İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Pazartesi günü canlı yayında gazetecilerin gündeme ve Sedat Peker'in iddialarına ilişkin sorularını yanıtladı.
Organize suç örgütü lideri olmak suçlamasıyla aranan Sedat Peker, bir süredir sosyal medyada yayınladığı videolarla Süleyman Soylu ve hükümete yakın isimler hakkında iddialar ve suçlamalar ortaya atıyordu.
Soylu, Habertürk TV'de Kübra Par'ın sunduğu, gazeteciler Merdan Yanardağ, İsmail Saymaz, Veysi Ateş ve Mehmet Akif Ersoy'un katıldığı Açık ve Net Özel adlı programda Sedat Peker'in iddialarını yalanladı ve "Ben özne değilim, hedef Türkiye" dedi.
Soylu, "İddiaları ve iftiraları tamamen boş olsa da devleti hedef alıyor. Türkiye'ye güya kendi adına bir vesayet ortaya koymaya çalışıyor, neredeyse herkese 'İpiniz elimde' diyor ve bir sessizlik hakim (…) 17-25 Aralık, 6-7 Ekim, 15 Temmuz bütün süreçleriyle Türkiye bir operasyona tabii tutuluyor. Türkiye'nin üzerine getirilmeye çalışılan tam da budur" diye konuştu.
Soylu, yaşanan süreçte 'AKP tarafından yalnız bırakıldığı' yorumlarıyla ilgili bir soru üzerine "Kim diyor?" yanıtını verdi ve gazeteci Merdan Yanardağ da BBC Türkçe'nin hükümet yetkilisine dayandırılan haberini hatırlattı. Soylu da bunun üzerine "BBC Türkçe dezenformasyon kanalıdır" dedi.
- Sedat Peker'in iddiaları hakkında hükümette neler konuşuluyor?
- AKP, Sedat Peker’in iddialarıyla ilgili olarak Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını Salı günü değerlendirecek
Süleyman Soylu ayrıca Sedat Peker'e Türkiye'ye dönme çağrısı yaptı: "Bu suç örgütü lideri Türkiye Cumhuriyeti devletinden özür dileyecek, adalete teslim olacak, kuzu kuzu cezaevine girecek, cezasını çekecek."
Soylu, soruşturmaların yürütülebilmesi için istifa etmeyi düşünüp düşünmediği sorusuna da "Hiç düşünmedim" yanıtını verdi.
Mehmet Ağar ile ilgili sözleri
Sedat Peker, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ı, Gülen Yapılanması ile bağlantılı olmakla suçlanan iş insanı Mübariz Mansimov Gurbanoğlu'na kumpas kurup, Mansimov'a ait Yalıkavak Marina'yı ele geçirmekle suçlamıştı.
Mehmet Ağar ile ilgili gelen soruya Soylu, 'Ağar'ın bir marinada görev almasının doğru olmadığı' karşılığını verdi ve "Bir devlet bürokratının, bir sivil siyasi partide aktif pozisyonda yer almasına karşıyım. Ben sivil siyasetin tarafıyım. Bu mücadeleyi bunun için gerçekleştirdik" dedi.
Soylu, yanıtını şöyle sürdürdü:
"Rahmetli Kozakçıoğlu ve Necdet Menzir'e de karşıydım. Demokrasi ve sivil siyasetin buna müsaade etmeyeceğini söyledim. İnsanların kişiliğine karşı değilim. Korkut Eren gibi tiplerin geçmişte yaptıkları görevlerden dolayı Cevdet Öneş, Mehmet Eymür gibi tiplerin bugün hala söz söylemelerinin devlet adabıyla uyuşmadığına inanan bir insanım.
"Devlet bana bir sır emanet etmiş. Eski abilerimizin bizi bir şeyin önüne atıp, devletin savcılarını göreve davet etmesine katılmıyorum.
"Sayın Ağar'ın marinada görev alması doğru mu? 48 saat içinde ben olsam ayrılırım. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. Bu tip insanlar bir yerde bulunduğu zaman bunları bu meselenin üzerinden yormak kolaydır."
Kutlu Adalı cinayeti
Süleyman Soylu'ya yöneltilen sorulardan biri de Kuzey Kıbrıs'ta 6 Temmuz'da 1996'da öldürülen gazeteci ve yazar Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili Sedat Peker'in iddialarıydı.
