Hürriyet yazarı Murat Yetkin, Suriye'de devam eden çatışmalarla ilgili olarak "Genelkurmay dün YPG’nin Mare’ye roket atıp 7 sivili öldürdüğünü açıkladı. Yakın zamana kadar bunun karşılığının verildiği de olurdu açıklamanın devamında. Oysa ABD artık YPG’ye kim dokunursa, hatta bu Rusya’nın koruması altındaki ev sahibi ülke Suriye bile olsa vurmaktan çekinmeyeceğini göstermiş durumda" dedi. Yetkin, sözlerinin devamında "Neyse ki şu duvarın inşası bitti en azından. Çünkü yakında işler daha da karışacağa benziyor" ifadesini kullandı.
Murat Yetkin'in "Suriye cephesinde işler fena karıştı" başlığıyla yayımlanan (20 Haziran 2017) yazısı şöyle:
18 Haziran Pazar öğleden sonra Suriye hava kuvvetlerine bağlı Su-22 savaş uçağı, Rakka civarında bombalarını bıraktıktan kısa süre sonra bir Amerikan F-18 savaş uçağı tarafından düşürüldü.
Beşar Esad rejiminden gelen “Burası hala Suriye” protestosuna karşın ABD Merkezi Komutanlık CENTCOM tarafından yapılan açıklamada Suriye jetinin “koalisyon ortaklarıyla birlikte meşru müdafaa” çerçevesinde düşürüldüğü söylendi. Açıklamada “Suriye yanlısı güçlerin” geçenlerde de SDF kontrolündeki Tabka kasabasına saldırmış olduğu hatırlatılıyordu.
Yani Suriye jeti, ABD güdümündeki Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) mevzilerini vurmuş, bu yüzden de ABD jetleri, tarafından cezalandırılmıştı ve ABD koruması altındaki güçlere bir daha saldırırsa, aynı karşılığı alacağı tehdidi de savruluyordu.
Amerikan açıklamasında, Suriye jeti vurulmadan önce “gerilimi düşürmek amacıyla çatışmasızlık alanı anlaşması gereği” telefonla bilgilendirilmişti.
Amerikalılarla Ruslar bir süredir kendi hava operasyonları konusunda karşıyı bilgilendirerek, o sırada orada olup da elden bir kaza çıkmamasını sağlıyorlar.
Ama anlaşılan Amerikalılar Ruslara “şu bölgeye gelmeyin” deyip de IŞİD yerine Suriye jetini vurunca işler değişmiş.
Rusya dün sert bir açıklama yaparak Amerika’yla aradaki çatışmasızlık alanı anlaşmasını ve ayrıca bilgi alışverişini, durdurduğunu ilan etti.
Ve muhtemelen Rakka’da IŞİD’e karşı harekâta engel oluyor suçlamasına maruz kalmamak için bu uygulamayı Suriye geneline yaymadı, Amerikalılara bir “Kırmızıçizgi” çizdi.
Suriye’nin Lazkiye şehri yakınında Hmeymim’de üslenen Rus hava kuvvetleri, bundan böyle “Fırat’ın batısındaki faaliyeti askeri hedef gözüyle izleyecekti”.
Yani Rusya, Amerika’ya (ana gövdesini PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG’nin oluşturduğu SDF eğer Fırat’ın Batısına geçerse, vurabilirim diyordu.
Fırat’ın Batısı…
Bu deyimi bir yerden hatırlıyor musunuz?
ABD desteğinde YPG’liler daha Münbiç’e doğru ilerlemeye başlamadan önce, yani bir yılı açkın zamandır, Türkiye ABD’ye YPG’nin Fırat’ın batısına geçmemesi gerektiğini söylüyor.
Bu konuda eski ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin vermiş olduğu söz var, hem de birkaç defa.
Ancak Obama yönetimi CENTCOM’a, dolayısıyla YPG’ye söz geçiremeyince, bu defa “Münbiç’i alalım, söz Fırat’ın Doğusuna geçecekler” demeye başladı Amerikalılar.
Ne var ki YPG orada da durmayıp Türkiye sınırında Cerablus’a ilerlemeye başlayınca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Fırat kalkanı” harekâtını başlattı.
Rusya’nın dolaylı desteği olmaksızın Türkiye’nin hem IŞİD’i sınırdan temizleyip, hem de El Bab’a kadar inerek PKK’nın Türkiye sınırı boyunca bir kontrol alanı oluşturmasına engel olması mümkün değildi.
Şimdi Suriye rejimi ve Rusya’nın da benzeri kaygılar taşımaya başladığı, PKK’nın asıl niyetine karşı önlem almaya başladığı anlaşılıyor. Bunun nedeni Türkiye’yi çok sevmeleri, PKK’dan çok nefret etmeleri filan değil, bu işin ABD’nin işine yarayacağını ve Suriye’yi de resmen böleceğini düşünmeleri.
ABD Türkiye’nin YPG ile işbirliği yapmayın ısrarına karşın kararını verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 16 Mayıs’ta ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesi de bu kararı caydıramadı.
ABD’nin SDG’ye (ki Türkiye bunu YPG ve PKK diye okuyor) ağır silahlar vermesine itirazını da “Listesini size vereceğiz, bize güvenin, bir şey olmaz” diye dikkate almadı.
Oysa Ankara güvenmiyor.
Özellikle de ABD’nin “YPG ile işimiz IŞİD bitene kadar” sözüne hiç güvenmiyor.
Çünkü işin başka boyutu da var.
PKK’nın hem Türkiye, hem de ABD’nin terör listesinde yer alması (bu arada Rusya’nın terör listesinde yer almaması) Kandil’dekilerin aptal olduğu anlamına gelmiyor; Amerikalıların bu demeçlerini onlar da okuyorlar.
PKK yöneticileri Amerikalıların “işimiz bitene kadar” demeçlerini okuyunca da, Amerikalılar çekip on bin kilometre öteye gidince ellerinde bölge hükümetleriyle pazarlık masasına oturacak kadar çok toprak parçası kalması için daha da çok çalışıyorlar. Bunu da şu anda ABD’nin koruması altında olmalarına güvenerek yapıyorlar.
Daha da yapacaklar. Nereden mi belli?
Dün Genelkurmay’ın açıklamasından belli… Genelkurmay dün YPG’nin Mare’ye roket atıp 7 sivili öldürdüğünü açıkladı. Yakın zamana kadar bunun karşılığının verildiği de olurdu açıklamanın devamında. Oysa ABD artık YPG’ye kim dokunursa, hatta bu Rusya’nın koruması altındaki ev sahibi ülke Suriye bile olsa vurmaktan çekinmeyeceğini göstermiş durumda.
Neyse ki şu duvarın inşası bitti en azından. Çünkü yakında işler daha da karışacağa benziyor.