Dünya

Suriye'de ABD - Türkiye yakınlaşması neden tehlikeli?

"İki tarafın da yemel yaklaşım farkı var öyle olunca da iş sıcak bir çatışma riskine kadar varıyor"

18 Eylül 2016 14:35

Hürriyet gazetesi Washington Temsilcisi Tolga Tanış, Suriye'de ABD ile Türkiye yakınlaşmasının tehlikeli olabileceğine işaret ederek "Amerikalılar, bölgedeki tek seküler kuvvet YPG’nin ortaklığında ısrar ediyor. Türkler ise terör örgütü saydığı YPG’nin bırakın ortak olmasını, elde ettiği yerlerden de kovulması ve onların yerine İslamcı gruplarla çalışılması için bastırıyor" dedi.Bu iki farklı yaklaşımın ABD ile Türkiye arasında gerginliğe sebep olabileceğini ifade eden Tanış "iki taraf, bu temel yaklaşım farkını aşmadan sahada omuz omuza savaş gerektiren bir angajman içine giriyor. Öyle olunca da, iş, Tel Abyad’daki gibi bir sıcak çatışma riskine kadar varıyor" diye yazdı.

Hürriyet'ten Tolga Tanış'ın Suriye'de tehlikeli yakınlaşma başlığıyla bugün ( 18 Eylül 2016) yayımlanan yazısı şöyle:

Amerikalıların Türk Ordusu'yla işbirliği için Çobanbey'e (El Rai) özel kuvvet askerlerini gönderdiği perşembe günü başladı olaylar.

İlk gerginlik, Çobanbey’in 200 km doğusundaki Tel Abyad’da patladı. 2015 Haziran’ında YPG’nin IŞİD’den aldığı Akçakale’nin hemen karşısındaki kritik kent burası... Ve bölgedeki Amerikan özel kuvvetleri, bulundukları binalara bayrak astılar. Gizlilik içinde hareket etmeleriyle bilinen özel kuvvet askerleri neden birden Cenevre Sözleşmesi’ne uygun davranıp lokasyonlarını bir bayrakla göstermek istediler bilmiyoruz.

Ancak bayrak göndere çekildikten sonra Amerikalıların ifadesiyle askerlere sınırın Türkiye tarafından ateş açıldı. Ateş açanlar o bayrağı asanların Amerikalılar olup olmadığını biliyor muydu, Türk Ordusu ve Amerikan askerleri arasında bir iletişim yaşandı mı açıklık getirmiyorlar. Ancak olay herhangi bir yaralanma olmadan sona erdi.

TEL Abyad’ın sıcaklığı geçmeden hemen ertesi günü ikinci gerginlik yaşandı. Bu sefer Türkiye’nin Çobanbey’de birlikte savaştığı Özgür Suriye Ordusu’ndan bazıları, bölgeye giden Amerikan özel kuvvetlerini protesto etti. Ve atılan sloganlardan sonra Amerikalı askerler de Türkiye tarafına döndü. “Mesele yatıştı” denildi. Hatta Pentagon Sözcüsü Adrian Rankine-Galloway, “Türk kuvvetler ve Suriyeli muhalif gruplarla hareket eden ABD personeli, Suriye’de IŞİD’e karşı savaşan yerel ortaklara sağlanan aynı eğitim, danışmanlık ve yardımı sağlayacaklar” diyerek, işbirliği için olumlu bir değerlendirmede bulundu.

Görüştüğüm üst düzey bir Pentagon yetkilisi de Amerikan askerlerinin bölgeye Türkiye’nin talebiyle gittiğini, tüm koordinasyonu Türk askerleriyle yürüttüklerini, ÖSO unsurlarıyla doğrudan bir koordinasyon çabası olmayacağını aktarıp detay verdi. Fakat sonra hem Tel Abyad hem de El Rai’deki gerginliklerle ilgili detaylar ulaştıkça, işlerin hiç de Türkiye ve ABD arasında ilk defa olgunlaşan sahadaki bir işbirliği çerçevesine oturmadığı ortaya çıktı.

