Hediye Levent
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed El Nahyan’ın Şam’a yaptığı ziyaretin yankıları sürüyor.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile de görüşen El Nahyan’ın Şam temaslarının ardından “iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi” gibi genel başlıkların değerlendirildiği açıklandı.
Ancak bölge uzmanlarına göre, "bu ziyaret 2011 yılında başlayan Arap Ayaklanması döneminde birçok Arap ülkesi ile ilişkileri kesik olan Şam için yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.”
BAE, ayaklanmanın başında Esad yönetimine karşı olan cephede yer almış, silahlı ve sivil muhalefeti destekleyen ülkelerden biri olmuştu. Ancak daha sonra Suriye politikasını değiştiren BAE Şam ile üst düzey resmi temas kurmasa da 2018 yılında Şam’daki büyükelçiliğini tekrar açmıştı.
BAE Dışişleri Bakanı El Nahyan’ın Şam ziyaretini DW Türkçe’ye değerlendiren BAE’den Siyaset Bilimi uzmanı Dr. Abdulhalek Abdulla "Bu günlerde Abu Dabi ve Şam arasında birçok görüşme, temas var. Bu ziyaret buz dağının görünen kısmıydı sadece. Önümüzdeki günlerde (bu temasların) etkilerini daha net göreceğiz” dedi.
Dr. Abdulla, ziyaretin 2011 yılından beri kesik olan BAE-Suriye ilişkilerinin düzeltilmesi başta olmak üzere birkaç temel hedefinin olduğunu belirterek, “BAE ve Körfez Arap ülkeleri Suriye’nin Arap Lig’ine dönmesini istiyor” diye konuştu.
Suriye’nin Arap Lig’i üyeliği 2011 yılında askıya alınmıştı. 22 Arap ülkesinin üye olduğu Lig bölgesel ticari, siyasi, kültürel etkileşimi sağlayan en büyük oluşum. Şam, bölge siyasetine dönebilmek ve ekonomisini canlandırabilmek için Arap Lig’i üyeliğinin aktive edilmesini istiyor.
“Suriye’nin Arap Lig’ine dönüşü er geç gerçekleşecek” diye konuşan Dr. Abdulla, “Suriye’nin Mart 2022’de Cezayir’de yapılacak olan Arap Zirvesi’ne katılmasının mümkün olduğunu” söyledi. Suriye’ye henüz zirveye katılım için davet gönderilmedi ancak zirveye ev sahipliği yapacak olan Cezayir dahil birçok bölge ülkesinin Suriye’nin katılmasını istediği bölge basınına yansıyor.
Şam ve bölge ülkelerinin büyük kısmı doğrudan resmi temaslara başlamamış olsalar da çeşitli platformlarda bir araya geldikleri biliniyor. Şam, BAE tarafından EXPO 2020’ye davet edilmiş ve bu davet BAE’nin Suriye politikasına dair en önemli işaretlerden biri sayılmıştı.
Pandemi sebebiyle bu yıla ertelenen ancak ismi değiştirilmeyen EXPO 2020’ye katılan Suriye ekonomi bürokratlarının ve iş çevrelerinin birçok ülkeden mevkidaşları ve iş çevreleri ile görüşmeler yaptıkları biliniyor.
“Daha az İran, daha çok Arap"
Bölge basınına yansıyan değerlendirmelerde BAE başta olmak üzere körfez ve bölge ülkelerinin İran’ı Suriye’deki ve bölgedeki nüfuzundan rahatsız olduğu öne sürülüyor. Bu değerlendirmelere göre, “İran’ın nüfuzunun azaltılması” için BAE’nin Şam ile temasları bölge ülkeleri tarafından da desteleniyor.
Bu değerlendirmelere katıldığını belirten Dr. Abdulhalek Abdulla, BAE Dışişleri Bakanı El Nahyan’ın Şam ziyaretinin sebeplerinden birinin de İran olduğunu söyledi.
