Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius Paris saldırılarından sonra IŞİD ille mücadelede Suriye ordusu ile askeri işbirliği yapılabileceği görüşünü ortaya atmıştı. Yani iç savaşta Başkan Esad'dan emir alan ve IŞİD kadar Batı'nın desteklediği ılımlı muhalif güçlerle de savaşan Suriye hükümet kuvvetleriyle. Suriye ordusuyla işbirliğine, ‘siyasi geçiş döneminden sonra ve Esad iktidardan uzaklaştırıldıktan sonra' kaydı da düşülüyor.
Fransa'nın önerisi Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen'in hoşuna gitmişe benziyor. Von der Leyen bir televizyon programında Suriye hükümet birliklerinin bir bölümüyle işbirliği yapılabileceğini söylerken ‘ordunun hangi bölümünü' kastettiğini, ya da ordu Esad'ın emrinden çıktıktan sonra mı ortaklık kurulabileceğini açıklamadı.
Suriye'deki muhtemel müttefikin kimler olduğu ve Batı ile Rusya'dan destek alarak birbiriyle savaşan tarafların bundan böyle nasıl omuz omuza savaşacakları, merak konusu olmaya devam ediyor.
Alman Bilim ve Politika Vakfı'nın Ortadoğu uzmanı Muriel Asseburg Suriye hükümet kuvvetlerini anti terör mücadelesine ortak etmenin zor olduğunu belirtiyor ve ekliyor:
“Batı bu formülü güvenilir, bütün Suriye'yi temsil eden ve orduya da sözünü geçiren bir geçici hükümet ile işbirliği için geliştirmiş olabilir. Bundan da, mevcut rejimi değil de geçici yönetimi destekleyen birliklerle işbirliği yapılabileceği anlaşılıyor.”
IŞİD'e cephe alan koalisyonda Batı kadar, Esad için IŞİD ile savaşan Rusya ve Arap devletleri de yer alıyor Asseburg bu durumda Suriye ordusunun taraf değiştirmesine gerek kalmayacağı görüşünde.
Orduda güvensizlik
Suriye ordusu zorla silah altına alınanlardan oluşuyor. Bu nedenle çok sayıda asker firar ediyor. Muhalefet çevrelerince şimdiye kadar 70 bin Suriyelinin ordudan firar ettiği belirtiliyor. Askerlerin bir bölümü de yüksek kayıp verilmesi yüzünden saf değiştiriyor. 2011 martından bu yana 80 bin asker ve milisin öldüğü ve silahlı kuvvetler mevcudunun 300 binden 180 bine düştüğü tahmin ediliyor.
“Farklı yerlerden destek alan ve birbirine düşman olan grupların el ele verip tek bir düşmana karşı savaşabileceklerini düşünmek zor”, diyen bilim ve Politika Vakfı uzmanı Asseburg Esad rejiminin sırtını nüfus içindeki payları yüzde 12 olan Alevilere dayadığını hatırlatıyor ve ekliyor:
“Mezhep boyutu dikkate alındığında, Şam'daki rejimin sadece kendi mezhebinden olanlara güvendiği ve bu nedenle de nizami birliklerin büyük bölümünün cepheye sürülmediği görülür.”
Alman uzman Sünni askerlerin savaştırılmayıp gizli servisin denetimi altında tutulduğunu belirtiyor ve Esad'ın başta İran olmak üzere yurtdışındaki Şiiler'den destek gördüğünü şöyle vurguluyor:
“Beşar Esad İran'dan, Hizbullah'tan ve İran'ın dışarıda desteklediği milis kuvvetlerinden destek alıyor. Aynı zamanda rejimin daha önce de güvendiği ve Şam yönetimi tarafından halk milisleri olarak örgütlediği militan gruplar da rejimi destekliyor.”
Bombardımanın olumsuz etkisi
Bu karışık tablo karşısında Batı'nın Suriye'de güvenilir ve sadık müttefik bulması kolay olmayacak. Alevi birliklerin Sünni İŞİD ile mücadele eden uluslararası koalisyona nasıl entegre edilebileceği ve farklı etnik ve mezhebi gurupların tek bir gaye çerçevesinde birleştirilmesinin mümkün olup olmadığı da merak ediliyor.
Suriye uzmanı Asseburg IŞİD ile ortak mücadelede Suriye halkının kazanılmasının şart olduğunu ancak IŞİD'e yağdırılan bombaların siviller arasında yol açtığı kayıpların halkın güveninin kazanılmasını zorlaştırdığını sözlerine ekliyor.