameti bulunmayan Suriyelilerin ikamet aldıkları illere geri gönderilmesi kararı büyük sıkıntılara yol açabilecek bir düzenlemedir. Birçoğu iş imkanı bulamadıkları için ikamet aldıkları illerden ayrılıp İstanbul'a gelmiş bulunan bu insanları hiçbir iş güvencesi, barınma imkanı sağlamadan geldikleri yere göndermek açlığa, sefalete sürüklemek anlamına gelebilir. 

Suça karıştığı iddia edilen Suriyelilerin geri gönderilmesi uygulaması da başlı başına bir keyfilik alanıdır. Bir kişinin suç işlediğine karar verecek olan mercii kimdir? Eğer ortada bir mahkeme kararı yoksa bir kişinin suça karışmış olduğunun iddia edilmesi mümkün değildir. Bu noktada suç ve suçlunun tarifinin polisin inisiyatifine bırakılmaması, mutlaka hakim kararına bağlanması şarttır."

Soylu: 80 bin kaçak göçmen sınır dışı edilecek

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 23 Temmuz’da yaptığı açıklamada sene sonuna kadar 80 bin kaçak göçmenin sınır dışı edileceğini söylemişti. Türkiye'ye her sene yüz binlerce göçmenin kaçak yollarla girmeye çalıştığını kaydeden Soylu, 2018 yılında bu sayının 547 bini geçtiğini belirtmiş, 2019 yılında bugüne kadar yaklaşık 168 bin kişinin ülkeye girmesinin engellendiğini ifade etmişti.

Soylu bir gün sonra katıldığı NTV yayınında ise "Ben bu ülkenin İçişleri Bakanıyım. Benim ülkemde bilmediğim, kayıtlı olmayan kimsenin yaşamaması lazım" demişti. İçişleri Bakanı, Suriyelilere destek için düzenlenecek eylem hakkında ise "Kimseye bir şey yaptırmayız, kimse kusura bakmasın. Biz düzenimizi korumak zorundayız" ifadelerini kullanmıştı.