Gündem

Suriyeli çocuklar, vatansızlık riskiyle karşı karşıya

Mülteci kampları dışında doğan çocukların kayıt altına alınmadığı belirtildi

12 Mart 2016 00:23

RWI’nın desteğiyle hazırlanan araştırmaya göre, Türkiye’de doğan Suriyeli çocukların vatansız kalma riskiyle karşı karşıya olduğu bildirildi. Mülteci kampları dışında doğan çocukların kayıt sorunu yaşadığı aktarılırken kampta doğan çocuklar kayıt altına alınmasına rağmen Suriye otoritelerce vatandaş kabul edilip edilmeyeceği bilinmediği belirtildi.

Raoul Wallenberg Institute (RWI) İnsan Hakları Araştırmaları Hibe Programı (İHAHP) desteği ile Yeşim Mutlu ve Emrah Kırımsoy tarafından kaleme alınan ve hukuki konularda Avukat Şahin Antakyalıoğlu’nun katkılarıyla hazırlanan “Bulanık Mekanlarda Gölgede Kalanlar: Suriyeli Mülteci Çocuklar ve Vatansızlık Riski Araştırma Raporu” açıklandı.

Raporda, Suriye iç savaşıyla birlikte, 2011 yılından itibaren Türkiye’ye gelen Suriyeli mültecilerin Türkiye’nin insan hakları gündeminin oldukça önemli meselelerinden biri olduğu ve bu konuda uzun vadeli politikaların geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekildi. "Mülteci olma durumunun hak ihlalini beraberinde getirdiği" ifade edilerek "çocukların çok boyutlu bir dezavantajlı bir duruma maruz bırakıldığı" denildi. Raporda "çocukların kayıt altına alınmasında çeşitli sorunlar yaşandığı, özellikle kamp dışında doğan çocukların kayıt sorunu olduğu bilinmektedir" dendi. Kampta doğup kayıt altına alınan bebeklerin Suriyeli otoritelerce kabul edilip edilmeyeceğinin bilinmediği de belirtildi. Raporda yer alan değerlendirme şöyle:

“Suriyeli çocukların Suriye yasaları nedeniyle de vatansız kalma riskleri vardır. Bu durum, doğum sertifikası bulunmayan Suriyeli çocukların önümüzdeki yıllarda vatandaşlık konusunda ciddi sorunlar yaşayabileceklerine işaret etmektedir. Bunlara ek olarak, Suriyeliler, Suriye’den kişisel durumlarına dair resmî belge alamadıkları için Suriyelilerin evliliklerinin Türkiye’deki makamlarca tanınmaması gibi sonuçlar doğmakta, yine bu durum da doğacak çocukların vatansız kalma riskini artırmaktadır.”

Rapor, çocuğun yüksek yararı ilkesi bağlamında “Suriyeli mülteci çocukların vatansızlık durumu Türkiye vatandaşlık kanunları kapsamında nasıl değerlendirilebilir?” ve “Bu kanunlar ve uygulamalar vatansızlık sözleşmeleri ve çocuğun yüksek yararı ilkesiyle hangi noktalarda çakışmakta/çatışmaktadır?” sorularına odaklandı. 

 

Türkiye'nin imzaladığı 
iki sözleşme

 

Araştırmadaki değerlendirme ve önerilerin, Suriyeli çocukların vatansızlık riskine dair konunun hızlıca gündeme alınmasına hem de Türkiye’nin iç hukukuna aldığı ‘Çocuk Haklarına dair Sözleşme’ ile 2014’te imzaladığı ‘Vatansızlık Sözleşmesi’ hükümleri uyarınca üzerine düşen sorumlulukları Suriyeli mülteci çocukların durumu özelinde hayata geçirmesinde yol gösterici olacağı umut edildiği anlatıldı. Raporda yer alan değerlendirmeler şöyle:

“Vatansızlık, günümüzde tahmini olarak 12 milyon insanı etkileyen oldukça önemli bir sorundur. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 15. Maddesi ‘Herkesin bir vatandaşlığa sahip olma hakkı vardır ve hiç kimse keyfi olarak vatandaşlığından veya vatandaşlığını değiştirme hakkından mahrum edilemez’ der. Bu hüküm uluslararası hukuk alanında benimsenmiş ve her kişinin bir vatandaşlığı olması ve kişinin vatandaşlığından keyfi olarak mahrum edilmemesi ilkeleri uluslararası hukuka yerleşmiştir. Her ne kadar bu ilkeler vatansızlık hallerinin önlenmesi bakımından önem taşısa da; gerek kanunlar çatışması, gerekse de kadına ve/veya etnik, dini, mezhepsel gruplara karşı ayrımcılık sebebiyle ortaya çıkan vatansızlık hallerinin en çok etkilediği kesim çocuklardır. Bugün dünyadaki vatansız nüfusun en az üçte birinin çocuk olduğu tahmin edilmektedir. Vatansızlık durumlarının halen artarak devam ediyor olması konunun güncelliğini ve insan hakları söyleminin bu noktadaki yetersizliğini göstermektedir.”