Peker, Mehmet Ağar'ın Kutlu Adalı'yı öldürtmek için kendisinden tetikçi talep ettiğini, bunun üzerine kardeşi Atilla Peker'i Kıbrıs'a gönderdiğini ancak daha sonra Korkut Eren ile görüştüğünde 'başka bir ekibin Adalı'yı öldürdüğünün söylendiğini' ifade etmişti. Atilla Peker Muğla'da gözaltına alındı, gazeteci örgütleri ve Kıbrıslı siyasetçiler de soruşturmanın yeniden açılması çağrısı yaptı.
- Kutlu Adalı cinayeti: Sedat Peker’in iddialarının ardından 'Soruşturma yeniden açılsın' çağrıları yapılıyor
- Susurluk skandalı nedir, 3 Kasım 1996'daki trafik kazası neden tekrar gündemde?
Soylu canlı yayında, Atilla Peker'in, Sedat Peker'in 'itiafları nedeniyle gözaltına alınmadığını, ruhsatsız silah bulundurma ihbari' nedeniyle gözaltına alındığını söyledi.
Atilla Peker'in Kutlu Adalı cinayeti nedeniyle gözaltına alınması gerektiğini ifade eden Soylu, "Kıbrıs içinde kim ne yaptıysa bedelini ödemekle mükelleftir. Bizim dönemimizde bir Hablemitoğlu, onun dışında bir tane faili meçhul cinayet var mı?" dedi.
Soylu, 2018 ve 2019 yıllarında da ulusalararası organize suç liderlerinden bazılarını da Türkiye'de yakaladıklarını anlattı.
AKP'li Metin Külünk hakkındaki iddialar
Sedat Peker, bir videosunda eski AKP Elazığ milletvekili Fevzi İşbaşaran'ı bir milletvekilinin talebiyle dövdürdüğünü öne sürmüştü.
Bu milletvekilinin AKP MKYK üyesi Metin Külünk olduğu iddiaları ortaya atıldı.
Programda bu iddiaların ve Hürriyet gazetesine baskının gündeme getirilmesi üzerine Soylu, bu konuyla ilgili bilgisi olmadığını söyledi ve "Her kriminal olayı biliyor değilim. Kaçmam da söylerim" dedi.
Soylu, "Fevzi İşbaşaran'ın dövülmesiyle ve Hürriyet'in basılmasıyla ilgili bir bilgim yok. Organize suç örgütü liderleri her yere sızabilir. Benim adımı kullanan 30 kişi hapse girdi. Bunlar ipe sapa gelmez bir kişinin iddiaları. Buna bakarsak herkesi içeri almamız lazım" diye konuştu.
Sedat Peker'e tecavüz suçlaması ve dosyanın kapatıldığı iddiası
Soylu, Sedat Peker'in tecavüzle suçlandığını ve bu suçunun üstünün örtüldüğünü söyledi.
Peker'in evine yapılan bir baskınla ilgili 2003 yılına ait bir gazete kupürünü de gösteren Soylu, "Bu kadar cürümün içerisinde olan bir kişi tecavüz etmiş bir kıza. Karakola gidiyor, emniyette teşhis ediyor, 'Budur' diyor. Dosya orada kapanıyor. Benim iddiam yok, belge var. Ben bir iddianın sahibi değilim. Tecavüzden dolayı karakola götürülüyor. Netice itibariyle orada her şey kapanıyor" dedi.
Sedat Peker ise Twitter hesabından Soylu'nun iddiasını yalanlayıp "Bahsi geçen tecavüz olayı ile ilgili karakola hiçbir zaman gitmedim. Sadece Beykoz savcılığına giderek basına bu yanlış bilgiyi veren polislerle ilgili şikâyet dilekçesi vermeye gittim" mesajı paylaştı.
Koruma tartışması
Programda gündeme gelen konulardan biri de Sedat Peker'e koruma verilmesi tartışmaları oldu.
Soylu, Peker'e 2015'te koruma verilmesinin Kadıköy Eski Emniyet Müdürü Nurettin Demir ile ilişkili olduğunu söyledi ve Demir'in "DHKP-C, mafya ve FETÖ bağlantıları" nedeniyle görevden alındığını ifade etti.
Soylu koruma tartışmalarıyla ilgili şunları söyledi: "İstanbul'da verilen her korumanın kime verildiğini bu dönemde bilemeyebilirim. Sadece özel koruma vardı, o benim onayımla verilir."
Soylu, Sedat Peker'e koruma verilmesine yönelik tartışmalara değinirken, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun korumalarını aldığını söyledi.
Soylu "Tehdit yoktu. Sizin tehdidiniz yok. Herhangi bir rapor yok, korumanız olması gerekir mi? Hayır" diye konuştu.
