Gündem

“Süresiz nafaka zorunlu değil, sorunu içtihat çözer”

İSTANBUL, (DHA) - Boşanmalarda süresiz nafakanın kaldırılmasını isteyen erkeklerin talebi Altınbaş Üniversitesi’nde düzenlenen toplantıda masaya yatırıldı

17 Ocak 2019 16:47

İSTANBUL, (DHA) - Boşanmalarda süresiz nafakanın kaldırılmasını isteyen erkeklerin talebi Altınbaş Üniversitesi’nde düzenlenen toplantıda masaya yatırıldı. Uzman hukukçular, yasa değişikliğine gerek olmadığını, nafakanın kaldırılmasının kadınlar açısından büyük sorunlar doğuracağını, sorunun yargının içtihat kararlarıyla çözülmesi gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Şükran Şıpka “Kanun süresiz nafakayı zorunlu tutmuyor, mahkemeler davaları iyi incelemeli ve somut olayın özelliklerine göre nafaka miktarı ve ödeme süresini belirlemelidir” dedi.

Altınbaş Üniversitesi Gayrettepe Sosyal Bilimler Yerleşkesinde düzenlenen ‘Çarşamba Buluşmalarında’ bu hafta ‘Türk Medeni Kanunu’nda Nafaka: Özellikle Yoksulluk Nafakası’ başlıklı panel yapıldı. Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Kayar moderatörlüğünde düzenlenen panele Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Çift Diplomalı Türk-Alman Hukuk Lisans Programı Kurucu Direktörü  Prof. Dr. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükran Şıpka, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Aile Hukuku Derneği Başkan Prof. Dr. Bahadır Erdem, Kadın Ve Demokrasi Vakfı (KADEM) Yönetim Kurulu Üyesi Av. Derya Yanık, İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Şükran Eroğlu katıldı.

“YOKSULLUK NAFAKASININ ADI DEĞİŞTİRİLMELİ”

Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükran Şıpka, yoksulluk nafakasının şu anda mahkemelerce süresiz olarak uygulandığını, son yıllarda mağdur durumdaki erkeklerin bu durumun sakıncalarını gündeme getirdiğini belirterek, bazı kesimlerin nafakanın 5 yıl süreyle sınırlandırılmasını istediğini hatırlattı.
Nafaka kelimesinin de bugün rencide edici bir nitelik kazandığını belirterek, yoksulluk nafakasının  ‘boşanma sonrası katkı’ olması gerektiğini savunan Prof. Dr. Şıpka, “Mevcut kanun nafakanın süresiz olmasını zorunlu kılmıyor, aile hâkimleri somut olayın özelliklerini dikkate alarak süreli nafakaya da karar verilebilir. Özellikle İsviçre Medeni Kanununda kabul edilmiş olan evliliğin süresi, evlilikteki hayat standardı, tarafların yaş ve sağlık durumları, tarafların gelir ve mal varlıkları, ortak çocuk sayısı ve yaşları, nafaka talep eden eşin çalışma hayatına yeniden uyumunun muhtemel maliyeti, kurum ve kuruluşlardan mali destek ihtimali gibi kriterler örnek alınarak, mahkemelerin ve yargıtayın bu konuda içtihat geliştirmesi faydalı olacaktır” dedi.

“HER VAKAYA ÖZGÜ KARARLAR VERİLMELİ”

Aile Hukuku Derneği Başkan Prof. Dr. Bahadır Erdem ise kadınların özgürlüğünün ekonomik özgürlükten geçtiğini belirterek, “Kanunda değişikliğe gerek yok. Ortada eğer bir haksızlık varsa karşı dava açılabileceğini de hatırlatalım. Aile mahkemelerinin her davayı detaylı biçimde incelemesi gerekiyor. Mevcut yasanın erkekleri mağdur ettiği iddiası doğru değildir. Nafaka alan kadın eğer zaman içinde zenginleşmişse bunu ispatlamak kolaydır” diye konuştu.

“KONUNUN MUHATABI YARGITAY 2’NCİ HUKUK DAİRESİ”

KADEM Yönetim Kurulu Üyesi Av. Derya Yanık ise boşanma davalarının kısa sürede sona erdirilmesi gerektiğini belirterek,  “Davaların uzaması durumunda sürtüşmeler artıyor ve sık sık şiddete yol açıyor. Boşanmış erkeklerden bazıları dar gelirli olduğu için nafakayı ödemekte çok zorlanıyor, dolayısıyla bu kesimle ilgili bir şeyler yapılması gerekiyor. Sorun yargıtay içtihatlarıyla çözülebilir” dedi.

Konunun muhatabının Yargıtay 2’nci Hukuk Dairesi olduğunu belirten Av. Yanık, yargının inisiyatif kullanması gerektiğini vurguladı. Av. Yanık, yargı bu konuda gerekli inisiyatifi kullanmayacaksa yasa değişikliğinin kaçınılmaz olabileceğini ancak bu durumda yeni yasanın evlilik sürelerini gözeten kademeli bir anlayışla yazılması gerektiğini ifade etti.

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Av. Şükran Eroğlu da, kanuna göre kadının mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceğini belirterek, davayı değerlendirmesi gereken tarafın da hakim olduğunu ve ayrıca şartlar değiştiğinde nafakanın kaldırılabileceğine veya azaltılabileceğine dikkat çekti.