Dr. Abdulla, “Bu ziyaretin amaçlarından biri Suriye’de daha az İran, daha çok Arap etkisi görmek. İran-Suriye ilişkilerinin tamamen koparılması söz konusu değil, amaç bu da değil. Arap varlığının daha fazla görünür olması İran’ın daha az görünür olması demek’ dedi.
“Bölgede yeni bir dönem başladı”
BAE’nin Suriye politikasını DW Türkçe’ye değerlendiren Şam’dan Dr. Usama Dannoura, “yıkıcı Arap baharından sonra bölgede siyasi açıdan yeni bir dönem başladığını” söyledi.
Siyaset bilimi uzmanı olan Dr. Dannoura, Suriye ekonomisinin ağır hasar gördüğünü ve ABD tarafından uygulanan Sezar yaptırımlarının ekonomik durumu daha da kötüleştirdiğini savundu. BAE-Suriye ilişkilerinin bu açıdan önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Dannoura’ya göre, “BAE iş çevreleri üzerinden Suriye’ye yeni kanallar açılabilir.”
Suriye ve İsrail’in resmi olarak hala savaş halinde olduğu biliniyor. BAE, İsrail ile diplomatik ve ekonomik ilişkilerini normalleştirme yönünde adım atan ilk ülke oldu. Dr. Dannoura’ya göre, İsrail meselesi BAE başta olmak bölge ülkeleri ile Suriye arasında fikir ayrılığına sebep olabilir ancak diğer taraftan Şam-Tahran ilişkilerinin de körfez ülkeleri tarafından hoş karşılanmadığı biliniyor.
“İran ile en büyük çekişmeyi yaşayan Suudi Arabistan ile İran arasında bile temaslar var” hatırlatması yapan Dr. Dannoura, “Bu nedenle, BAE’nin Suriye girişimi münferit değil. Genel bir örüntüye göre ilerliyor. Arap-Arap ilişkilerinin ne kadar derinleşeceği zamanla anlaşılacak bir konu” dedi.
Dr. Dannoura, her halükarda BAE-Suriye ilişkilerinin Suriye’ye avantajlar sağlayabileceğini belirterek BAE’nin bölgedeki diğer ülkeleri de etkileyebileceğini savundu.
ABD ile yakın ilişkileri olan BAE’nin Şam ile yakınlaşmasına Amerikan yönetiminin tepkisi de tartışmalara sebep oluyor.
BAE'den Siyaset bilimi uzmanı Dr. Abdulhalek Abdulla’ya göre, “ABD’nin bu konudaki biraz belirsiz. Tepki göstermiyorlar ancak hoş da karşılamıyorlar.”
Derin fikir ayrılığı
Dr. Abdulla, Suriye sahasında BAE dahil Arap ülkelerinin nüfuzunun artmasının Türkiye’yi nasıl etkileyeceğine dair soruya Arap Lig’inin Türkiye ile ilgili açıklamasını hatırlatarak yanıt verdi. Arap Lig’i Eylül ayında Türkiye’nin Libya ve Suriye’den çekilme çağrısının da yer aldığı bir açıklama yapmıştı.
İki ülke arasında Suriye konusunda derin bir fikir ayrılığı olduğunu savunan Dr. Abdulla, “Suriye hükümeti Rusya ve İran varlığının aksine Türkiye varlığını işgal olarak değerlendiriyor. BAE'nin Türkiye'nin (Suriye'deki) varlığının üstesinden gelmesi konusunda Şam’a yardım edebileceğini düşünüyorum. Bence BAE’nin bu konudaki tutumu Türkiye’ye güçlerini çekme, kendi kurduğu paralı askeri grupları finanse etmeye son verme, Suriyelilerin ve Arapların çoğu tarafından terörist olarak tanımlanan milisleri desteklemeyi durdurma çağrısı yapan 22 Arap ülkesi ile aynı” dedi.