15 gün sonra ise Kaftancıoğlu'nu DHKP/C'nin tehdit ettiğini söyleyen Soylu, "Niye tehdit etsin? Bir sektör oluşmuş" dedi.
Soylu şöyle devam etti:
"2017'de Özgür Taşdemir. Bütün sistematiği, iki yerde kumarhanesi var. Bu kumarhaneler sebebiyle, DHKP/C baskını sebebiyle, bu tehdidi yenilediler. DHKP/C'nin kurgu tehdidi üzerine bir tehdit daha yenilediler. Ben bunu 2018'in ortalarında öğrendim. Sedat Peker'in polis koruması olduğunu öğrendim. Canan Kaftancıoğlu'nun da koruması olduğunu bilmiyorum. Ama şunu söyleyeyim; Pervin Buldan'a korumayı ben verdim. O günün eş başkanı Sezai Temelli, ona da korumayı ben verdim."
Kaftancıoğlu: Madem tehdit yoktu öncesinde ne diye özel koruma statüsüne alınmışım?
Program devam ederken Kaftancıoğlu ise Soylu'ya Twitter'dan cevap verdi.
Soylu'ya, "Yalancı" diyen Kaftancıoğlu, "Madem tehdit yoktu (kendisinden daha büyük tehdit yok bu arada) öncesinde ne diye yakın koruma ve ardından da özel koruma statüsüne alınmışım?" diye yazdı.
Kaftancıoğlu, Soylu için "Suç örgütleri ile tuttuğu işler ortalığa dökülen devletin utanç vesikası içinde bulunduğu kirliliği başkalarına yapıştırmaya çalışmakta. Benim adım Canan Kaftancıoğlu, adım Süleyman Soylu değil ki onun gibi terör örgütleriyle iş tutayım!" dedi.
Soylu: 'BBC Türkçe dezenformasyon kanalıdır'
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yaşanan son süreçte AKP tarafından yalnız bırakıldığına dair yapılan yorumlar soruldu.
Soylu bu soruya, "Kim diyor?" diyerek yanıt verdi.
Programda BBC Türkçe'de yayımlanan ve hükümet kaynaklarına dayandırılan haber hatırlatıldı.
Soylu ise yanıt olarak şunları söyledi:
"Sürdürülebilir dezenformasyon var. BBC Türkçe dezenformasyon kanalıdır, hem ekonomik hem siyasi dezenformasyon kanalıdır. Ben Çalışma Bakanlığı yaptım, oradan beri takip ediyorum. Bunun için dostum olan İngiltere İçişleri Bakanı'nı defalarca aramış bir kişiyim, 'Bakın burada bir yanlışlık var, bakın dezenformasyon yapıyor' demişimdir. Ben kendi bakanlıklarıma sokmadım, 'sokmayacaksınız, karşılaşmayacaksınız', defalarca o dönem demişimdir. Bugün dünyaya gelmişiz gibi karşı karşıya kalıyoruz bazen. Kimlerin Türkiye'ye operasyon çektiğini hep beraber biliyoruz."
BBC Türkçe'de bugün yayınlanan bir haberde hükümet cephesinde Sedat Peker'in iddialarının nasıl yankı bulduğuna yer verilmişti.
Haberde yer alan iddialardan biri de Sedat Peker'in videolarında dile getirdiği, 9 Nisan 2021'de Peker'in evine yapılan baskında, küçük kızına silah doğrultulduğu ve eşinin bir polis memuru tarafından tüfekle duvara itildiğine dair sözleriydi.
İçişleri Bakanı Soylu bu iddia ile ilgili olarak geçen hafta katıldığı bir televizyon programında, Peker'in evinin arandığı baskının görüntülerini paylaşarak, "Yok kızıma şöyle yaptılar, kızıma böyle yaptılar. Gösterin bakalım videoyu, kızına ne yapılmış. Türk polisi ne yapacağını falan iyi bilir. Karısının iç çamaşırına sığınan acizler, edepsiz" demişti.
Bugün yayınlanan haberde BBC Türkçe'ye konuşan bir hükümet yetkilisi ise, "Soylu'nun o yayında söyledikleri doğru değil. O operasyonda Peker'in çocuğuna silah doğrultmak gibi aileyi rencide edici olayların yaşandığı aslında biliniyor" dedi.
BBC Türkçe'ye konuşan bir AKP'li kaynak ayrıca, "Parti için çok ciddi bir kriz söz konusu. Herkes Cumhurbaşkanı'nın takınacağı tutumu bekliyor. Parti içerisinde Tayyip Bey'in daha fazla suskun kalmaması isteniyor. Çünkü bu iddialar doğrudan Cumhurbaşkanını hedef almasa bile hem ona hem de AK Parti'ye zarar veriyor" demişti.
