Gündem

'Suriye'de kimyasalı kim kullanmışsa onun karşısında olacağız'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye'deki 'kimyasal saldırı' iddiasıyla ilgili olarak, 'Kimyasal silahı kim kullanmışsa onun karşısında oluruz' dedi

25 Ağustos 2013 01:34

Avrupa’da Suriye’deki kimyasal saldırı iddiasıyla ilgili temaslarda bulunduktan sonra Türkiye’ye dönen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Katarlı mevkidaşı Khalid bin Mohammed al-Attiyah ve beraberindeki heyet ile bir araya geldi.

Görüşmenin ardından, iki bakan ortak bir basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, "Bu ilkeli tutumu Rusya ve İran’ın da benimsemesini istiyoruz. Görüş ayrılıklarımız olabilir Suriye üzerinde. Farklı siyasi görüşleri benimseyebiliriz. Farklı perspektiflere de sahip olabiliriz ama mesele kimyasal silahsa burada herkesin tek bir çizgide buluşması lazım. Bu insanlık suçudur kim bunu kullanmışsa hepimiz buna ortak tepki vereceğiz” dedi.

Ahmet Davutoğlu, konuşmasına Türkiye 'de ilk kez birlikte bir basın toplantısı düzenlediği mevkidaşı Al-Attiyah'a dışişleri bakanlığı görevinde başarı dileklerini ileterek başladı. Türkiye ile Katar ilişkilerinin son dönemde diğer ülkelere örnek teşkil şekilde gelişerek derinleştiğini belirten Davutoğlu, iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin olağanüstü bir boyut kazandığını gerek siyasi ilişkiler, istişareler, diyalog gerekse ekonomik ve kültürel alanda olağanüstü şekilde bir noktaya geldiğini söyledi.

 

‘21. yüzyılın en korkunç manzarası’

 

Katarlı mevkidaşı ile yapılan görüşmede öncelikli ve acil olan konunun Suriye 'deki gelişmeler olduğunu ifade eden Davutoğlu, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Birkaç gün önce bütün dünya büyük bir şokla uyandı. Ortaya çıkan manzaralar modern dönemin en ürpertici manzaralarıydı. Belki de 21. yüzyılın insan kanını donduran en korkunç manzaralarını gördük. Çocuklar ve kadınlar hiçbir kurşun izi ya da kan olmadan yan yana ölmüş şekilde bulundular.”

 

‘Suriye bir şey mi saklıyor?’

 

Davutoğlu, bir an önce Birleşmiş Milletler (BM) inceleme heyetinin kimyasal silahların kullanıldığı bölgeye girmesine imkân sağlanmasının ve izin verilmesinin gerektiğini söyledi. BM'nin aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 37 ülkenin girişimiyle Suriye hükümetinden bu bölgelere giriş için izin istediğini belirten Davutoğlu, Suriye yönetiminin henüz izin vermediğini belirterek şöyle devam etti:

"Rusya'nın çağrısına rağmen böyle bir konuda ayak sürümesi Suriye yönetiminin bir şeyleri saklama gayreti içinde olduğunun açık göstergesidir. Bu konu kesinlikle kınamalarla geçiştirilemez. Orada kimyasal silahlarla katledilen her bir canlının hukuku üzerimizdedir. Suriye Ulusal Koalisyonu bu konuda Suriyeli muhalefet adına açık bir davette bulunmaktadır. Eğer Suriye yönetimi izin vermezse BM Güvenlik Konseyi, Suriye yönetimine dönük olarak bazı delilleri karartma suçu da dahil olmak üzere süratle karar almalıdır. Eğer izin verir ve ortada kimyasal bir suç işlendiği tespit edilirse bu suçun faillerinin en şiddetli şekilde cezalandırılması ve Suriye halkının özgürlüğüne kavuşması için gerekli her türlü çaba ortaya konmalıdır."

 

‘Kimyasal silah konusunda birleşmeliyiz’

 

Kimyasal silahların kim tarafından ve nerede kullanırsa kullanılsın karşısında olduklarını kaydeden Davutoğlu, "Bu ilkeli tutumu Rusya ve İran’ın da benimsemesini istiyoruz. Görüş ayrılıklarımız olabilir Suriye üzerinde. Farklı siyasi görüşleri benimseyebiliriz. Farklı perspektiflere de sahip olabiliriz ama mesele kimyasal silahsa burada herkesin tek bir çizgide buluşması lazım. Bu insanlık suçudur kim bunu kullanmışsa hepimiz buna ortak tepki vereceğiz. Eğer buna ortak tepki verilmezse şu veya bu kaygı sebebiyle bundan sonra çokta ağır suçlar başka ülkelerde başka bölgelerde veya Suriye’de işlenebilir. Bunu ben çok açık bir şekilde İranlı dostumla bu şekilde paylaştım. Çünkü onlarda Saddam döneminde kimyasal silahtan çok acı çektiler. Yine Rusya ile bu konuda mesajlarımız oldu ama bizzat konuştuğumuzda da vurgulayacağız. Daha önceki birçok kereler görüştüğümüzde de sayın Lavrov ile bu konuları ele almıştık. Aynı tutumu benimsemek önemli" dedi.

 

‘O insanlar yaşıyor olabilirdi’

 

Davutoğlu konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Eğer Suriye rejimi BM heyetine izin vermezse Rusya ve İran’dan bizim beklentimiz bir şeyler gizlendiği düşüncesi de hakim olduğu için uluslararası toplumla birlikte Suriye yönetimine karşı alınacak müeyyidelerde uluslararası toplumun buluşması ve BM konseyi kararıyla Suriye rejiminin bu erişim imkanı tanınmaya zorlanmasıdır. Muhalefet her yeri gelin tetkik edin diyor. Demek ki, çekindiği bir şey yok. Suriye rejiminin bu teftiş neticesinde kimyasal silah kullandığı ortaya çıkarsa yine Rusya’dan ki uluslararası hukukun garantörü olan bir ülkedir beş daimi üye veto hakkına sahip olduğu için. Kimyasal silah kullanan bir rejimin yanında olmayıp, biran önce o rejimin uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli müeyyide uygulanması için yine BM birlik içinde hareket etmesine öne çıkarması lazım.

Eğer BM güvenlik konseyi eğer bir birlik içinde karar alırsa başka bir alternatife gerek kalmayacak. Geçmişte böyle bir karar alınmış olsaydı. Daha önceki katliamlar esnasında emin olun evvelsi gün o manzarada ölmüş çocuklar, kadınlar insanlar yaşıyor olacaktı. Bunun sorumluluğu bu kararı alamayanlar üzerinde artık BM Güvenlik konseyi bu kararı alabilmesi lazım. Bütün bunlar olmazsa bu ilk opsiyon değil, insanlık vicdanı adına bu vicdanı dillendiren ülkeler bir araya gelerek bu insanlık suçu konusunda ortak bir tavırla gerekli müeyyideyi uygulama konusunda bir inisiyatif geliştirmesi kaçınılmaz hale gelir.”