Gündem

Sur'da bir seyyar muhtar ve kararan bir hayat!..

"İlk gün bari mührümü alayım dedim, ona da izin vermediler. Yasak kalktığı günü mahalleye gittiğimizde ağladık"

28 Şubat 2016 17:06
Veysi Polat

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 3 ayı aşkın bir süredir uygulanan sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar, ölüm, yıkım, göç, ekonomik çöküşün yanısıra geride dram yüklü hikayeler de bıraktı. 

4 dönemdir Sur'un Ziya Gökalp Mahallesi'nde muhtarlık yapan Muhsin Sanay da bunlardan biri. 1992'de Lice'nin Dibek (Derxust) Köyü'ndeki evlerinin "güvenlik" gerekçesiyle boşaltılıp yakılmasından sonra Diyarbakır'ın varoş ilçesi Sur'a göç etmiş. O dönem de yoksulluk diz boyu. Babasının yüküne omuz atmış. Elektronik tamirciliğinden iyi para kazanınca muhtarlığını yaptığı mahallenin ismini taşıyan Ziya Gökalp Lisesi'ni yarıda bırakmış. 1999'daki seçimde Diyarbakır'ın en genç muhtarı olarak mazbatasını almış. O gün bugündür sürgün geldiği mahallesinin muhtarı olmuş. 

 

Muhtarlık binası artık yok...

 

Tarih 27 Ocak 2016'ya geldiğinde Muhsin Sanay, 780 hane ve 6 bin nüfuslu mahallesinde yeniden sürgün olmuş. İstikamet bu kez merkez Bağlar ilçesinin Cezaevi Semti.

Hendekler ve sokağa çıkma yasaklarından sonra başlayan çatışmalar Sur içine yayılınca muhtarlığını yaptığı mahalle de 27 Ocak'ta bu kapsama alınmış. 3 günde mahallesinde patlayan bombalar başta tek katlı muhtarlık binası dahil birçok yapı yıkılmış. 

 

Sürgünden sürgüne...

 

"İlk gün bari mührümü alayım dedim, ona da izin vermediler. Yasak kalktığı günü mahalleye gittiğimizde ağladık. Muhtarlık mekanım yerinde yoktu, sokaklar bir savaş manzarasını anımsatıyordu. Pekçok ev ve işyeri hasar gördü. Nüfusun yüzde 80'i göç etti. Ben de mahallemi terk etmek durumunda kaldım" diyor Muhtar Muhsin Sanay. 

Sürgünden sürgünü yaşamış 5 çocuğu ve eşiyle Muhsin Sanay. Şimdi Sur'un seyyar muhtarı. Çantasında mührü, makası, yapştırıcısı ve tel zımbasıyla her gün mahallesine gidip seçmenlerine hizmet ediyor. T24 için bir süre önce yaptığım röportajda tanımıştım kendisini. O gün söyleyemediği bir gerçeği bu kez anlatıyor. Teybi açıp sözü kendisine bırakıyorum. 

 

Kasadaki çeyiz de gitti...

 

"Oğlum Uğur, 26 yaşında. Hizmet sektöründe bir işte çalışıyor. Yıllar içinde biriktirdiği paralar vardı. Bizim de yardımımızla beş bilezik, 1.5 metre altın zincir, bir Trabzon seti altın ile 2.300 dolar para biriktirmiştik. Görüştüğü bir kız vardı, evlenmeyi düşünüyordu. Nişan yapmayı düşünüyorduk. O kasayı bulamadık. Olup bitenlerden oğlum da etkilendi, sevdiği kızdan ayrıldı..."