AKP'li kaynağa göre Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuda net tavır almasını zorlaştıran başlıklardan biri Cumhur İttifakı'nın kriz potansiyeli, diğeri de Soylu ile Albayrak arasındaki gerilim.
Soylu, 'yalnız bırakıldığı' yorumlarıyla ilgili şunları da söyledi:
"Almanya'da, Almanyanın derin devleti güçlüdür, dünyanın en derin devleti güçlü olan yeri. Türkiye uyuşturucu ticaretinden suçlandı. Biz şimdi neyle suçlanıyoruz? Bunun bir operasyon olduğunu biliyorum, bunun sadece ucuz bir eleman tarafından gerçekleştirildiğinin, bunun sistematik bir şekilde sürdürülebilir olduğunu görüyorum. Kendimi niye yalnız hissedeyim. Organize suç örgütleriyle mücadele kimin işi? Kesinlikle yalnız değilim, hiçbir şekilde. Yalnız olup olmadığımı görürsünüz."
Erkam Yıldırım hakkındaki 'uyuşturucu' iddiaları
Soylu, AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım'ın Venezuela bağlantılı uyuşturucu iddialarının sorulması üzerine "Bu ateşi yakmayın ya. Yapmayın rica ediyorum. Milyonlarca insan çocuk pornosu da izliyor. Allah'ınızı severseniz yapmayın. Milyonlarca insan sapık işler de izliyor (…) Bu videoları izletmek, esas itibariyle bir operasyondur" dedi.
Türkiye'de 'gözaltı ve tutuklamalarda işkence'
Soylu'ya programda Türkiye'deki hak ihlalleri ile gözaltı ve tutuklamalardaki kötü muameleye ilişkin bir soru soruldu.
Kendisinin Uluslararası Af Örgütü'nün muhatabı olduğunu ve sık sık karşı karşıya geldiklerini hatırlatan Soylu, "Her seferinde onlar Türkiye'de gideceği yerleri söylerler. Göndeririz, her yeri ziyaret ederler. 4,5 yıldır işkence ile ilgili en ufak bir şey önümüze koymadılar. Sistematik işkence ile ilgili önümüze bir şey koymadılar" dedi ve Af Örgütü'nün bu konulara siyasal gözlükle baktığını savundu.
Af Örgütü'nün Türkiye hakkında işkence tespiti yapmadığını ancak sadece kötü muamele ile ilgili tespitlerinin olduğunu söyledi.
Söz konusu kötü muamelelerin de uyuşturucu örgütlerine karşı olduğunu dile getiren Soylu, "Ben 'bacaklarını kırın' dedim ya, benden kaynaklanıyor" diye konuştu.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye ise Süleyman Soylu'ya Twitter'dan Türkiye'de son yıllardaki işkence ve kötü muamele iddialarına dair acil eylem, rapor ve çağrıları paylaşarak cevap verdi.
'Davutoğlu dinletiyorum ve biliyorum dedi'
Soylu, programın başında da 7 Haziran seçimleri sonrasında AKP'nin diğer partilerle koalisyon görüşmelerinde dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun şiddetli tartışmalar neticesinde dengesini yitirdiğini ve bu sebeple de "Hepinizin odalarında neler konuştuğunu dinletiyorum ve biliyorum" dediğini aktardı.
Soylu, "Bunun ne anlama geldiği apaçık ortada. Fiziki takibe dair dedikodular da iddia edildi ama karineye ulaşamadık" dedi.
Soylu şunları söyledi:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın külliyeye nasıl sıkıştırılmak istendiğini hep beraber gördük. Hakikaten bu meselelerin hangi siyasal sonuçlar doğurduğunu da bütün Türkiye gördü. Ben teşkilat başkanıydım. Sayın Davutoğlu ile çalıştım da. O dönem de çok iyi olmadığımız süreçler yaşadık. Biz 6-7 arkadaş biraraya geldik, 'bu mesele tehlikeyi bir noktaya gidiyor' dedik. 'Bunun geri dönüşü olmayacak' dedik.
"Burada ortaya çıkan süreç tam anlamıyla, biz arkadaşımızla mücadele başlattık, 3-4 arkadaşımız ve o zaman da büyüklerimiz vardı. İsimlerini vermeyeyim. Sayın Davutoğlu'nun partinin içerisinde, partinin genel kuruluş kodlarını, yürüyüşünü, vizyonunu, sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuna uygun hareket etmediği kanaatini bir vesileyle gördük."