Gündem

'Sümen altı edilmek istenen Soma raporu haftalarca gizlenmek istendi'

CHP'li Özgür Özel, dava dosyasına sonradan eklenen Soma raporunun 'yüksek rakımlı tepelerdeki birilerini rahatsız edecekti' dedi

21 Eylül 2014 20:00

CHP Manisa Milletvekili, TBMM Soma Komisyonu üyesi Özgür Özel, 18 Eylül'e kadar kamuoyundan gizlenen 301 madencinin dışındaki her kademeyi sorumlu gösteren maden faciasına ilişkin bilirkişi heyeti raporunun apar topar dava dosyasına eklendiğini söyledi. Özel, 5 Eylül tarihinde raporun teslim edildiğini defalarca dile getirdiğini hatırlattı ve "Zaten, 4 aydır beklenen raporun bizim bu iddiaları açıklamamızdan bir gün sonra dosyaya girmesi her şeyi açıkça ortaya koyuyor" dedi.

Özel yazılı bir açıklama yaparak bilirkişi heyetinin raporuyla ilgili gelişmeleri ve raporda yer alan önemli başlıkları anlattı:

“Soma faciasının bilirkişi raporunun gizlendiğini, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi siyasi sonuç doğurur diye kabul edilmediğini, ardından 18 Ağustos'ta teslim edilen versiyonunun geri verilip düzeltme talep edildiğini ancak bu talepten rahatsız olan bilirkişilerce, kendilerinden istenen öze yönelik esaslı değişiklikleri yapmadan, hazırladıkları raporun aslında sadık kalarak 5 Eylül'de raporu teslim ettiklerini, raporun evrak kayıttan geçirildiğini, ancak buna rağmen 2 hafta boyunca gizlendiğini bundan 4 gün önce ısrarla söyledim.”

 

‘İki hafta boyunca gizlenmek istendi’

 

“Şimdi de, 5 Eylül günü evrak kayıttan geçen ve iki hafta boyunca gizlenmek istenen bu raporun apar topar dava dosyasına gönderildiğini hepimiz biliyoruz. Bu iddialarımın basında yer almasının hemen ardından bu rapor ‘dava dosyasına havale’ ibaresi üstüne yazılarak dosyasına gönderildi.”

 

‘Birilerini rahatsız edecekti’

 

“Bu son derece önemli tespitleri ortaya koyan bu rapor adeta ‘sumen altı’ edilmek istendi. Üzerinde değişiklik yapılması istendi. Çünkü biliyorlardı ki, rapor birilerine dokunacak, yüksek rakımlı tepelerdeki birilerini rahatsız edecekti. Zaten bilirkişi raporu da tüm gerçeği olduğu gibi ortaya koymuş! Siyasetten, bürokrasiye, işverene kadar tüm suçlular, tüm kusurlar tek tek sıralanmış. İşte aylardır bunu gizlemeye çalışıyorlarmış!”

 

‘Rapor 'fıtrat' olmadığını gösteriyor’

 

“Gizlemek istedikleri, kimsenin görmesini istemedikleri raporu bugün hepimiz okuduk. Bugün kazanın üzerinden neredeyse 4,5 ay geçti. Açıklanan bu rapor, Soma’da hükümetin iddia ettiğinin aksine bir ‘fıtrat’ değil büyük bir ihmal hatta kasıt olduğunu ortaya koyuyor. Bir cinayet, bir katliam olduğunu gözler önüne seriyor. Bu kaza önlenebilirdi. Önlenemedi. Çünkü önlem alınmadı.

Hem 2010 yılında kurulan Maden Araştırma Komisyonu hem de Devlet Denetleme Kurulu raporları, diğer tüm raporlar Soma’yı, bu bölgeyi defalarca uyardı. Nitekim, bilirkişi raporuna göre de bu faciadan ilgili Bakanlar da, Türkiye Büyük Millet Meclisi de sorumlu. Hükümet, 13 Mayıs’ın ardından sürekli şu şekilde kendini savundu: ‘Mevzuatımız tam, biz suçsuzuz ama işverenler mevzuata uymuyor!’ Oysa bilirkişi raporu bunun tam aksini söylüyor. Bakın ne diyor? Gerek 2010 yılı Maden Araştırma Komisyonu’nun gerekse Devlet Denetleme Kurulu raporlarının önerileri ne mevzuatta ne de gerçek hayatta yer bulmuştur! (Syf.116)”

 

‘Daha fazla kömür için 301 can sıfırlandı’

 

“Soma Holding'in 2010'da madeni alınca kısa sürede çok fazla üretim yapma mantığı güttüğü ve iş güvenliğini tehlikeye attığı raporda kayıtlı.

Çalışanlara verilen gaz maskelerinin kontrol kayıtları düzenli olarak yapılmamış.

Havalandırma planı hiç güncellenmemiş, ilk haliyle kullanılmış. Ocakta, bazı vardiyalara ait gaz ölçüm sonuçları, gaz ölçümü yapılmadan rastgele doldurulmuş hatta önceki sayfalardan kopyalanmış.”

 

‘CO sersörlerinin bazıları çalışmıyormuş’

 

“Bilirkişi raporunda, ocakta 48 gaz ve 19 karbonmonoksit (CO) sensörü bulunduğu, bunların bir kısmının çalışmadığı, cihazların kalibrasyon sorunlarının olduğu, düzgün okuma yapmadığı, pek çok kez çalışma sınırının çok üzerinde CO değerleri ölçüldüğü gibi hususlar detaylıca yer almış.

Özellikle raporda, ocaklardaki sensörlerin miktarı, güvenilirliği, olay anında dahi bilgi aktarımını içeren çalışma esaslarına dair yeterli tedbirlerin işveren ve kontrol eden TKİ tarafından alınmadığı gözükmektedir deniliyor.

Nitekim, daha fazla kömür için hayatların sıfırlandığını, normalin 3-3,5 katı üretim yapıldığını yazıyor bu rapor. İşverenden, TKİ’ye, MİGEM’den Çalışma Bakanlığı’na, Enerji Bakanlığı’na kadar çok sayıda suçlu var. Ama raporun yorumlanmasında şunu kimsenin göz ardı etmemesi gerekiyor: 13 Mayıs faciasının asıl müsebbibi siyaset ve sermaye işbirliğidir!”