Kadın Dernekleri Konfederasyonu Başkanı Canan Güllü ve Avukat Fatma Gül Evren, son aylarda birbiri ardında yaşanan şüpheli kadın ölümleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Şule Çet’le birlikte toplumun bu herhangi bir yükseklikten düşen kadın ölümlerine bakış açısının değiştiğini söyleyen Güllü, "artık bu olayların gerçekten intihar mı yoksa kadın cinayeti mi olduğu irdelenmeye başlandı" dedi. Avukat Evren ise erkek yargı sistemine dikkati çekti.
Hürriyet'ten Ece Çelik imzalı habere göre, Canan Güllü şunları kaydetti:
"Eskiden apartman boşluklarında ölü bulunan kadınlar vardı şimdi ise rezidanstan ‘düştü’ denilen kadınlar var. Şule Çet davası ‘düşürülerek’ öldürülen kadınlarla ilgili bir dönüm noktası oldu. Çünkü sivil toplum ve gazeteciler bu davanın üzerinde çok durdu ve gerçekler bir bir ortaya çıktı. Araştırma yapılsa geçmişteki vakalarda birçok intiharın da zorla ittirilme olduğu ortaya çıkabilir. Şule Çet’le birlikte toplumun bu tip vakalara bakış açısı değişti, artık bu olayların gerçekten intihar mı yoksa kadın cinayeti mi olduğu irdelenmeye başlandı. Erkekler intihar süsü vererek bu cinayetlerden kurtulabileceklerini zannediyor. Bu bahane artık cezai indirim almak isteyen failin kravat takıp saçlarını taraması kadar sıradan bir şeye dönüştü. Rakamlar ortada...
Artık teknolojik gelişmeler de Adli Tıp’a yardımcı oluyor. Bize göre her düşüşün incelenmesi gerekiyor. Davalara yönelik ısrarlı takip bu süreçleri aydınlığa çıkaracaktır.
"Erkek yargı istemiyoruz"
Fatma Gül Evren ise şöyle konuştu:
"Bu tip erkek şiddeti olaylarında yeterli delil olmasına rağmen failler şüpheli ölüm ve intihar izlenimi verme yoluna gidebiliyor. Bu cinayetler özellikle kapalı bir alanda, kadının kendini güvenli hissettiği bir ortamda işleniyor, genellikle tanık olmuyor. Şiddet uygulayan elbette suçtan kurtulmak için delil karartma yöntemine gidiyor. Şiddeti uygulayan kamuoyunda itibarı olan bir insansa buna sığınarak suçtan kurtulmaya çalışıyor. Zaten delillerin karartıldığı bir ortamda savcı nitelikli bir kovuşturma ve soruşturma yapmazsa, delilleri hızlı bir şekilde toplamazsa suçluları ortaya çıkarmak çok zor olabiliyor. Bu yüzden biz ‘erkek yargı istemiyoruz’ diye her zaman söylüyoruz. Savcılık elbette tarafsızca delilleri toplamalı ama eğer bir şüphe varsa mağdurun haklarını göze alarak gecikmeksizin delilleri toplayarak hareket etmeli.
Soruşturması süren şüpheli ölümler- Gaziantep’te yaşayan 42 yaşındaki Sezay Koçak Özahi, 3 Eylül 2020’de boşanma aşamasında olduğu Ali Özahi ile tartıştıktan sonra şüpheli bir şekilde balkondan ‘düşerek’ hayatını kaybetti. Soruşturma sürüyor. - İstanbul Ataşehir’de 46 yaşındaki Şeyda Yılmaz rezidansın camından düşerek yaşamını yitirdi. Yılmaz’ın düştüğü işyerinin sahibi M.A.D. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturma sürüyor. - Gaziantep’te 13 Ağustos günü 17 yaşındaki Duygu Delen, erkek arkadaşı Mehmet Kaplan’ın beş katlı apartmanın dördüncü katındaki evinin penceresinden ‘düşerek’ öldü. Bilirkişi raporu Delen’in baygın haldeyken pencereden atıldığını ortaya koydu. Soruşturma sürüyor. - İstanbul Sefaköy’de gümrük müşavirliğinde çalışan 26 yaşındaki Aysun Yıldırım, işyerinin üçüncü katından düşerek hayatını kaybetmişti. İntihar olarak kayıtlara geçen dosyada daha sonra Yıldırım’ın tırnağında bir kişinin DNA’sı ortaya çıktı. Soruşturma sürüyor. - 25 yaşındaki öğretmen Esin Güneş, 24 Ağustos 2010 günü Siirt’in Aydınlar ilçesinde ‘Kale’ olarak bilinen uçurumun altında ölü bulundu. Kapatılan dosya ailesinin 'cinayet’ itirazı üzerine yeniden açılmıştı. |