 

NASIL?

 

Amerikalılar, Tel Abyad’da kentin değişik bölgelerine bayrak asmaya devam ettiler. Çobanbey’de savaşan gruplardan birinin komutanı ise cumartesi telefonda konuştuğumuzda Amerikalıları Suriye’de istemediklerini ve bu konuda Türkiye’yle anlaştıklarını söyledi. “Nasıl anlaştınız” dedim. “Suriye’ye geçmeyecekler, Türkiye tarafında kalacaklar, Türk kardeşlerimiz bize söz verdi” dedi. Ve halihazırda yaşanan kriz sonrası, bölgede bulunan iki grubun harekâttan çekildiğini söyledi. Biri El Rai’de 150 silahlı gücü olan Ahrar el Şarkiye. Diğeri ise aynı zamanda MOM birliği (CIA’in desteklediği) olan ve Çobanbey’den 200 savaşçısını alıp ayrılan Sukur El Cebel.
 

Neden tehlikeli bir yakınlaşma olduğuna gelince... Türkiye ve ABD, Suriye’de birlikte çalışmak istiyorlar. Ancak sorun, her iki taraf da bu işbirliğinin kendi savunduğu çizgide olmasında diretiyor. Amerikalılar, bölgedeki tek seküler kuvvet YPG’nin ortaklığında ısrar ediyor. Türkler ise terör örgütü saydığı YPG’nin bırakın ortak olmasını, elde ettiği yerlerden de kovulması ve onların yerine İslamcı gruplarla çalışılması için bastırıyor. Ve iki taraf, bu temel yaklaşım farkını aşmadan sahada omuz omuza savaş gerektiren bir angajman içine giriyor. Öyle olunca da, iş, Tel Abyad’daki gibi bir sıcak çatışma riskine kadar varıyor.

Bunlar  Ankara ve Washington arasındaki farklılıkların doğurduğu komplikasyonlar. Bir de bölgedeki gelişmeleri ekleyeceksiniz. Rusya ve ABD, 10 Eylül’de Suriye için bir anlaşma imzaladılar. Ve anlaşmanın şartları sır.

İkincisi, El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’nin temmuzda isim değiştirip “Fetih el Şam Cephesi” olduğunu açıklamasından beri, bölgedeki İslamcı gruplar arasında daha önce hiç görülmemiş bir işbirliği zemini oluşuyor. Örneğin Çobanbey’den çekilen Ahrar el Şarkiye, Halep’in güneyinde Esad Rejimi’ne karşı Nusracılarla yan yana savaşanlardan biri. Ve Nusra’nın yardımıyla Halep’teki rejim kuşatmasını kırmalarından hemen sonra liderleri öldürülenlerden. Peki kendi komutanlarına yönelik saldırıdan kimi sorumlu tutuyorlar? Rusya’yla gizli anlaşma yaptığını söyledikleri Amerikalıları.

Bitmedi. Hatay’daki Cilvegözü sınır kapısının Suriye tarafı Ahrar el Şam’ın kontrolünde. Ve Amerikan-Rus anlaşmasından sonra Halep’e ulaştırılması istenen yardım konvoyları, Ahrar güvence vermediğinden uzun süre kımıldayamadı. Ayrıca bazı Ahrar liderleri, bölgedeki savaşçılara Türkiye’nin IŞİD’e karşı başlattığı harekâta katılmama çağrısı yaptı. Böylece bazılarına göre Nusra-Ahrar-IŞİD çizgisine kadar uzanacak yeni bir İslamcı cephe ihtimali belirdi.

Washington sıkışmış durumda. Bir yanda müttefik ülke Türkiye’nin taleplerine cevap vermek zorunda. Bir yandan da muhalif grupların radikallerden kopmaları için “demarbling” dedikleri yeni bir çaba içinde. Lafın kendisi bile meselenin zorluğunu anlatıyor aslında. İslamcı gruplar bir mermerin damarları gibi iç içe geçmiş durumdalar. Ve şimdi onlardan birbirlerinden uzaklaşmalarını istiyorlar.